Mayıs seçimleri öncesinde birkaç kez ısrarla dile getirmiştik… Seçimden sonra 6+bilmemkaçlı masa dağılır, demiştik. Sadece zamanlama ve dağılış şeklinde ufak-tefek yanılmalarımız olmuş.
Malum; İP, derme-çatma bir parti. Her ne kadar Meral Hanım ve etrafındaki birkaç ‘Ülkücülük mirasyedisi’ tarafından vücuda getirildiği için ‘Alternatif MHP’ algısı üretmiş olsa da… Sonuçta oradan-buradan devşirilen, tabir caizse ‘beş benzemezden’ oluşan bir partiydi, İP…
‘-di’li geçmiş zaman kullandım, İP yolun sonuna geldiğinden…
Başa dönelim… CHP, İP’in seçimlere girebilmesini teminen, ‘grup takviyesi’ için ödünç milletvekilleri vermişti.
Şimdilerde Meral Hanım, “Hayatımın pişmanlığı…” diye anıyor, o zamanlar afiyetle kabul ettiği vekil transferini.
Bugün görüyoruz ki; Meral Hanım’a CHP tarafından yapılan takviye, TBMM Grubu için melül-mahzun gurbete yollanan vekillerden ibaret değilmiş.
Partinin kuruluşu ve teşkilatlanması için de bazı ‘örtülü transferler’ yapılmış.
Nereden anlıyoruz bunu?
Hadi, ‘Ülkücülük’ sıfatının tam yapışmasa bile bulaşabildiği bazı isimlerin (Yavuz Ağıralioğlu, Yusuf Halaçoğlu vs.), İP’in girdiği çıkmaz sokak yüzünden ayrıldığını kabul edelim.
GEMİYİ TERK EDEN ULTRALAİK BATICILAR
İP’in çekirdek kadrosunda yer alan ve milliyetçi-muhafazakâr dünya ile en küçük bir kesişmesi olmayan bazı siyaset esnafı da gemiyi terk ediyor.
Bu zevatın, kendi ifadelerine göre, terk etme gerekçeleri, İP yönetiminin CHP ile seçim ittifakından vazgeçmiş olması.
Sadece Genel Merkezde istifa eden veya görevden elçektirilen bir kısım ‘ultralaik’ ve ‘köktenbatıcı’ tipler değil, İP’i zor zamanda terk edenler.
İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisi’nde görev yapan İP grubu da Meral Hanım ve Genel Merkezle yollarını ayırdı.
Bu ‘fedakâr’ politikacılar, herhalde 31 Mart seçimlerinde İP yerine CHP listelerinde yer alarak ödüllendirilirler artık.
Orası öyle de, meseleyi sadece ‘siyasî ikbal arayışı’ diye basite alamayız.
Biraz tersinden okuyalım: Acaba son dönemde İP’ten istifa eden veya ettirilen zevatın, daha işin başında ‘İP içindeki CHP kontenjanı’ olduğunu düşünemez miyiz?
SAĞ OYLARI TIRTIKLAMA TAKTİĞİ
Öyle ya, İBB Başkanı ve CHP Eşbaşkanı Ekram İmamoğlu’nun ‘tamamen duygusal’ yaklaşımları, yalnızca Kemal Kılıçdaroğlu’nun mezhepsel bağlarını mı çözdü?
Ya da CHP, yalnızca TBMM Grubu kursun diye ödünç vekil mi sundu Meral Hanım’a?
İP’in ödediği diyet, sadece Kemal Kılıçdaroğlu’yu Cumhurbaşkanı seçtirme gayretinden ibaret miydi?
Yoksa Türkiye’nin birçok il ve ilçesinde, milliyetçi-muhafazakâr oyları tırtıklayarak, CHP’li isimleri, sanki kendi adamlarıymışçasına, yerel yönetimlere taşımak da dâhil miydi, İP’in ödeyeceği diyet listesine?
Bu sorular şimdilik bir kenarda dursun.
Gelelim Meral Hanım ve altındaki kadronun, “81 ilde seçimlere özübaşımıza gireceğiz…” ifadesinin önüne veya arkasına bir yerlere özenle yerleştirdikleri, “Yerelde bazı işbirlikleri olabilir…” mealindeki ikircikli ifadelere…
İP’in İstanbul İBB başta olmak üzere, bazı yerlerdeki elemanlarının, yerel seçimler için adaylık takvimi sıkışmaya başladıkça partilerinden firar etmeleri, “Acaba yereldeki işbirliği, biraz da kaç-göç eleman transferleriyle mi yürüyor?” sorusunu aklımıza getirmiyor değil.
Alenî bir işbirliği yapılamıyorsa, ‘İP’ten (sağdan diye okuyunuz) oy tırtıklayacağı umulan’ bazı yerel siyasî aktörlerin CHP saflarında ‘konsolide’ edilmesi de, ‘yereldeki işbirliğine dâhil’ olabilir mi?
Niyetimiz fitne-fesat çıkarmak değil; sadece yaşananları anlamaya çalışıyoruz.
SAADET’İ TAMAMLAMAK
Saadet’in Gelecek’le izdivacından doğan Meclis Grubu, bir vekilin vefatı dolayısıyla düştü.
Daha merhum vekilin ‘kazma ekmeği’ verilmemişken, CHP acil müdahaleyi yaptı.
Henüz Saadetli Geleceğin vekil talebi olduğu bile kamuoyuna yansımamışken, CHP’li bir vekil, derhal Saadet gurbetinde görevlendirildi.
Biz yereldeki seçim işbirliğinin şeklini anlamak için beynimizi yakarken, böylesine baş döndürücü gelişmelere tanık olduk.
CHP neden Saadet’i tamamlamak için bu kadar acil müdahale ihtiyacı duyar ki?
Hem de karşı tarafın vekil talebi var mı yok mu belli değilken…
Elbette CHP’nin ‘demokrasiyi beslemek’, ‘yere düşenin elinden tutmak’ gibi bazı erdemlilikleri (!) olduğunu gözardı etmiyoruz.
İyi niyetimizi pirüpak tutmaya çalışsak da, şeytan dürtüyor işte: Bu işte başka etkenler de olabilir mi?
Mesela Eşbaşkan Ekrem Bey’in çok profesyoneli olduğu ‘tamamen duygusal’ nedenler olabilir mi?
Ya da, Mayıs seçimleri sonrası dağılan masa erbabının, başka bir formülle CHP etrafında ‘destek kümesi’ oluşturmasının alışılmadık bir modeli midir, tanık olduklarımız?
Öyle ya; CHP listelerinden 39 (yenisiyle birlikte 40) vekilliğin, (kendi ifadeleriyle) oy getirisi sıfıra yakın olan ‘sağ partilere’ ikram edilmesinin CHP’de doğurduğu hoşnutsuzluk saklanabilir cinsten değil.
Masanın sağına yönelik, ‘CHP’yi iktidar yapmaya çalışmak’ eleştirileri de yok sayılamaz.
Hal böyle olunca, CHP’nin ‘erdemli ittirmeleri’, (eğer halen kaldıysa) anılan sağ partilerin seçmenlerinde, CHP’ye karşı bir ‘kalp yumuşaklığı’ hâsıl edebilir mi?
Hep beraber bekleyip göreceğiz.