Demokrasinin olduğu, hukukun işlediği bir ülkede, öyle akıl almaz olaylar oluyor ki! Doğrusu şaşırmamak elde değil. Yasalar var mı? Var. Kamu görevlileri var mı? Var. Bunların üstünde hükümetler var mı? Var. Savcılıklar ve yargılamalar var mı? Var. Sevapları, günahları anlatan din adamları var mı? Var. İyi de kim ne yaparsa yaptığı yanına kâr kalıyor.
İnşaat sektörüne bakalım. Kasaba, ilçe ve il olan yerleşim yerlerinde, belediyelerden inşaat ruhsatı almadan bir yere bir çivi bile çakamazsınız. Doğrumu bu? Doğru. Bakıyorsunuz ülkede yapılmış olan. İskan ruhsatı almadan hiçbir evi, binayı, işyerini kullanamazsınız. Doğrumu bu? Doğru. Hiç birine elektrik, su, doğalgaz kanalizasyon bağlatamazsınız. Doğru mu bu? Doğru. Bakıyorsunuz Ülkede yapıların yarıdan çoğu kaçak yapılardan, kaçak kullanımlardan oluşuyor. Şimdi imar barışı diye bir uygulama çıktı.
Adam kaçak inşaat yapmış. Kaçak kat çıkmış. Hazine arazisinin üzerine inşaat yapmış. Oh ne iyi. Ne âlâ. Öde bir miktar ceza. Olsun bitsin. Öyle de oluyor. Zorbaların, yasaları hiçe sayanların yaptıkları yanlarına kâr kaldı. Görevini yapmayan kamu çalışanları bir zarar gördü mü? Yok. Sorguya bile alınmadılar. Görevini yapmayanların da yanına kâr kaldı mı? Evet. Yanlarına kâr kaldı. Hele çürük yapılar yapanlar haksız kazanç elde ettiler mi? Soran sorgulayan oldu mu? Sormazlar ki.
Şu asker kaçaklarına ne demeli? Askerlik yaşına gelen vatandaşları bilir mi? Bilir. Herkesi askerlik şubesine çağırır mı? Çağırır. Mazereti olmayan gençlerin işlemlerini yapar mı? Yapar. Eline sevk kâğıdını verir mi? Verir. Belirtilen tarihte askerlik yapacağı yere gönderir mi? Gönderir. Gitmeyene ceza uygulanır mı? Uygulanır. Açıkçası kişilerin askerlik görevinden kaçması mümkün değildir. Ama bir milyon mu? İki milyon mu? Kişi asker kaçağı. Yasalarımız var. Kişilerin asker kaçağı olarak yaşamaları mümkün değil. Kaçak dönemi bir gün değil.
Ama adam asker kaçağı olmuş. Yaşı kırklara dayanmış. Adamı devlet bulamıyor. Askerlik görevini yaptıramıyor. Sonrasında mı? Çıkar bir kanun. Şu kadar para öde. Yirmi gün bir eğitim yaptır. Ver eline terhis belgesini. Olsun bitsin. Öyle de oldu. Parayı veren düdüğü çaldı. Asker kaçağı olarak yaptıkları yanlarına kâr kaldı mı? Evet kâr kaldı. Peki. Askere almakla görevli olanlara, bir şey oldu mu? Onların da yanına yaptıkları, görevlerini kötüye kullandıkları da yanlarına kâr kaldı mı? Kaldı. Bu konuda başka söyleyeceklerim var ya. Onları söylemeyim.
Bakın şu elektrik faturalarında döndürülen dolaplara. Fatura geliyor. Faturada neler yazıyor. 1- Kullandığın elektrik bedeli. 2- Kayıp kaçak bedeli. (Bana ne senin kayıp kaçak elektrik bedelinden.) 3- Dağıtım bedeli. 4- Perakende satış bedeli. 5- İletişim bedeli. 6-Sayaç okuma bedeli. 7- Enerji fonu bedeli. 8- TRT payı- 9- Belediye payı. Bu hesaplamaların sonucu kırk milyon aboneden, bir milyar haksız kazanç elde ediyorlar. Bu para elektrik şirketlerinin açıktan kârları mı? Evet. Bu paralar onların açıktan kârları. Yani. Haksız kazançları. Bir arayan soranı var mı? Yok. Yaptıkları yanlarına kâr kalıyor mu? Evet. Yanlarına kâr kalıyor. Vatandaşın uğradığı zarar, vatandaşa kazık oluyor mu? Evet. Kazık oluyor.
Bir acı olaydan da bahsedelim. 30.Kasım. 2007 de bir uçak kazası oldu. Isparta semalarında bir yolcu uçağı düştü. İçinde 23 yolcudan başka, altı tane de nükleer fizikçimiz vardı. Prof. Dr. Engin Arık. Dok. Mustafa Fidan. Prof. Dr. Şenol Beydağ. Araştırma Görevlisi Ergin Abant. Doç. Dr. İskender Hikmet. Araştırma Görevlisi Ö. Berkül Doğan. İsimleri hatırladınız mı? Devamla Prof. Dr. Engin Arık bir açıklama yapmış. Kazada ölmeden önce. “Ben ve ekibim. Türkiye’de çok muazzam bir toryum rezervi keşfettik. Bu madenin değeri, Türkiye’nin iç ve dış borçlarını yani 500 milyar dolar borcunu, 350 kez ödiyebilir” diyorlar. Bu söylemlerinden kısa bir sonra Isparta hava sahasında, uçakları düşüyor. Düşürülüyor da diyebilirsiniz. Nükleer Fizikçiler ölüyor. Olayda suçlu var mı? Varsa. Açıklandı mı? Kasıtlı bir kaza ise yapanların yanına, yaptıkları kâr kaldı mı? Kaldı. Ölen fizikçiler ve ülke zararda kaldı mı? Kaldı. Bu konuda fazla kurcalamayalım.
ASELSAN mühendisleri vardı. Bunlar sekiz dokuz kişiydiler. Adlarını saymayım. Uçaklarda yazılım sistemini buldular. Ülkemizi yabancıların yazılım şifrelerinden kurtardılar mı? Kurtardılar. Sonra mühendislerimiz birer birer öldürüldüler mi? Öldürüldüler. Mühendisleri öldürenlerin, öldürmeleri yanlarına kâr kaldı mı? Kâr kaldı. Mühendislerimiz de öldükleriyle kaldı mı? Kaldı.
ÖSYM de sorular çalındı. Taraftarlarına verildi mi? Verildi. Binlerce öğrenci bu durumdan dolayı mağdur edildi mi? Edildi. Soru hırsızlığı yoluyla onlarca emniyet mensubu makam sahibi oldu mu? Oldu. Yüksek dereceden maaş aldı mı? Aldı. Onlarca ordu mensubu, soru hırsızlığı nedeniyle rütbe sahibi oldu mu? Oldu. Yüksek dereceden maaş aldı mı? Aldı. Soru hırsızlığı nedeniyle üniversiteye girenler, soru hırsızlığı nedeniyle makam sahibi ve yüksek dereceden maaş alan emniyet mensuplar, soru hırsızlığı nedeniyle rütbe kazanan ve yüksek dereceden maaş alan ordu mensupları, bu hırsızlıklarından dolayı kârlı oldu mu? Oldu. Bu soru hırsızlığı nedeniyle mağdur olan üniversiteye girişlerinden dolayı zarar gören öğrenciler, zarar gören emniyet mensupları ve ordu mensupları zarar gördü mü? Zarar gördü.
Ne diyelim. Altta kalanın canı çıksın. Fetöcu diye yargıdan atılan hâkim sayısı beş bin. Bu hâkimler vatandaşları yargıladılar mı? En az beş yüz bin dava dosyasına karar verdiler. Bu beş yüz bin davada, verdikleri kararlardan dolayı Fetullahçı yandaşlar kârlı çıktı mı? Bu kararlardan dolayı mağdur olan vatandaşlar zarar gördü mü? Zarar gördü. Ne diyeyim başka. Bizim ülkede haksızlık, yolsuzluk, usulsüzlük, hırsızlık yapanların yaptıkları yanlarına kâr kalıyor.
Bir başbakan, bir başbakan yardımcısı, bir bakan, bir kulüp başkanı, YÜCE DİVANLIK oldular mı? Oldular. Haklarında yüzlerce dava açıldı mı? Açıldı… Bakıyorsunuz aklanıveriyorlar. Bunun adı da demokrasi oluyor. Neyse söz aramızda kalsın. Ben bir şey dememiş oluyum. Not. Atanamayan öğretmen adaylarından binlercesi soru hırsızları yüzünden mağdur oldular. Bu atama döneminde bu öğretmen adaylarının atamaları sağlanmalıdır.