ÖZEL HABER: HALİL METİN
Prof. Dr. Sinan Canan, alzheimer hastalığı ile ilgili önemli değerlendirmelerde bulunarak "Alzheimerdan nasıl korunabiliriz?" sorusuna cevap olarak özetle şunları söyledi:
BELİRTİLERİ HERKESTE FARLI NÜKSEDİYOR
"Alzheimer hastalığı, özellikle yaşlı nüfusun artmasıyla dünyada giderek daha büyük bir sorun haline gelmektedir. Bu nedenle, sinir bilimi ve nöropatoloji gibi alanlarda Alzheimer hastalığıyla ilgili yoğun araştırmalar yapılmaktadır. Ancak, bu hastalığın neden ortaya çıktığı konusunda hala net bir bilgiye sahip değiliz. Alzheimer hastalığının belirtileri çeşitli olabilir ve her hastada farklı şekillerde ilerleyebilir. Hastalık belirtileri herkeste farklı ilerler ve aynı zamanda yayılma hızı da farklılık gösterebilir. İlk kez Alois Alzheimer tarafından tanımlandıktan sonra, hastalığın daha önceden de var olduğu ancak bunamayla ilişkilendirilmediği fark edilmiştir. Bu durum, Alzheimer hastalığının karmaşıklığını ve anlaşılması gereken daha fazla detayı ortaya koymaktadır. Bu hastalıkla ilgili daha derinlemesine araştırmalar yapılması ve daha iyi anlaşılması gerekmektedir.
BEYİNDE NELER OLUYOR?
Alzheimer hastalığında beyinde neler olup bittiğini açıklamaya başlayalım. Beynimizin en işlek yerlerinden biri, hafıza depolama ve yeni bilgileri uzun süreli hafızaya kaydetme işlevine sahip olan şakak loblarımızın iç kısmında bulunan hipokampus'tur. "Hipokampus" kelimesi "denizatı" anlamına gelir ve yapının şekli gerçekten bir denizatına benzer. İki tarafı arkadan öne doğru uzanmış bir boynuz gibi olduğu için bazı kaynaklarda "Amon boynuzu" olarak da adlandırılır. Hipokampusun önemli bir özelliği, 90'lı yılların sonunda ve 2000'li yılların başında keşfedilen sinir hücrelerinin bölünmesi ve bu bölünmenin yapının büyümesine yol açmasıdır. Hipokampus, beyin evrimi açısından eski bir parçadır. Beynimizin en gelişmiş kısmı olan korteksin dış kısmındaki kıvrımlı yapıların aksine, hipokampus daha eski bir korteks yapısına sahiptir. Bu yüzden ona "arkeo korteks" veya "daha eski korteks" denir. Hipokampusun iki temel işlevi vardır. Birincisi, navigasyondur, yani üç boyutlu ortamlarda yol bulma yeteneği sağlar. İkincisi ise yeni öğrendiğimiz bilgileri uzun süreli belleğe aktarmaya yardımcı olur. Ancak önemli bir noktayı vurgulamak gerekir: Hipokampus, belleği depolayan bir yer değildir; bunun yerine, yeni öğrendiğimiz bilgileri uzun süreli hafızaya kaydetmek için bir aracı görevi görür.
BEYİNDE ÇÖP BİRİKMESİ SÜRECİ
Alzheimer hastalığı olan bazı insanlarda, genellikle 65 yaşından sonra ortaya çıksa da nadiren daha erken yaşlarda da görülebilir, hipokampus bölgesinde sinirsel birikimler meydana gelir. Bu birikimler, sinir hücrelerinin normal metabolik faaliyetleri sonucu oluşan atık maddelerdir. Normal beyinlerde, bu atık maddeler genellikle gece uykuda beyinden temizlenir ve beynin sağlıklı bir şekilde çalışması sağlanır. Ancak lzheimer hastalığı olan bireylerde, bu temizleme mekanizması etkilenmiş gibi görünür ve beyinde nörofibriler yumaklar denilen protein birikimleri oluşur. Bu nörofibriler yumaklar, beyinde birikerek Alzheimer hastalığının semptomlarını oluşturur. Bu süreç, bir nevi beyinde çöp birikmesi olarak nitelendirilebilir ve bu durum hipokampus olarak adlandırdığımız yapıda başlayan bazı sorunlara yol açar. Bunun ilk belirtilerinden biri koku alma duyusunun zayıflamasıdır. Çünkü şakak loblarımız ve hipokampus, koku alma yolunun doğrudan hedeflerindendir ve bu durumda koku duyusu genellikle fark edilmeyen bir belirti olabilir.
SÜREKLİ İLERLEYEN BİR HASTALIK
Daha ileri seviyelerde, insanların yeni öğrendiklerini hatırlamakta zorlanması gibi semptomlar görülür. Alzheimer hastalığı ilerleyici bir hastalıktır ve yavaş yavaş eski hatıraları da unutmaya başlar. İlerledikçe, kişiler belki aile üyelerini tanıyamaz hale gelir ve hafıza kaybı geçmiş ve yeni öğrenilen her şeyi etkileyerek global bir hal alır. Eğer hastalık uzun süre devam ederse, kişilerin hareket ve davranışlarında büyük sorunlar ortaya çıkabilir. Örneğin, hafıza ve hipokampus sorunları nedeniyle Alzheimer hastaları, evlerine giderken kaybolabilir ve polis tarafından bulunup evlerine getirilmeleri gerekebilir. Bu hastalık, ilerleyici bir bunama veya hafıza kaybı durumu olarak tanımlanabilir.
NEDEN OLUYOR VE KİMLERDE GÖRÜLÜYOR?
Alzheimer hastalığının neden olduğu ve kimlerde görüldüğü konusunda birçok teori bulunmaktadır. Bir rivayete göre, hastalığın genetik bir bileşeni olduğu ve ailede daha önce görüldüğü durumlarda yeni nesillerde görülme olasılığının arttığı söylenir. Ancak, tam olarak belirgin bir genetik sebep bulunmamaktadır. Bazı genetik varyasyonların Alzheimer riskini artırdığına dair görüşler vardır. Alzheimer'ın neden olduğu protein molekülleri olan "plaklar" hakkında da çeşitli teoriler bulunmaktadır. Bazıları, bu proteinlerin virüs gibi davranarak bulaşıcı hastalık yaydığını ve Alzheimer'ın bu etkenlerden kaynaklanabileceğini düşünmektedir. Diğer bir görüş ise Alzheimer'ın tamamen yaşam tarzıyla ilişkili olduğudur. Örneğin, sağlıklı beslenme alışkanlıklarının Alzheimer riskini azaltabileceği öne sürülmüştür. Ancak, beni en çok ilgilendiren konu, ailesinde Alzheimer benzeri bunama vakaları olan insanların yaşam tarzlarıdır. Bu ailelerde, bazı çocukların Alzheimer geliştirirken diğerlerinin geliştirmediği gözlemlenir. Genellikle, zihinsel olarak aktif, üretken, yeniliklere ve öğrenmeye açık olan bireylerin Alzheimer riskinin daha düşük olduğu görülmektedir. Bu nedenle, birçok uzman Alzheimer riskini azaltmanın en önemli yolunun zihinsel olarak aktif olmak olduğunu vurgular.
ALZHEİMERDAN KORUYAN 5 ÖNEMLİ ALIŞKANLIK
Bazı insanlar bulmaca çözmek veya satranç oynamak gibi zihinsel aktivitelerin Alzheimer'i önlediğini düşünse de, yapılan araştırmalar bunun gerçek olmadığını göstermektedir. Hatta bazı beyin geliştirici oyunların da Alzheimer'e karşı koruyucu etkisi olmadığı saptanmıştır. Bu oyunlar, beyin üzerinde çok az etkiye sahiptir ve genellikle ticari bir satış taktiği olarak görülmektedir. Genellikle Alzheimer hastalığı olan insanların sıkça karşılaştığı durumlardan biri, yaşamlarının önemli bir döneminde yalnızlık çekmeleri veya kendi istekleri dışında yalnız kalmalarıdır. Benim açıkçası yalnızlıkla iyi geçindiğim söylenemez. Alzheimer hastalığına yatkınlığı artıran risk faktörlerini incelediğinizde, yaşam tarzının önemini göreceksiniz. İnsanlar, belirli bir "fabrika ayarı" ile uyumlu olmadıkları takdirde Alzheimer riskiyle karşı karşıya kalabilirler. Yaşam tarzı, sadece Alzheimer'a neden olmaz, ancak riski artırabilir. Özellikle, genetik yatkınlık olsa bile, yaşam tarzı seçimlerinizin bu yatkınlığın etkilerini nasıl belirlediğini bilmekteyiz. Örneğin, hareket etmek (egzersiz yapmak), az yemek, sağlıklı ilişkiler kurmak, stres yönetimini öğrenmek ve sınırlarınızı zorlamak gibi beş maddeye uygun yaşayan insanların Alzheimer riski belirgin şekilde azalır. Bu nedenle, "Nasıl korunabilirim?" sorusunun temel cevabı, insanın "fabrika ayarlarına" uygun bir yaşam sürmektir. Örneğin, beslenmeyi azaltabilir, hareket miktarını artırabilir, gerçek ilişkilere odaklanıp kalıcı güvene dayalı ilişkilere önem verebilir ve sosyal medya kullanımını azaltabiliriz. Stres yönetimi de hayati öneme sahiptir; yaşamımızda bize büyük stres veren faktörleri tanımlayıp, onları yönetme tekniklerini öğrenmek önemlidir. Şehirli yaşamın getirdiği stres ve stresle ilişkili hastalıklar, birçok insanın başlıca ölüm nedenidir. Son olarak, sürekli gelişim, keşif ve öğrenme isteğiyle yaşayan insanların bunama gibi süreçlere daha az maruz kaldıklarını gözlemliyoruz.
Türkiye'de yaşayan hocalarımın birçoğu, ileri yaşlarına rağmen oldukça dinç zihinlere sahiptir. Örneğin, birkaç sene önce Türkiye'yi ziyaret eden Eric Kandel gibi. Kandel, beyindeki hafıza mekanizmasını çözen uzmanlardan biridir ve 90'lı yaşlarında olmasına rağmen dünya çapında konferanslar vererek aktif ve dinamik bir yaşam sürdürmektedir. Bu tür etkinlikler, beynimiz için demirin parlaması gibidir; biraz iyi hissettirir.
DEMANS VE ALZHEİMER ARASINDAKİ FARKLAR
Bununla birlikte, demans ve Alzheimer hastalığı arasındaki farkı hatırlatmak önemlidir. Alzheimer, demansın bir türüdür ve bu terim, yaşlanmaya bağlı hafıza kaybını ifade etmek için kullanılır. Alzheimer genellikle hızlı ilerler ve şu anda geri dönüş yolu bilinmemektedir. Diğer yandan, demansın çeşitli tipleri vardır; damar bozukluğuna, yaralanmalara, kimyasal dengesizliklere veya beyindeki hücre ölümüne bağlı olarak ortaya çıkabilir.
HASTALIK BAŞLAMADAN ÖNLENMELİ
Bilim insanları, yaşam süresinin uzaması ve yaşlı nüfusun artmasıyla bu tür sorunların daha da belirgin hale geleceğini öngörüyor. Bu nedenle, bu konuda çalışmalarına devam ediyorlar. Tabii, Alzheimer ve benzeri hastalıklarla ilgili bir hatırlatma yapmak önemlidir. Genellikle hastalık ortaya çıktıktan sonra tedaviye odaklanırız, ancak belki de ilaç endüstrisi gibi faktörlerin etkisiyle bu sürece daha fazla odaklanırız. Ancak, hekimler, sağlık çalışanları, sağlık kurumlarının yöneticileri ve sağlık politikası belirleyicileri olarak, hastalıkların önlenmesi için daha fazla çaba sarf etmeliyiz. Önleyici önlemlere ve eğitimlere daha fazla kaynak ayırmalıyız, böylece insanlar hasta olduktan sonra gereksiz harcamalardan kaçınabiliriz. Dünya genelinde karşılaştığımız fizyolojik, psikolojik, sosyal ve ekonomik sorunların çoğu, insanların yaşam tarzlarından kaynaklanıyor gibi görünüyor. Bu nedenle, biyolojik uyumun yanı sıra yaşam tarzlarımızı da gözden geçirmemiz gerekiyor. Ancak, ne yazık ki genellikle, felaket geldikten veya hastalık belirtileri ortaya çıktıktan sonra önlem almaya başlarız. Ancak, biyolojik işaretlere dikkat ederek, bu tür felaketleri ve hastalıkları önceden önleyebiliriz. Alzheimer gibi hastalıklardan korkmamalıyız. Ölümden de korkmamalıyız. Doğru yaşam tarzı seçimleri yaparak ve dikkatli olursak, sağlıklı bir yaşam sürdürebiliriz.”