Western Sydney Üniversitesi ve Save the Children gibi kuruluşlar tarafından yapılan araştırmalar, özellikle düşük gelirli ailelerden gelen çocukların tanımadıkları kişilerden gelen uygunsuz istekleri engelleme olasılığının daha düşük olduğunu ortaya koyuyor. Bu durum, çocukların çevrimiçi ortamda karşılaştıkları istenmeyen durumların artmasına neden olabilir.
Buna ek olarak, Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF) tarafından yapılan bir araştırmaya göre, siber zorbalık gençlerin üçte birinden fazlasını etkiliyor ve beşte birinin bu nedenle okuldan geri kalmasına yol açıyor. Ayrıca, internetin sunduğu dijital platformlarda çocukların karşılaştığı riskler arasında dezenformasyon, nefret söylemi, şiddeti teşvik eden içerikler ve aşırılıkçı grupların etkileme çabaları da bulunuyor.
Özellikle endişe verici olan ise internetin cinsel sömürü ve istismar tehdidi. UNICEF'e göre, çocuk tacizcilerinin potansiyel kurbanlarıyla iletişim kurması ve suç işlemeye teşvik etmesi hiç bu kadar kolay olmamıştı. Bu durum çocukların yüzde 80'inden fazlasının internet ortamında cinsel istismar veya sömürü tehlikesiyle karşı karşıya hissetmelerine neden oluyor.
Aileler, çocuklarının internet güvenliğini sağlamak için çeşitli önlemler alabilirler. Bunlar arasında ebeveyn kontrollerinin kullanımı, çocuklarla açık ve dürüst iletişim kurmak, çevrimiçi aktivitelerini düzenlemek ve takip etmek gibi adımlar bulunmaktadır. Ayrıca, teknoloji şirketleri de çocukların güvenliği için çeşitli önlemler almaya çalışıyorlar ancak bu konuda daha fazla adım atılması gerektiği belirtiliyor.