18 Eylül tarihinde, yeni eğitim- öğretim yılına başlayacaklar, Allah’a kul, peygamberine ümmet, devletine, vatanına, ihanet etmeyen iyi bir birey olması meslek ve kariyer inde insanlıkta hayırda iyide güzelde yarışması için, okul en kolay ve en etkili öğrenme yeridir. Okula giden çocuklarımızın, en iyi derecede eğitimden faydalanması okul iarecileri, öğretmenler ve ebeveynlere de büyük görev düşmektedir. Gelişmiş ülkeler bilgilerin %60’ını okul yolu kullanarak edinmişlerdir. Geri kalmış ülkelerde kişiler, okuyarak geçirebilecekleri zamanı, çoğunlukla yararsız boş faydasız işlerde zamanlarını geçirdikleri için gelişmiş ülkelerin ekonomisine parasına bağlı kalması kaçınılmazdır. Peygamberimiz, kendisine peygamberlik verilmeden önce Mekke'de bulunan Nur dağındaki Hira mağarasına gider, orada günlerce kalır, İnançta batıla saplanmış, israf ve nankörlük v cahillikte tavan yapmış, değer ölçülerini yitirmiş, sosyal ve dayanışma yönünden çok kötü durumda bulunan o günkü toplumun, bu durumdan nasıl kurtulacağı hakkında hıra nur (cebeli nur dağında) düşünce tefekkürüne dalmış, toplumun bu kötü hallerinden nasıl kurtulacağını düşünmüştü.
Bugün sosyal ve ekonomik yönden insanlar çok iyi durumda iken (SGK,ile sağlık sorunlarını gidermesi, atılan yiyecek, sigara ve şans oyunları v.b. israf içinde bulunması); çocuklarımız bir den çok lüzumsuz bilgi ve kötü alışanlıklar ve her türlü malayaniliklerle karşı karşıya kalmaktadırlar. Kötü alışanlıkların ana sebebi, sorumluluk vermeme, anne ve babadan yeterli ilgi görememe ile arkadaş ve medya başta gelmektedir. Çocuklarımıza yasaklayıcı değil, kötülüklerin ve zararlı alışanlıkların sonucu nasıl biri olacağımızın verilmesi başta ebeveynlere idarecilere ve öğretmenlere düşmektedir.
Hz. İsa'nın dinine katılmanın hukuki ve mukaddes bir göstergesi olan ve vaftiz edilen kişiye verilen isme "vaftiz adı" denir. Vaftiz genellikle doğumun ilk haftası sonunda yapılır. Bu gelenektir. Hz. İsa'nın,"Her doğan çocuk doğumunun sekizinci gününde vaftiz edilmelidir, vaftizsiz Cennet'e girmek mümkün değildir." Sözü üzerine yaparlar. Bir çocuğu vaftiz hazırlayan, tören sırasında onu kucağında tutarak yanında bulunan iki önemli kişi vaftiz anası ile vaftiz babasıdır. Kiliselerde vaftiz suyunun konulduğu taş, metal, çimento vb. şeylerden yapılmış kurna biçimindeki kaba da "vaftiz teknesi" denir. Okulda bir rahip verilerek kişinin dinine ait değerleri anlatması, kilisede ayinlere katılması, ölünce de kiliseden yaptıkları bahsedilerek dinine uygun törenle Hıristiyan mezarlığına gömülmesi dinleriyle iç içe olduklarını göstermektedir.
Dine ait değerler, gönderilmesi halinde yaz kuran kursları ile öğrenmesi, okullarımızda gereli yeterli bilgilerin verilememesi bugün toplumda suç sayısının artışının nedenlerinden biridir. Diyanet işleri Başkanlığının Kendi bünyesinde bulunan pedagoglarla Milli Eğitim Bakanlığı ile iş birliği yaparak okullarımızdaki ailelere seminerler vererek bu konuda aydınlatıcı bilgilerin verilmesi daha sağlıklı ve güzel toplum olmasında bir çalışma olacağı da bir gerçektir.
Okulda yetişen çocuklarımız öğrendiği bilgiler sonucu başarı dolu ve iyi yetişmiş kendisini yetiştirmiş, okumayı çok iyi değerlendirebilen, sınav hazırlığına ve konuşma zenginliğine dil gelişimine, düşünce yapısının gelişmesine, kelime hazinesinin artmasına kadın ve erkek ile iletişimde zorluk çekmemesine neden olacaktır.
Zihni gelişme anne karnında 6. ya da 7.aydan itibaren dış dünyayı işitebilir. Anne karnında kitap okunan çocukların dil gelişimi sağlıklı olmaktadır. Bu nedenle Anne ve babanın bu hamilelik ve okul sürecinde kaba ve haşin davranışı birlerini suçlamalarını, gerilim edecek davranışlar, annenin çocuğu dışarı göndererek evde toplantılar yapması, ailelerin dini değerlere duyarsız kalması, çocuğun dünyaya bakışında olumsuz etki edeceği de bilinmelidir.
Günümüzde aileler, saatlerce, televizyon seyrederek, bilgisayar karşısında zaman geçirerek, cep telefonundan oyun oynayarak, yaşına uygunsuz filmleri seyrettirerek büyümesine göz yummaktadır. Bu nedenle de çocuklarımız okuma isteklerini yitirmekte ve okumanın sağladığı yarardan mahrum bırakılmaktadır. Günlük çalışma planlaması yapılarak çalışmasının uzaktan gözlenmesi gerekir.
Kişilik oluşumu olan, karakter, huy gelişimi, bilgiyi ve araştırmayı seven insanlar ancak okuyarak yetişmeleri ile mümkün olur. Yanlış bilgi çocuklarımızın bizden uzaklaşmasına, doğru bilgi ise kişinin yanlışı doğruyu görmesi çocukluktan itibaren kitap okuma alışkanlığıyla eğitim süreçlerinde de çok daha başarılı olmaktadır. Ebeveynler başarılı bir iletişim kurmaktadırlar.
Çoğunlukla iş sonrası okul sonrası evde televizyon karşısında amaçsızca, kumanda kanal kanal dolaşarak boşa geçirilen zamanlar, evlerde çeşitli konu başlıklarıyla dersler işlenerek ve kitap okuyarak geçirilebilecek en verimli zamanlardır. Toplu taşım araçları tren, otobüs, taksi, uçak da seyahat ederken de kitap okuma alışkanlığı kazandırma için bir takım teşvik edici ödüller vererek çocuklarımıza zorunlu olarak geçen bu boş zamanları değerlendirmeyi teşvik edebiliriz.
Gazete ve dergilere oranla çok daha kapsamlı bilgi içeren kitaplar, çok faydalıdır. Bazılarına pahalı gelebilir, kitaba verilecek olanın kat kat fazlası içki, futbol, sigara, alkol, şans oyunları olunca çok rahat para harcanabiliyor. Üstelik bu miktar, kitaba verilecek olanın kat kat fazlasını bulabilmektedir.
Okur-yazar olmayan bir Peygambere inen ilk âyetler de okumaktan ve kalemle yazmaktan söz ediliyor; "Rabbin insanoğluna kalemle yazmayı öğretmiştir." deniliyor. Kalem, o gün olduğu gibi bu gün de hem ilim öğrenmede hem de bilgisayardaki tuşlar insan hayatında en etkili öğretim aracıdır.
Her işimizin başlamadan yapacağımız Allah'ın adını anma "Bismillahirrahmanirrahim" çocuklarımıza da hatırlatılmalı denmediği zaman, herhangi bir işte başarıya erişilemeyeceği Peygamberimiz (s.a.s.) tarafından bildirilmiştir. Okuyup öğrenmek gibi önemli her bir işe başlarken Allah'ın adını anarak başlamamız kesin olarak emrediliyor. "Besmele ile başlanmayan her önemli iş noksan kalır." (Feyzu’l-Kadir, V, 13)
Yüce kitabımızda, "(Ey Muhammed) De ki: hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu? Doğrusu ancak akıl sahipleri bunları hakkıyla düşünür."( Zümer, 9.) Yaşayışına yön vermek ve başkalarına öğretmek için ilim öğrenen kimse Allah yolundadır ve Allah'ın hoşnut olduğu bir işle meşgul demektir.
Peygamberimiz buyuruyor: "Ya öğreten, ya öğrenen, ya dinleyen, ya da ilmi seven ol. Fakat beşincisi olma (yani bunların dışında kalma) helâk olursun." (Mecmeu'z-Zevâîd ve Menbeu'l-Fevâid, c. 1, s. 122.)
Yeni öğretim yılımı Eğitimcilerimize, velilere ve öğrencilerimize hayırlı olsun çocuklarımızın da gözlerinden öpüyorum. Selam ve duayla.