Prof. Dr. Lütfi Doğan, kolorektal kanserin erken tanı ve tedavisi üzerine bilgiler paylaştı. Doğan, dünyada yaklaşık 2 milyon kişiyi etkileyen kolorektal kanserlerin tanısının genellikle ileri evrede konulduğunu ve bu durumun yüksek ölüm oranlarına yol açtığını vurguladı. Ayrıca, hastalığın eskiden daha çok yaşlılarda görülmesine rağmen, artık 40-50 yaşlarından itibaren sıklığının arttığını ve yaşam tarzı değişiklikleriyle genç yaşlarda da görülme sıklığının arttığını ifade etti.
''BESLENME ÖNEMLİ BİR ROL OYNUYOR''
Doğan, kolorektal kanserin belirtileri arasında bağırsak alışkanlıklarında değişim, makattan kan gelmesi, tam boşaltamama hissi, ara sıra koyu renkli dışkı, ishal ve kabızlık nöbetleri, sebepsiz kilo kaybı, anemi, halsizlik ve yorgunluk gibi şikayetlerin bulunduğunu söyledi. Hastalığın oluşumunda diyet, çevre ve genetik faktörlerin etkili olduğunu belirten Doğan, kolorektal kanserlerde beslenmenin önemli bir rol oynadığını vurguladı. Özellikle işlenmiş veya işlenmemiş kırmızı et tüketiminin fazla olması veya hazır paketli gıdaların sık kullanılmasının kolorektal kanser riskini artırdığını belirtti. Bunun yerine mevsiminde taze sebze, meyve ve tahıl içeren Akdeniz tipi bir diyet önerdi. Bu diyetin posa bakımından zengin olması nedeniyle kolorektal kanseri önlemeye yardımcı olduğunu ifade etti. Ayrıca, hareketsiz yaşam, obezite, alkol ve sigaranın kolorektal kanserin başlıca sebepleri olduğunu belirtti ve herkesin günde en az bir saat kendi kapasitesine uygun egzersiz yapması gerektiğini vurguladı.
''10 YILDA BİR KOLONOSKOPİ YAPILMALI''
Doğan, kolorektal kanserlerin Türkiye'de erken teşhis merkezlerinde taranan kanser türleri arasında olduğunu ancak katılım oranının düşük olduğunu belirtti. Meme ve serviks kanserlerinde yapılan taramalara göre kolorektal kanser taramasına katılımın daha az olduğunu ifade etti. Normal tarama programının 50-70 yaş arası kadın ve erkekleri 2 yılda bir dışkıda gizli kan testiyle taramayı içerdiğini söyledi. Test pozitif çıkarsa ileri merkezlere yönlendirildiğini belirtti. Test negatif olsa da 10 yılda bir kolonoskopi yapılması gerektiğini açıkladı. Ancak, bu testi yaptırmaya gelen vatandaşların sayısının az olduğunu ve testi pozitif çıkanların ileri merkezlere gitmelerinde eksiklikler olduğunu söyledi. Kolonoskopinin zorlu ve sıkıntılı bir işlem olduğunu düşündüklerini ifade ederek, bu nedenle katılımın düşük olduğunu düşündüklerini belirtti.