Yok mu bir Babayiğit?

Okan Bal

Bugün, Gazze'de yaşananlara gelin önce tarihsel bir perspektiften kısaca bir bakalım.

*

1.Dünya savaşının son bulması ile Osmanlı İmparatorluğu dağıldı. Bu durum Ortadoğu'da yeni devletleri ortaya çıkardı.

1920'li yılların başlarında İngiliz mandası altına giren Filistin toprakları, Yahudi göç hareketinin başlaması ile önemli bir Yahudi nüfusunu içinde barındırmaya başladı.

1930'lara gelindiğinde ise bu artış yeni satın alınan topraklar ile birlikte daha geniş bir Yahudi popülasyonunu oluşturdu.

1939 yılında 2.Dünya savaşının patlak vermesi ile , yakın tarihimiz 6 yıl sürecek olan kanlı bir savaşın çirkin yüzüne yeniden tanıklık etti.

Milyonlarca insan öldü ve soykırıma uğradı.

Tabii yakın tarihimizin tanıklık etmiş olduğu bu büyük savaşlar, bir yeni dünya düzeninin kurulmasını da beraberinde getirdi.

1947 yılında gelindiğinde, Birleşmiş Milletlerin hazırlamış olduğu Filistin Paylaşım Planı, Arap liderleri tarafından kabul görmedi.

İsrail devletinin bağımsızlığını ilan etmesi ile birlikte 1948 yılında Yahudi-Arap savaşı patlak verdi.

İsrail devleti, Filistin topraklarının çoğunluğunu elinde tutarken, binlerce Filistinli ya topraklarından kovuldu, ya öldürüldü ya da göçe zorlandı.

Aradan geçen 20 yılda gerginliğin günbegün arttığı coğrafyada İsrail ve Arap Devletleri arasında 6 gün sürecek yeni bir savaş başladı.

İsrail böylelikle, Sina Yarımadası, Golan tepeleri, Gazze şeridi ve Batı Şeria'yı işgal ederek mevcut topraklarını 4 katına çıkardı.

GELELİM BUGÜNE

1947 yılından bu yana yaşanan bu kanlı süreçte, bölgede kan ve gözyaşı dinmedi.

İsrail işgal altında tuttuğu topraklarda 2 milyondan fazla insana zulmediyor.

Bu öyle bir vahşet ki, İsrail'in son 19 gündür Gazze şehrine attığı bombaların toplam gücü Hiroşima'ya atılan atom bombası ile bir.

İsrail'in insanlık dışı saldırıları sonucu Gazze'de şuana kadar, 6 binin üzerinde masum insan hayatını kaybederken, hayatını kaybedenlerin 2 binden fazlası ise çocuk.

Yüzbinlerce insan ise halen günlerdir aç, susuz ve çaresiz.

Maalesef ki İnsan hakları, demokrasi, adalet kavramlarını dillerinden düşürmeyen emperyalist toplumlar ellerindeki gücü her zaman, medeniyet maskesi altında, güçsüz toplumları ezmek için kullanıyor.

Bakmayın medeni dediğime, vicdan ve merhamet duygusunu tamamen yitirmiş bir canavardan bahsediyorum.

Binlerce çocuğun ölümüne seyirci kalmanın ne medeniyetle ne de insanlık ile uzaktan yakından bir ilgili yok.

Bu gözü dönmüş canavarların kendilerine biçtikleri bu rol, yalnızca kendi çıkarlarına hizmet ediyor.

Uluslararası kamuoyu ise, iki milyondan fazla insanın büyük bir insanlık dramı ve soykırım tehlikesi ile karşı karşıya kaldığı bu tablo karşısında hala sessiz.

Tüm dünyanın gözleri önünde yapılan bu barbarlık karşısında, ekran önüne çıkıp kurulan iki süsle kınama cümlesi ise maalesef ki bunu durdurmaya yetmiyor.

Şimdi buradan soruyorum.

Bu zulmü kim durduracak!

Yok mu bir babayiğit?

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (3)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.