Yazımızın başlığını neden İsrail şehri olan ve onların yetiştirdiği kabuğu kalın olan Yafa portakalı koyduk? Yafa’ya hizmet ettiği izlenimini verdiği için. Haber programı sunan bir yafa, muhabir ABD’den Sayın Cumhurbaşkanının ABD seyahati ile alakalı olarak haber veriyor. “Yemekten sonra da devam edecek olan görüşme üç saati bulacaktır” diyor. Bu yafa da güya alay ediyor “desene üç saat güzel bir zaman geçirecekler” deme küstahlığını gösteriyor. Bu haber devletin bekasıyla alakalı bir görüşmeyi haber verirken o yafa “hoş bir vakit geçirme “olarak alay ediyor. Bu adamın üslubunun basın hürriyetiyle alakası nedir acaba? Buna fikir özgürlüğü mü dersin, basın hürriyeti mi dersin yoksa haddini bilmemek mi dersin? Bunlar hakkında bir soruşturma açılınca da hemen malum çevrelerle beraber yurt içerisinde de CHP bağırıyor “dokunma!” diye. Bu kıçı kırık sunucuya ABD sermayesinin beslemesine haddini bildireceksin arkadaş. Sevmeye bilirsin tenkit edebilirsin ama önemli bir görüşmeyi “hoşça vakit geçirme” olarak anlatırsan birisi o lafı sana yedirmelidir… Hani çocukların bir oyunundaki tekerlemeleri var” portakalı soydum…” diye. İşte o portakalı soyarak bu densizin başucuna mı yoksa başka yere mi korsunuz bilemem ama o sözleri yutturulmalıdır. Haddi bildirilmelidir.
TECAHÜL-Ü ARİF
Bir atı iyi koşarsa her koşuya dahil ederler. Bir başarısı yoksa sakarlık ediyor, inat ediyor ve yarış kazanamıyorsa bir daha meydana çıkarmazlar. Yarışlarda %20 performans gösterdiği, bununla başarı kazandığı ileri sürülerek bunu zafer kabul edip teşekkür edenlerin, sahaya sürenlerin aklı nerede acaba? %50-60 varken neden %20 başarı sayılır hangi mantık kabul eder acaba? Bir başkasının da haklı olarak %30 başarı yakaladığını ileri sürerek zafer narası atması olağandır. Çünkü 30 her zaman 20 den büyüktür. Hem başarısız diye defalarca denemene rağmen yeniden meydana sürmeniz akla mantığa sığar mı? Zaten tescilli bir mağluptur o. İki denemişten iki başarısızdan bir başarı hikayesi çıkmaz çıkmayacaktır. Olan taraftara olacaktır. Hiç denememiş, pırlanta gibi pek çok koşucu hem de uzun mesafe koşucusu varken nefesi tükenmiş, başarısızlığı tescilli, Bremen’den gelenleri hatırlatanları mücadele meydanına sürerler bilen var mıdır?
Daha önce de bir Arif gidiyor diğer Arif geliyordu. Şimdi de bir Arif gitti diğer Arif geldi. Gitti Arif geldi Arif… Söyleyin bu nasıl tarif? Biz muhaliflerin topuna karşılığımızı her yerde hatta onların sosyal medya adreslerinde de ifade ettik. Bunların karşılığı tecahül-ü Arif olmamalıdır. Varsa bir başarıları ekip haline zaferleri varsa söylenmelidir. %20 başarı değildir. “Arif-i ümmi” denilen arkadaşın %30 ile övünmesi hakkıdır. Çünkü diğerinden daha büyüktür. Bu gün tecahül yapmak geçerli olabilir ancak bir gün “hüsn-ü ta’lil” ile”tenasüp”ile yolcu olacakları da kesindir. Dönen dolapları tasvip etmiyoruz. Tercihin böyle olmasına da tarafsızlıkla bakıyoruz. Görünen köy kılavuz istemez.