ÖZEL HABER: ESRA SARI
Türkiye’de çarpık kentleşme, kent nüfusunun hızla artması ve yerleşim alanlarının genişlemesi, iklim değişikliği, artan çevre kirliliği birçok etmenin su ve atık su yönetimini zorlaştırdığını ifade eden Su Politikaları Derneği Başkanı Dursun Yıldız, anadolugazete.com.tr’ye yaptığı açıklamada, özellikle iklim değişikliğinin bölgesel kuraklıklara neden olduğunu söyledi.
İstanbul, Ankara ve İzmir gibi büyük metropol şehirlere suyun havzalardan aktarıldığını belirten Yıldız, “Bu 3 kentimizde ilave sularını havzalar arası transferle sağlıyor. İstanbul’a Melen’den Ankara’ya Kızılırmak’tan İzmir’e ise Gördes Barajından su geliyor.” dedi.
TÜRKİYE HEM KURAKLIK HEM DE AŞIRI YAĞIŞLAR TEHDİT EDİYOR!
Su uzmanı Yıldız, Türkiye’nin bölgesel kuraklık yaşadığını ifade ederek, şunları söyledi:
“Bugün yağışların düzensizliği, iklim değişikliğinin ortaya çıkardığı meteorolojik olağan dışı olaylar bizi gelecekte hem kuraklık hem de aşırı yağışların riskiyle karşı karşıya kalma konusunda tehdit ediyor. Bu tehdidi algılamak zorundayız. Buna karşı yapılması gereken popülist (popüler) politikalardan vazgeçmek. Suyun yönetimini modern anlayışa oturtmak, kurumsal yapımızı güçlendirmek ve yasal eksiklikleri ortadan kaldırmak gerekiyor.”
ANKARA'DA ALTYAPI SIKINTI!
Yıldız, şiddetli yağışların kentlere zarar verdiğinden bahsederek, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Ankara, İstanbul ve İzmir’de kış mevsiminde kurak geçirebilir ya da şiddetli yağışlar olabilir. Su yönetimin karşılaşacağı risk eğer kuraklık yaşanmasa bu sefer de aşırı ve sürekli oluşan yağışların bir an önce zarar vermeden uzaklaştırılması gerekiyor. Ancak kentler bu altyapıya sahip değil. Şiddetli yağışların kentlere zarar vermeden uzaklaştırılması gerekiyor. Bu 3 büyük kentimizde altyapı sıkıntılı. Yağmurların toplanması ve dağıtılması sistemleri yeterince yapılabilmiş değil. "
Büyükşehirlerde yağmur suyu toplama sistemlerinin finansmanının hangi kurum tarafından yapılacağının belli olmadığını ifade eden Yıldız, konuya ilişkin şunları kaydetti:
"Yağmur suyu toplama sistemlerinin finansmanının hangi kurum tarafından yapılacağı hala soru işareti. Danıştay’ın bazı kararlarına göre büyükşehir belediyelerinin yetki ve sorumluluğunda. Yağmur toplanması ve uzaklaştırılması teknik olarak büyükşehir belediyelerinin görevi ama bunun finansman desteğinin nereden karşılanacağı konusu hala soru işaretli. Bazen ilçe belediyeleri bazen de büyükşehir belediyeleri yetkili kılınmış. Bu konuda bir mevzuat eksikliği var. Birçok yerel yöneticisinin bu konuda risk alarak iş yapmasını engellediği için sorunlar yaşanıyor. Kentlerde dere ıslahı DSİ ve Su Kanalizasyon İdarelerinin görevi. Öncelikle bu sorunun ortadan kalkması gerekiyor. Sonra büyük kentlerin teknolojik altyapılarının geliştirilmesi lazım. Sivil Toplum Kuruluşlarıyla bu konuda ilişkilerin de geliştirilmesi gerekiyor. Sadece büyük kentler yağış alarmı vermenin dışında bazı işler yapmalı. Yağış alarmı vermenin ötesinde kent sakinlerine ne yapacakları konusunda yönlendirmeli ve bilinçlendirmeli. Bazı bölgeler çok riskli, bazı bölgeler ise riskli."
TÜRKİYE'DE NEHİRLER KİRLİ!
Türkiye'de nehirlerin kirlendiğine dikkat çeken Yıldız, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Türkiye özellikle Samsun- Adana hattının Batısındaki havzalarda nehirlerde sanayi ve evsel atık su kirliliğiyle nehirlerinin büyük oranda kirletmiştir. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığının yaptığı çalışmalarda, bu durum su ve kanalizasyon idarelerinin, su yönetimlerinin atık sulardan oluşan kirliliği azaltması gereğini ortaya çıkarıyor."
ŞEHİRLERDE SU KİRLİLİĞİ ARTIYOR!
Yenilikçi su politikalarının gerekli olduğunu dile getiren Yıldız, şöyle konuştu:
"Su kalitesi Türkiye’de su yönetimi içerisinde yeterince yer almıyor. Çünkü siz doğadan aldığınız suyu doğaya tekrardan vermek durumundasınız. Bunun içinde biyolojik artıma dahil olmak üzere su yönetimini planlarken sadece suyu getirmeye değil, suyu aynı zamanda arıtarak doğaya bırakmaya yönelik planlar yapmak durumundasınız. Bu nedenle su yönetiminde çevre sağlığı anlayışını da geliştirmek zorundasınız. Çünkü Türkiye’de yaklaşık 40 ilinde su kirliliği birinci sırada geliyor. Bu anlamda bakıldığında özellikle atıksulardan oluşan kirlilik öne çıkıyor."
Su uzmanı Yıldız, su yönetiminin sürdürülebilir olması gerektiğinden bahsederek, şu ifadeleri kullandı:
"Ülkemizde su temini hizmetleri genellikle eksik ele alınıyor. Sadece suyun talep edildiği kadarıyla çeşmelerden akıtmak şeklinde değerlendiriliyor. Aslında su yönetimi miktar ve kalite olarak yönetimi ve bunu sürdürülebirlirliğinin sağlanması içerir. Suyu çeşmelerden sürekli ve sürdürülebilir olarak sağlanmanız lazım. Sürdürülebilirlikten kastım her türlü miktar ve kalite açısından suyu sürekli olarak sağlanabilmesi için o altyapıyı bulundurmak gerekiyor. Dernek olarak, bizim ısrarla üzerinde durduğumuz konu, suyun arzını değil, talebini yöneterek yeni su yönetim anlayışı geliştirebilirsiniz. Suda talep yönetimine geçmek zorunda."