Güven Hastanesi Üroloji Bölümünden Prof. Dr. Mehmet Gökhan Özer, prostat kanserinin erken teşhis edilmesi sayesinde ölüm riskinin önüne geçilebileceğini söyledi.
Prof. Dr. Mehmet Gökhan Özer, erken teşhiste prostat kanseri nedeniyle ölüm riskinin önüne geçilebileceğini belirterek, prostat kanserinin, yaşlanan erkeğin bir hastalığı olduğunu ve testosteron adı verilen erkeklik hormonuna bağımlı olduğunu aktardı.
Prostat kanserinin gelişmiş ülkelerde yüzde 10-15, gelişmekte olan ülkelerde yüzde 5 oranında görülebildiğini ifade eden Özer, şöyle konuştu:
"Bu oranlar büyük oranda sağlık hizmetlerine ulaşım kolaylığı, sağlık sisteminin alt yapısı ve ırksal farklılardan kaynaklanıyor. Örneğin, siyahilerde daha sık rastlanıyor. Bir diğer konu da ailevi yatkınlık elbette. Eğer birinci derecede akrabalarda prostat kanseri tanısı varsa olasılık yüzde 5-10 kat artabiliyor."
Prostatın yaşlandıkça büyüyen ve içinden geçen idrar kanallarını daraltmaya başlayan bir yapıda olduğunu belirten Özer, şunları kaydetti:
"Yaş alırken gelişen bu durum aslında sürecin doğal getirisi diyebiliriz. Asıl mesele, düzenli kontrollerle nasıl kontrol altına aldığımızdır. Eğer prostat, bu kanalları sıkıştırırsa idrar torbasındaki kaslar genişleyerek daha güçlü kasılmaya başlar. Zaman geçtikçe prostat büyür ve idrar torbasında kasların da yorulmasıyla işeme sorunları ortaya çıkar. Hastaların idrar akımları değişir, idrar yaptıktan sonra hala idrar varlığını hisseder."
Özer, sık idrara çıkma isteği, idrar yaparken ağrı, yanma ya da kanama, prostat nedeniyle kesikli ya da az idrar yapma, idrar sonrasında idrar damlamasının devam etmesi, özellikle geceleri idrar yapma ihtiyacının artması, mesanenin tam boşalmadığı hissi, ani idrar yapma ihtiyacı, idrar kaçırma, cinsel fonksiyon bozuklukları gibi belirtileri olduğunu dile getirdi.
Çoğunlukla yavaş ilerleyen bir kanser tipi olan prostat kanserinin prostat içinde yakalandığı zaman tamamen tedavi edilebilir bir kanser türü olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Mehmet Gökhan Özer, "Yayılmadığı takdirde hiç bir şikayet oluşturmayan bu hastalığın erken tanısı için, aile öyküsü olmayan kişiler 50 yaşından sonra, olan kişilerse 40 yaşından sonra yılda bir kez kontrole gitmeliler." dedi.