Seçimlerden önce onlarca, yüzlerce ve binlerce yazı yazdım ve seçimlerden sonra da onlarca, yüzlerce ve binlerce yazı yazacağım.
Yazdığım yazılarda maksadım, bu vatan sathını bir büyük huzur ve refah memleketi, sevgi ve merhamet Ülkesi yapmaktır.
Bunu nasıl sağlayacağımıza dair onlarca, yüzlerce ve binlerce yazı ve makalem var.
Allah’ın izniyle ben yazarım. Bir garip Şair Yazar'ım.
Bu baş bu vücutta oldukça, bu ruh bu bedende kaldıkça yazacağım, yazacağım ve yazacağım.
Evet, bugünkü yazımın başlığı “Yeni İnşa ve İhya Döneminde 13 Talebim.”
Yeni dönem nedir?
İnşa ve ihya derken kastımız nedir?
Yeni dönem derken kastım Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekilliği seçimlerinin gerçekleştirilmesinden sonra başladığımız yeni dönemdir.
Bu Cuma, yani 2 Haziran 2023 tarihinde TBMM’nde 28. Dönem Milletvekilleri yemin ederek görevlerine başlayacak. Sanırım aynı gün ya da daha önce 13. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan yemin ederek görevine başlayacak.
“Ya bismillah.”
Yeni dönem başlıyor.
Bu döneme ulaşmak ve Cumhurbaşkanlığı ile Milletvekilliği seçimlerinde kendi inanç ve değerlerimiz için, Ülkemizin manevi ve maddi açıdan kalkınması için Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’a fiilen ve kavlen destek olduk. Fiilen oy vererek ve kavlen de dua ederek destek verdik. Milletvekilliğinde de yine kendi inanç, görüş ve değerlerimiz etrafında yine kavli ve fiili desteklerimiz oldu.
Bu desteklerimiz elbette rıza-ı ilahi içindir. Yüce Rabbim bizim mükâfatımızı versin. Kimseden bir karşılık beklemiyoruz.
Destek verdiklerimiz şahsımıza değil şu aziz Millete hizmet etsin.
O hizmet nasıl olacak diye sorarsanız.
Hemen cevap vereyim.
Sözü uzatmayayım.
Yeni bir ihya ve inşa dönemi başlatılsın.
Yeni bir inşa ve ihya dönemi derken elbette burada esas alınması gereken iki husus var. İnşa ve ihya.
İnşa derken sakın inşaat ve maddi bina anlaşılmasın.
İnşa tesis etmektir. Yeni bir kültür ve medeniyet tesis etmekten bahsediyorum.
Maalesef bunu 1950’den sonra iktidara gelen görünüşte Osmanlı ruhu ve şuuru taşıyan iktidarlar döneminde gerçekleştiremedik. Bu 73 yıllık süreçte yol, köprü, baraj, elektrik santralleri fabrika, makine ve teknoloji gibi maddi yatırım ve ekonomik kalkınma mantığı hep ağır bastı ve yeni bir kültür ve medeniyet inşası ihmal edildi.
Tabiri caizse ağırlık kapitalist sisteme hizmete verildi. İnsanımızın manevi ve aile yapısı kapitalist sistemin insafına terkedildi.
Bilmiyorlardı ki kapitalist sistemde insaf yoktu.
Artık kapitalist ve maddiyatçı sisteme köle gibi hizmet etmekten vazgeçelim.
Artık yeni kültür ve medeniyet için inşa ve ihya hareketi başlatalım.
İhya hayat vermektir.
İnsanlarımızı manevi yönden inşa ve ihya için şu 13 talebi yerine getirelim.
1-İla-yı Kelimetullah ve Devlet-i Ebed Müddet” anlayışı Toplum ve Devlet olarak en birinci görev bilmeliyiz. Bizim asıl maksadımız Allah’ın ismini tüm cihana duyurmak ve yaymak ve Devletimizi sonsuza dek payidar kılmaktır.
2-Adalet ve liyakati esas alalım. Sözde değil özde esas alalım. “Allah size, emanetleri mutlaka ehline vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hükmetmenizi emreder.” (Nisa Suresi, 58) “İş, ehil olmayana verilince kıyameti bekle.” (Hadis-i Şerif) Bu iki emir ve tavsiye inşa ve ihya hareketinde temel mihverimiz olsun.
3-Önce ahlak ve maneviyat anlayışı doğrultusunda başta gençlerimiz olmak üzere tüm toplumda ahlak ve maneviyat temelinde somut çalışımalar gerçekleştirilmeli ve Aile yapımız güçlendirilmelidir.
4-İnsan hakları ve hürriyetleri tüm vatan sathında sözde değil özde uygulanmalıdır. Allah insanlara hürriyet ve serbestiyet üzere doğumdan ölüme kadar kendilerine hak tanımıştır. Bu hak ve hürriyetler, Dünya’nın bir “imtihan Dünyası olmasından kaynaklanmaktadır. Bu hak ve özgürlükler başkasının ve tüm toplumun zararına olmadığı müddetçe korunmalıdır.
5-Bürokrasi sıfıra düşürülmelidir. Kamuda vatandaşın iş ve işlemleri mümkün olduğunca süratle ve hiçbir tavassuta ihtiyaç göstermeden yerine getirilmelidir. Rahmetli Necmeddin Erbakan Hocamızın deyimi ile “Gardiyan Devlet değil Garson Devlet” mantığı esas mantık olmalıdır.
6-Toplumda ve Devlette lüks ve israflara son verilmelidir. Bir toplumu ve Devleti israf ve gösteriş bitirir. Bunu dikkate alan bir yapılanma ve uygulama sağlanmalıdır.
7-“İnsanı yaşat ki Devlet yaşasın” anlayışı Devlet yöneticilerinin ve kamu görevlilerinin tamamında yer bulmalıdır.
8-Elbette bu dönemde de yol, köprü, altyapı, enerji, madencilik, savunma, üretim, tarım ve hayvancılık gibi alanlarda ve ekonomik manadaki tüm atılımlar devam etmelidir. Ancak bu tür yatırımların yapılmasında da ahlak ve maneviyat temel çerçeveyi oluşturmalıdır. Ahlak ve maneviyat temeli üzerine ekonomik gelişme sağlanmalıdır.
9-Yeni eğitim, kültür ve medeniyet anlayışı oluşturmak yönünde şuurlu ve sistemli çalışmalar sağlanmalıdır. Bu talepten kastımız şudur: “Bu toplumda İslam’dan kaynaklanan ve Osmanlı’da olduğu gibi yeni bir eğitim, kültür ve medeniyet şiarı (anlayışı) tesis etmek zorundayız.” Toplumdaki Batı ve taklitçi, bilinçsiz ve köksüz anlayışın egemenliği kırmak gerekmektedir. Milli Eğitim Bakanlığı ve Kültür Bakanlığı bu noktada çok mühim rol oynamaktadır. Birçok kere haykırdığım hususu burada bir kez daha haykırıyorum: “Eğitim Bakanlığı öğretim bakanlığı olmaktan kurtarılmalıdır. Kültür Bakanlığı da turizm bakanlığı olmaktan kurtarılmalıdır. Eskiden Maarif Vekaleti vardı. Maarif, yalnız ilim değil, ilim ve irfan demektir. Maarif irfan sahibi arif insanlar yetiştirmek demektir. İşte bizim ihtiyacımız budur.
10-Halkın üretim ve çalışmaya yönlendirilmesi, beleşçiliğin ve hazır yiyiciliğin ortadan kaldırılması şarttır. Bunun için Devlet kurum ve kuruluşları öncü rol oynamalıdır. Çalışmadan başarılı olunmayacağı hususu tüm zihinlerde yer bulmalı ve torpil, kayırmacılık son bulmalı ve “adamı olanının işini hallettiği” anlayışı değil “hakedenin işini aldığı” anlayışı hakim kılınmalıdır.
11-Karma ekonomi modeli uygulanmalıdır. Öncelik özel sektörde olmalı, ancak özel sektörde rekabetin olmaması ve kritik sektörlerde (mesela tarım ve enerji gibi alanlarda) arz açığı meydana gelmesi durumlarında devletin ekonomik oluşumları (kamu iktisadi teşebbüsleri) mevcut olmalıdır. İnsanlar kapitalist vahşi sistemin insafına terkedilmemelidir.
12-Dış politikada Ülkemizin güvenliği ve menfaatleri esas alınmalıdır. Gerçekçi ve makul dış politika oluşturulmalıdır. Osmanlı’dan gelen hak ve hukukumuz esas alınarak Müslüman Ülkeler arasında İslam Birliği tesis edilmelidir.
13-Kuran-ı Kerim ve Hadis-i Şerif’ler doğrultusunda inşa ve ihya hareketinde, buna aykırı ne varsa uygulamadan kaldırılmalı, “kısasta hayat var” ilkesi esas alınmalı, idam cezası getirilmeli, zina suç sayılmalıdır.
Evet, 13 maddelik taleplerimi sıraladıktan sonra birkaç önemli noktaya daha değinerek yazımı sonlandırıyorum.
Görevler gelip geçer, makamlar kalıcı değildir. İnsana yapmış olduğu işten ve bulunduğu görevden ya sevinç ve mutluluk, ya da hüsran ve hüzün kalır. İnşallah, sevinç ve mutluluk ile görevlerini yapanlardan ve makam ve mevkilerinin hakkını verenlerden olursunuz. (Aksi halde o makam ve mevkiler Ahirette birer ateş olur sizlere. O makam ve mevkiler Ahirette hakkını ister sizlerden)
Sözlerim ve maksadım inşallah anlaşılmıştır. İnşallah mesaj alınmıştır.
Yalnızca Allah’tan korkun, başka bir şeyden korkmayın. Cesur olun.
“Niyet halis olursa akıbet de halis olur.”
Allah yâr ve yardımcımız olsun.
Haydi hayırlısı….