HIV tanıları son 10 yılda 3 kat arttı!

Düzen Sağlık Grubu Mikrobiyoloji uzmanı Dr. Tutku Taşkınoğlu, Türkiye’de HIV enfeksiyonunun her geçen gün arttığını belirterek, "Sağlık Bakanlığının rapor ettiği rakamlara göre hala düşük (yüzde 0,1-0,3) olsa da son 5 yılda yeni tanıların sayısı ve HIV/AIDS'in görülme sıklığı özellikle 25-29 yaş arası gençlerde artıyor. Yeni HIV tanıları son 10 yılda 3 kat arttı.” dedi.

ÖZEL HABER: ESRA SARI

Türkiye'de 40 bine yakın kişi HIV (Human Immunodeficiency Virus / İnsan Bağışıklığı Yetmezliği Virüsü) taşıyor. Hastalık tüm dünyada azalırken Türkiye'de artıyor.

Türkiye’de HIV enfeksiyonunun her geçen gün arttığını belirten Düzen Sağlık Grubu Mikrobiyoloji uzmanı Dr. Tutku Taşkınoğlu, anadolugazete.com.tr’ye yaptığı açıklamada, HIV enfeksiyonu taşıyıcısı olan insanların yaklaşık yüzde 13'ünün bunu bilmediğini ve test yaptırmadığına dikkat çekti.

Dr. Tutku Taşkınoğlu, şöyle konuştu:

“21. yüzyılın en karmaşık sağlık sorunlarından biri olan Edinilmiş Bağışıklık Yetmezliği Sendromu (AIDS), dördüncü on yılına girmiş ve dünya nüfusunu tehdit eden pandemik (salgın) bir hastalık haline gelmiştir. Son epidemiyolojik verilere göre 2022 yılında dünya genelinde 39 milyon kişi HIV ile yaşıyordu. 2022'de 1,3 milyon kişi HIV enfeksiyonu kaptı ve 630 bin kişi AIDS'e bağlı hastalıklardan öldü. HIV ile yaşayan tüm insanların yüzde 13-14 HIV olduklarını bilmiyor.”

HIV TANILARI SON 10 YILDA 3 KAT ARTTI!

Virüsün ilk ortaya çıkışından bu yana 4 milyon çocuğa virüs bulaştığına dikkat çeken Taşkınoğlu, şunları söyledi:

“Bu bireylerin yüzde 90'ından fazlası gelişmekte olan ülkelerde, çoğunlukla da enfekte kişilerin bakımını en az karşılayabilen ülkelerde yoğunlaşıyor. Yeni enfeksiyon kapmış yetişkinlerin yüzde 50'sinden fazlası 15-24 yaş aralığındadır ve yüzde 40'tan fazlası kadındır. Her ne kadar Türkiye'de HIV prevalansı Sağlık Bakanlığının rapor ettiği rakamlara göre hala düşük (yüzde 0,1-0,3) olsa da son 5 yılda yeni tanıların sayısı ve HIV/AIDS'in görülme sıklığı özellikle 25-29 yaş arası gençlerde artıyor. Yeni HIV tanıları son 10 yılda 3 kat arttı.”

Dr. Tutku Taşkınoğlu, sosyal gelişmeler, uluslararası ticari ilişkilerle artan insan hareketleri, hastalıkla ilgili farkındalığın artması, tanı ve sağlık kurumlarına erişimin artmasıyla birlikte vaka sayılarında da artış eğilimi görüldüğünü aktardı.

"EN BÜYÜK SORUN TEST VE TANI KONULMASININ GECİKMESİ"

2019 yılında Sağlık Bakanlığının HIV için bir yol haritası açıkladığını anımsatan Taşkınoğlu, “Sağlık Bakanlığının yayılımın önlenmesi için risk faktörleriyle mücadele etmeyi amaçlayan HIV/AIDS Kontrol Programı oluşturmuştur. Programda Birleşmiş Milletler (BM) HIV/AIDS Ortak Programı kapsamında (UNAIDS) 90-90-90 hedefi için 3 ana hedef açıklanmıştır. Sosyal yardım ve test merkezlerine erişimi ve sayısını artırarak yeni vakaların erken yakalanması sağlanmalı, HIV'e bağlı ölümlerin sayısını azaltmak için teşhis konulan hastalara antiretroviral tedaviye (ART) başlanmalı ve viral yükün azalması sağlanmalıdır."

Dr. Tutku Taşkınoğlu, Türkiye’de HIV enfeksiyonu konusunda farkındalığın düşük olduğunu belirterek, “Hastaların, hastalığın bulaşma yolları, koruyucu ve önleyici tedavi yöntemleri konusunda Türkiye'deki bilgi ve farkındalığın düşüklüğü, damgalanma ve ayrımcılık korkusu nedeniyle test yaptırmaktan kaçınmalarıdır. Yani en büyük sorun test ve tanı konulmasının gecikmesidir. Bunun nedeni ise HIV/AIDS ile ilgili yanlış bilgiler ve ön yargılardır.” dedi.

“HIV KRONİK BİR HASTALIK”

Dünyada etkili antiviral tedavilerin gelişmesi ve atılan etkili adımlar sayesinde HIV’in kontrol altına alındığını ifade eden Dr. Tutku Taşkınoğlu, “HIV artık tedavi edilebilir bir kronik hastalık olarak kabul edilmektedir. Yani HIV ile yaşayan bireyler tanıları konduğunda düzenli tedaviyle işlerine, okullarına, yaşamlarına devam edebiliyor, hatta doğal yollarla çocuk sahibi olabiliyorlar.” diye belirtti.

“HIV SALGINININ YAYGIN OLDUĞU ÜLKELERDEKİ KADINLAR HIV’DEN DAHA ÇOK ETKİLENİR”

HIV salgınını tetikleyen unsurlardan birisinin ise cinsiyet eşitsizliği olduğunu belirten Taşkınoğlu, sözlerine şöyle devam etti:

“HIV salgınının yaygın olduğu ülkelerdeki kadınlar ve kız çocukları, (heteroseksüel) erkekler ve oğlan çocuklarına kıyasla HIV'den daha fazla etkilenirler. Cinsiyete dayalı şiddetin en yaygın türlerinden biri olan yakın partner şiddeti, kadınların ve kızların cinsel sağlık ve üreme sağlığı hizmetlerine erişimini, prezervatif kullanmasını, HIV testi yapmasını ve tedaviye başlamasını veya tedaviye devam etmesini engellemektedir. HIV yaygınlığının yüksek olduğu yerlerde, yakın partnerden şiddet gören kadınların HIV'e yakalanma olasılığı, yaşamayan kadınlara göre yüzde 50 daha fazladır.”

GELİŞMEMİŞ ÜLKELERDE KADINLAR BEDENLERİ ÜZERİNDE SÖZ SAHİBİ DEĞİL!

Dr. Tutku Taşkınoğlu, gelişmemiş ya da gelişmekte olan toplaumlarda kadınların kendi bedenleri üzerinde daha az söz sahibi olduğunu ve bu durumun kadınların cinsel yolla bulaşan hastalıklar konusunda bilgi yetersizliğinin ortaya çıkmasına neden olduğuna işaret etti.

Dr. Tutku Taşkınoğlu, “Çocukken (18 yaş altı) evlenen kızların, daha sonra evlenen kızlara göre, tecavüz de dahil olmak üzere yakın partner şiddetine maruz kalma olasılıkları daha yüksektir. Ayrıca HIV ve cinsel yolla bulaşan enfeksiyonlara (CYBE) ilişkin bilgilere erişme olasılıkları da daha düşüktür.” diye belirtti.

Cinsel şiddet ve tecavüz yoluyla da doğrudan HIV bulaşma riskinin olduğuna işaret eden Dr. Tutku Taşkınoğlu, sözlerine şöyle sürdürdü:

Buna evlilik içi tecavüz, homofobik tecavüz de dahildir. LGBTİ bireyler veya seks satan kadınlar gibi toplumsal cinsiyet rollerine uymayan kişileri suç sayan yasalar, bu kişilerin hizmetlere erişimlerini zorlaştırır. Eğitim eksikliği ve yoksulluğun bir araya gelmesinin HIV riskini artıran birçok sonucu vardır. Daha az eğitimli kadınların genç yaşta evlenme, para veya hediye karşılığında seks yapma veya para için bir partnere güvenme olasılığı daha yüksektir. Bu, cinsel sağlık tercihleri (prezervatif kullanmak gibi) konusunda daha az söz sahibi olabilecekleri ve HIV ve cinsel sağlık konusunda sınırlı bilgiye sahip olabilecekleri anlamına gelir.”

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Yaşam ve Sağlık Haberleri