Uzmanlar, meme kanseri hakkında önemli bilgiler vererek, erken tanı ve tedavi yöntemlerinin önemine dikkat çekti. Meme kanserinin memedeki hücrelerin kontrolsüz bir şekilde büyüyüp çoğalması sonucu oluşan malign (kötü huylu) bir hastalık olduğunu belirten Uzmanlar, “Meme kanseri, genellikle memedeki süt kanallarından veya süt bezlerinden kaynaklanır. Hücrelerin anormal şekilde büyümesi, zamanla tümör oluşumuna yol açabilir. Bu tümörler bazen iyi huylu (benign) olabilir, ancak kötü huylu (malign) olanlar vücuda yayılma (metastaz) riski taşır” dedi.
MEME KANSERİNİN BELİRTİLERİ!
Meme kanserinin belirtileri her kadında farklılık gösterebilir. Ancak, hastalığın erken evrelerinde çoğu zaman belirgin bir ağrıya yol açmaz. Uzmanlar "Meme kanseri genellikle memede kitle (şişlik) veya sertlik hissi ile başlar. Bunun yanı sıra, meme derisinde şekil değişikliği, renk değişikliği, memede kızarıklık veya pullanma, meme başı akıntısı veya içeriye doğru çekilmesi gibi belirtiler de görülebilir" diye belirtti.
RİSK FAKTÖRLERİ!
Meme kanserinin tam olarak nedeni bilinmemekle birlikte, bazı faktörler bu hastalığın gelişme riskini artırabilir.Uzmanlar, şu risk faktörlerini sıraladı:
Genetik faktörler: Ailede meme kanseri öyküsü bulunan kadınlar daha yüksek risk altındadır. BRCA1 ve BRCA2 genlerindeki mutasyonlar, bu riski artırabilir.
Yaş: Meme kanseri riski, yaş ilerledikçe artar, özellikle 50 yaş ve üzerindeki kadınlar daha fazla risk altında bulunuyor.
Hormonal faktörler: Erken adet görme ya da geç menopoza girme, doğum yapmama veya ilk çocuğunu geç yaşta doğurma gibi hormonal faktörler risk oluşturabilir.
Obezite: Aşırı kilolu olmak, meme kanseri riskini artıran bir diğer faktör.
Alkol kullanımı: Aşırı alkol tüketimi de meme kanseri riskini artıran diğer faktörlerden biri.
ERKEN TEŞHİS ÖNEMLİ!
Erken teşhisin meme kanserinde önemli bir etken olduğunu belirten uzmanlar, "Meme kanseri erken evrede yakalandığında, tedavi başarı oranı oldukça yüksektir. Bu nedenle düzenli tarama testleri ve kendilikle yapılan meme muayeneleri çok önemlidir" dedi.
Kadınların, 20'li yaşlardan itibaren her ay kendi kendine meme muayenesi yapmaları önerilir. Herhangi bir anormallik fark edildiklerinde bir uzmandan yardım almak çok önemli. Ayrıca, 40 yaşından itibaren her kadın, düzenli olarak mamografi çektirmesi gerekiyor. Mamografinin memedeki kitleleri ve anormallikleri erken evrede tespit edebilen bir görüntüleme yöntemi olduğunu ifade eden Uzmanlar, “Mammografi, özellikle 40 yaş ve sonrasında önemli bir tarama aracıdır. Ancak risk faktörleri taşıyan kadınlarda, tarama daha erken yaşlarda başlamalıdır” diye belirtti.
Meme kanseri tedavisi, kanserin evresine, tipine ve hastanın genel sağlık durumuna bağlı olarak değişir.
Cerrahi müdahale: Kanserli doku veya tümörün cerrahi olarak çıkarılması, genellikle tedavi sürecinin ilk aşaması
Kemoterapi: Kanser hücrelerinin yok edilmesi için kullanılan ilaç tedavisidir. Kemoterapi, genellikle cerrahi müdahale sonrası kalan mikroskobik kanser hücrelerini hedef alır.
Radyoterapi: Kanserli bölgeye yüksek enerjili ışınlar gönderilerek kanser hücreleri yok edilir. Bu tedavi, genellikle cerrahiden sonra kalan kanser hücrelerini yok etmek için kullanılır.
Hormon tedavisi: Hormon reseptörü pozitif meme kanserlerinde, östrojen ve progesteron hormonlarının etkisi bloke edilerek tedavi yapılır.
Hedefe yönelik tedavi: Kanser hücrelerinin özel özelliklerine göre tasarlanmış ilaçlar kullanılır.
Son yıllarda, meme kanseri tedavisinde pek çok yeni tedavi yöntemi geliştirildi. Uzmanlar, "Meme kanseri tedavisinde kullanılan yöntemler sürekli olarak gelişiyor ve kişiye özel tedavi seçenekleri artıyor. Bu tedavi yöntemleri ile kanser tedavisinin başarı oranı giderek yükseliyor" dedi.
Meme kanseri tedavisi sadece fiziksel değil, psikolojik olarak da büyük bir yük oluşturabilir. Tedavi sürecinde psikolojik destek almak, hastaların moralini yüksek tutmak ve tedaviye uyumlarını artırmak açısından önemli olduğunu aktaran uzmanlar, “Kanser tedavisi sırasında psikolojik destek, hastaların tedavi sürecini daha sağlıklı bir şekilde geçirmelerine yardımcı olur. Aile desteği ve hasta gruplarının oluşturduğu dayanışma grupları da iyileşme sürecini hızlandırabilir” ifadelerini kullandı.