Yemeğin bereketi

Süleyman Göksu

Enes bin Malik (r.a) anlatıyor:

Annem, bir yerden biraz un bulmuş, komşudan da biraz süt alıp bunları yoğurmuş. Pişirip bana seslendi:

- Oğlum! Koş mescide, babanı çağır yemek yiyelim!

Koştum mescide... Resulullah'ı görünce gayri ihtiyari önüne varıp dedim ki:

- Annem, sizi yemeğe çağırıyor!

Resulullah dinledi ve Eshaba dönüp buyurdu ki:

- Kalkınız! Ümmü Süleym'in davetine gidiyoruz!

Mescidde bulunan bütün cemaat kalktı. Efendimiz önde, biz arkada yürüyerek bizim eve vardık... Efendimiz babama sordu:

- Ne yemeğiniz var?

- Bilmiyorum yâ Resûlallah!

- Hanımın bizi yemeğe çağırmadı mı?

Böyle buyurunca babam izin alıp içeri geçti. Annemle konuştu ve gelip dedi ki:

- Hanımım, biraz unla biraz süt bulmuş ve bu ikisini birlikte pişirmiş.

Efendimiz bize dönüp buyurdu ki:

- Pekâlâ, o pişirilen yemeği yanıma getiriniz!

Derhal getirdik... Mübarek ellerini kabın üstüne koydu ve bereket için dua buyurdu. Gelenler, 70 kişiydi… Hepsi yiyip doydular. Yemek azalmadı bile...

Efendimiz, o yemeği bana uzatıp buyurdu ki:

- Bunu annene götür... İstediğine dağıtsın!

Bereket ve bolluk işte budur, kalın sağlıcakla.