Psikolojik Danışman Hatice Aybegüm Lelik, teknoloji bağımlılığını, belirtilerini ve çözümlerini anlattı

Teknoloji bağımlılığı günümüzde ciddi bir sorun haline gelirken, bu bağımlılığın psikolojik etkileri de endişe verici boyutlara ulaşıyor. Uzmanlar, teknoloji bağımlılığının bireylerin günlük yaşam aktivitelerini aksatmasına, iş ve sosyal ilişkilerinde sorunlara yol açabileceğini belirtiyor. Psikolojik Danışman Hatice Aybegüm Lelik, teknoloji bağımlılığını, belirtilerini ve çözümlerini anadolugazete.com.tr’ye anlattı.

ÖZEL HABER: GÜNSU ÖZMEN

Teknoloji bağımlılığı, bireylerin teknolojik cihazlara aşırı bağımlı hale gelmesini ifade ederken, bu durumun psikolojik etkileri üzerinde duruluyor. Psikologlar ve psikolojik danışmanlar teknoloji bağımlılığının artmasıyla birlikte giderek artan sosyal güvensizlik, depresyonlar ve değersizlik duyguları gibi psikolojik sorunların da arttığını belirtiyor. Uzmanlar sağlıklı bir teknoloji kullanımı için bilinçlendirme ve eğitim çalışmalarının önemli olduğunu vurguluyor.

Oyun terapisi, çocuklarda gözlemlenen davranış bozuklukları ve müdahale yöntemleri, kısa süreli çözüm odaklı terapi, bilişsel davranışçı terapi ve cinsel terapi alanlarında çalışma yapan Psikolojik Danışman Hatice Aybegüm Lelik, anadolugazete.com.tr’nin sorularını yanıtladı.

Teknoloji bağımlılığının psikolojik etkileri hakkında neler söyleyebilirsiniz? Hangi psikolojik süreçler bu bağımlılığı destekler?

Aşırı internet/teknoloji kullanımı sonucunda ortaya çıkan psikolojik sorunlar genellikle; giderek artan sosyal güvensizlik, korku hastalıkları, depresyonlar, değersizlik ve çaresizlik duyguları ve olgunlaşamamadır.

Teknolojiye aşırı bağımlılığı olan kişilerde dikkat ve konsantrasyon bozukluğu gözlemlenebilir. Sürekli olarak cihazlarına odaklı yaşarlar. Bu durum, akademik başarıyı, iş hayatını, sosyal ilişkileri ve ruh sağlığını olumsuz yönde etkiler.

"TEKNOLOJİ BAĞIMLILIĞI GERÇEK DÜNYADAN KOPARABİLİR"

Teknoloji bağımlılığı, gerçek dünya ilişkilerinden kopmayı ve sosyal etkileşimlerde azalmayı tetikleyebilir. Sosyal medya ve sanal oyunlar bir süre sonra gerçek hayatın yerini almaya başlar. Yüz yüze ilişkiler yerine sanal ilişkiler kişinin hayatında daha büyük yer kaplar bu da sosyal izolasyona sebep olur. Sosyal izolasyon ise birçok psikolojik hastalığın tetikleyicisi olabilir. İnternet ve teknoloji kullanımının kontrolsüzlüğü depresyon ve anksiyete gibi ruh sağlığı sorunlarına yol açabilir. Özellikle sosyal medyadaki beğeni karşılığı özdeğer algıları ve kendini başkalarıyla karşılaştırma, kullanıcıların kendilerini yetersiz hissetmelerine ve psikolojik olarak olumsuz duygular yaşamalarına neden olabilir. Yine ekran başında geçirilen sürenin artması uyku kalitesini olumsuz etkileyebilir. Özellikle gece geç saatlere kadar cep telefonu veya bilgisayar kullanımı, melatonin üretimini engelleyerek uyku düzenini bozabilir ve uykusuzluğa neden olabilir. Teknolojiye aşırı bağımlılık, gerçek bir bağımlılık haline gelebilir. Bu durumda, kişi teknoloji kullanımını kontrol etme yeteneğini kaybedebilir ve bağımlılık belirtileri gösterebilir.

AŞIRI İNTERNET KULLANIMININ ETKİLERİ

Teknoloji bağımlılığı belirli aktivitelere, özellikle internet ve dijital oyunlara aşırı zaman harcama eğilimi göstermekle karakterizedir. Aşırı internet kullanımından mustarip hastalar genellikle kendisine güvenmeyen, kendisinden şüphe eden kişiliğe sahiptirler. Kendine güvensizlik, farklı insanlarla muhatap olmama, yeni sosyal görevler edinmeme gibi durumların bu bağımlılığı desteklediğini söyleyebiliriz.

Bunun yanında, çalışılan işin kaybedilmesi, ebeveynlerin boşanması, eski sosyal çevreden ya da kültürden koparılma, ailede yaşanan ani ölüm bu bağımlılığın ortaya çıkmasına katkıda bulunabilecek yaşam koşullarıdır. Yaşanan bir travma emniyet duygusunun kaybına yol açabilir. Dışlanma, ötekileştirilme, mobbing de başka bir dünyaya sığınmanın nedeni olabilir.

Hangi belirtiler ve işaretler, bir bireyin teknoloji bağımlılığı yaşadığını gösterir? Bu belirtileri tanımak için nelere dikkat etmeliyiz?

Teknoloji bağımlılığından kastımız aslında genel olarak kişinin, teknolojik cihazlar ya da internet üzerindeki kontrolünü kaybetmiş olmasıdır. Kişi sanal dünyalarda çok fazla zaman geçirmeye başlar ve geri kalan her şeyi ihmal eder. Kişinin sosyal, fiziksel, duygusal ihtiyaçlarını ihmal etmeye başlaması bağımlılık sinyalleri olabilir. Aynı şekilde kişinin iş performansının düşmesi, ilişkilerinin etkilenmesi de bağımlılığın gelişmeye başladığının önemli bir göstergesidir.

Uzmanlar haftalık 30-35 saat arası kullanımın artık normal bir yaşamla bağdaştırılamaz olduğu görüşündeler. Fakat günlük ya da haftalık bir saat sınırıyla, bağımlı olunup olunmadığını ifade etmek biraz güçtür. Kişinin yaşam koşulları ve hayatındaki işlevselliğin kaybolmuş olup olmadığını daha çok dikkate alırız. Sosyal yaşamdan soyutlanma var mı? Giderek yalnızlaşma, hobilerin ve ilgi alanlarının ihmal edilmesi, aile ile tartışmalar, düşük iş ya da okul performansı baş göstermeye başladı mı? Gündelik iş ve görevler ihmal ediliyor mu? Gibi sorulara cevaplar arayabiliriz. Aynı zamanda bedensel yakınmalar varsa, kişinin gece gündüz ritmi bozulmaya başladıysa, korku hastalıkları ya da depresyon belirtileri ortaya çıkmışsa bunları dikkate alabiliriz.

Kendimizde ve bir yakınımızda bu sinyallerin olması bize ipucu verebilir.

Teknoloji bağımlılığı, hangi psikolojik ihtiyaçları tatmin etmeye çalışır ve bu ihtiyaçların kökenleri nelerdir?

Bizlerin anormal diye nitelendirilen davranışlarımızın altında sizin de belirttiğiniz gibi aslında bazı ihtiyaçları tatmin etme güdüsü yatabilmekte. Teknoloji bağımlılığı kişinin kabul görme, sevilme, değerli olma arzusuna hitap edebilir. Özellikle sosyal medya bu konuda değer görme ihtiyacının karşılandığı platformlar haline geldi. Başarı ve onay ihtiyacı aynı şekilde. Kendine güven problemi yaşayan, sosyal anksiyete sahibi bireyle sosyalleşme ihtiyacını teknolojiyle gideren bireyler de duygusal ihtiyaçlarını gerçek sosyal ortamlara girmeden karşılarlar. Kişilerle bağlantıda kalma ve ilgi görme ihtiyacı da böylelikle karşılanmış olur. Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivitesi olan çocuklara da değinmek istiyorum. DEHB dürtüsellikle karakterizedir. Oran vermek zordur fakat bu çocukların yatkın olduklarını unutmamak gerekir.

Tüm bu ihtiyaçların temelinde çocukluğumuz, ebeveynlerimizle olan ilişkilerimiz olmasının yanında çevresel faktörler, fizyolojik yatkınlıklar, yaşam tarzımız ve standartlarımız bir bütün olarak etkilidir.

(Devam edecek)

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Yaşam ve Sağlık Haberleri