Yerli ve milli olmak!

Selami Mutlu

Bir ülke şayet kendi Milli ve yerli varlıklarını üretemiyorsa Mili de olamaz yerli de olamaz. Tarımının bitmesine neden olan koşulları ve ortamı yaratarak hayvancılığının da bitişine neden olup ithalat yolu ile karşılamaya çalışan bir ülke ye Milli ve yerli denebilir mi? Enerjin ithal, doğalgazın ithal, ulaşım araçların ithal, uçurduğun uçaklar ithal, Teknolojin ithal, çocukların oyuncağı bile Çin’den, gazete ve kırtasiye malzemelerin ithal olunca o ülkenin Milli ve yerli olduğu iddia edilemez.

Bunu üretemeyen ve planlayamayan ülkelerin siyaseti ve yönetimi de dış ülkelerin buyruklarına biat etmek zorunda kalırlar. Yapılan köprü ve havaalanlarını yabancı mimar ve mühendislik firmaları yönetecek. Yapı malzemelerinin birçoğunu ithal edeceksin, ithal malzemelerle saraylar yaptıracaksın ve sonra bununla övünmek olmaz! Milli ve yerli de olunmaz. Kendi yer altı ve yerüstü Mili varlıklarını yabancı ellere satacaksın sonrada milli ve yerli olduğunu söyleyeceksin. Bu inandırıcı olur mu? Ülkede ne güven oluşur ne de yatırımcı gelir.

Çarşı pazarı bir gezin bakın bakalım. Devasa tabelaların nerdeyse tamamı İngilizce-Arapça yazılı Azda olsa Türkçe var. Hani miliydik? Bizim Türkçemize ne oldu? Evet demenin yerini bile neredeyse Okey demek almış ağızlarda. Bu durum sadece dilimizin uğradığı Erozyonun göstergesidir. Asıl önemli olan üretimdeki Milliliğimizin durumu. Ülkede sanki ağaç yokmuş gibi kalkıp ağaçları bile ithal eden zihniyet Milli ve yerli olabilir mi?

Ülkedeki kâğıt fabrikalarını yabancıya yok fiyatına sattık. Şimdi kâğıt ithaline başladık. Buna Mili olmak denir mi? Milli ve yerli olduğunu her defasında meydanlardan haykıranların bu duruma seyirci kalmasına ne denir? Kendimize Milli olmayı yakıştırıyoruz ancak onun gerekleri olanları bir türlü yerine getiremiyoruz Fırsat bulduğumuz her meydanda haykırıp dile getirdiğimiz Milli ve yerli olmak lafının alt yapısı olan planlı bir üretimi bize ait olan değerleri ve markalaşmayı yaratamıyoruz. Cumhuriyetin yarattığı varlıklarımızı da maalesef borç edinmek adına lüks tüketim adına yok yere satıyoruz.

Türk Mili takımının hocalarını da futbolcuları da Milli bünyemizden olmayanlardan seçtik. Eğitim öğretim amaçlı gelenlere bir diyeceğimiz yok. Elbette ki yabancılardan da öğreneceklerimiz olacak ancak bunu bir alışkanlık bir boy gösterme büyüklük kompleksi ile yapmak ta yanlış olsa gerek.

Peki, nasıl Milli ve yerli olacağız? Ne zaman yer altı ve yerüstü varlıklarımızı kendimiz işler, enerji kaynaklarımızı kendi olanaklarımızla yaratırsak, Teknolojimizi yüceltip Uluslar arası rekabete sokacak düzeye getirirsek, Endüstrimizi kendimiz yapar üretirsek, tarımda, sanayide kendi varlıklarımızı üretir ve satar duruma gelirsek, Eğitimimizi geliştirir ve bu gelişmişliklerle anılırsak işte o zaman Milli ve yerli oluruz.

Dünyanın en zengin bor madenlerine sahibiz ancak işleyecek teknolojimiz yok. Tonlarca ihraç edip işlenmiş olarak büyük miktarlarda döviz ödeyip ithal ediyoruz. Son zamanlarda bordan üretilen temizlik maddesinin ülkeye girmesinin bile arkasında yabancı şirket var. Ülkemizin Milli parasının satın alma gücünü bile koruyamadık. Ama meydanlarda Milli ve yerli nutuklar atmaktan da geri kalmıyoruz. Böyle nutuklar atıp ta Milli değerlerimizi koruyacağız diyenlere karşı güven oluşur mu?

Eğitim, bilgi düşünce duygu deneyimi içeren bir yaşam olgusudur. Bilime teknolojiye düşünceye yer vermeyen eğitimi kendi ortaçağ düşüncesi penceresinden yorumlayanlardan Milli olur mu? Yabancı para artışına boyun eğerek kendi Milli parasını koruyamayanlardan Milli ve yerli olur mu? Ekonominin geldiği hazin noktaya, dış güçler argümanı ile üstünün örtülmesine çalışandan Milli olur mu? Milletinin geldiği ekonomik ve kültürel sıkıntı had safhadayken krizi çözmek yerine, Hak-Hukuk-Adaleti sağlamak yerine bu değerlere sığmayan davranış dil ve hakaret üretenlerden Milli olur mu?

Gelen zamlara satılan fabrika ve kurumlara, firmaların borç batağına girerek konkordato ilan etmelerine, işsizlik oranının %13 olarak ilan edilişine bütçe açığının, dış ve iç borcun bu denli yükselişine önlem alamayıp seyirci kalandan Milli olur mu?

Laf olsun diye açıklanan ekonomik programlar ancak demokrasinin ve Adaletin hüküm sürdüğü ülkelerde uygulanabilir. Kanun Hükmünde Kararnamelerle yürütülen, Meclisinde söz hakkının kısıtlandığı, hukukun işlemediği ülkelerde açıklanan ekonomik programlar lafta kalır. Denetlenmeyen otoriter yapılarda sözde demokrasinin varlığı iddia edilse bile kurumsallaşamamış toplumlarda bugün olduğu gibi yolsuzluklarda baş gösterir.