Eğer “İhtiyarlık nedenleri doğru tespit edilip gerekli tedbirler önceden alınırsa, ölünceye kadar sağlıklı ve üretken bir insan olarak, devlete ya da etrafımızdaki insanlara yük olmadan yaşamamızın mümkün olacağına inanıyorum.”
Öncelikle “yaşlandığımız için ihtiyarlayıp hasta oluruz anlayışının” değiştirilmesi şarttır. Çünkü biz yaşlanıp ihtiyarladığımız için hasta olmayız. Aksine “hasta olduğumuz için ihtiyarlarız.”
Vücudumuz ortalama 100 trilyon hücreden meydana gelir. Bu “hücrelerin her birisi hem kendisini yenileme kabiliyetine sahiptir hem de diğer hücrelerle etkili bir şekilde iletişim halindedir.”
Sağlıklı bir bedene sahip olmanın temel şartı budur. Bu yenilenme ve iletişimin başarılı bir şekilde yerine getirilebilmesi için de (yani sağlıklı bir yaşam için de) vücudumuzdaki “çoğunluk hücrenin fonksiyonlarını eksiksiz yerine getirecek derecede sağlıklı olması şarttır.”
Yaşımız kaç olursa olsun; “Yoğun stres veya moral bozukluğu, mikro gıda yetersizliği, herhangi bir sebeple oluşan enfeksiyonlar ya da çeşitli şekillerde aldığımız veya vücudumuzda oluşan toksinler nedeniyle bazı hücreler arızalanır, kendisini yenileyemez fonksiyon bozukluğu göstermeye başlarsa” o hücrelerin meydana getirdiği organ ya da sistemler görevlerini eksiksiz yerine getirmekte zorlanır, bağışıklığımız zayıflar ve hastalıklar başlar.
Hastalıklar çoğaldıkça da bağışıklığımız iyice zayıflamaya, enerjimiz azalmaya, hareket kabiliyetimiz kısıtlanmaya kısaca “ihtiyarlamaya” başlarız.
Yani “ihtiyarlamamızın asıl nedeni yaşlanmamız değil vücudumuzdaki kusurlu ve ölü hücre sayısının çoğalması sonucu hastalıkların artmasıdır.” Burada önemli olan şey “Hastalıkların ve ihtiyarlamamızın tek sebebinin hücresel fonksiyon bozukluğu olduğunun” bilinerek, iyileşmek için öncelikle arızalı “Hücrelerde fonksiyon bozukluğuna neden olan faktörlerin ortadan kaldırılmasıdır.”
(Devam edecek)