Yıllar önce hakemlik yaptığım dönemlerde birkaç defa gittiğim hatta genelde de kış mevsimine denk geldiği için çok teferruatlı gezemediğim Kastamonu’ya bu hafta sonu yine davetliydim.
Tabi davete icabet etmekte gerekiyordu ve yolumuz bir daha düştü Gastamonu’ya deyip başlayalım gezimize…
Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın katkılarıyla Kültür Sanat Muhabirleri Derneği tarafından organize edilen Medya, Kültür Sanat ve Turizm Buluşmalarının üçüncüsünün dördüncü ve son ayağı Kastamonu’da gerçekleştirildi…
İlk olarak toplantımızı Cem Sultan Bedesteni'nde yaptıktan hemen sonra Nasrullah Külliyesi, Penbe Han, Kurşunlu Han, Mimar Vedat Tek Kültür ve Sanat Merkezi Cumhuriyet Evi, Silah Müzesi, Dantel Müzesi, Bebek Müzesi Hz. Pir Şeyh Şaban-ı Velî Külliyesi, İsmail Bey Külliyesi, Mahmut Bey Cami, Horma Kanyonu, Çatak Kanyonu Cam Seyir Terasını gezip dönüş gününde de Araç ilçesini ziyaret ettik.
Kastamonu şehir olarak yüzde yetmişi ormanlarla kaplı bir şehir. Fakat tanıtım ve pazarlamada biraz geri planda kalmış olarak görünüyor… Hâlbuki pastırma denince herkesin aklına Kayseri ilimiz gelirdi. Lâkin Kastamonu pastırmasının da hatırı sayılır derecede meşhur olduğunu çoğu insanımız bilmiyordu.
Ayrıca Kastamonu’da 2300 civarında tarihi eserin bulunduğunu söylemeden geçemeyeceğim…
Buda şunu gösterir kadim medeniyetlere ev sahipliği yapmış bir şehir.
Ayrıca Kastamonu kanyonların şelalelerin tabiat ve milli parklarının olduğu manevi değerleri yüksek olan güzel bir şehrimiz.
Gastronomi açısından da çok zengin ve 813 yemek çeşidine sahip olduğunu bu gezimizde öğrenmiş olduk.
Hayrettir ki İstanbul kız kulesi ne kadar Kastamonu sınırlarına dahil olduğunu bu gezimizde öğrenmiş olduk Osmanlı arşivlerinden nakille...
Turizm bakımından çok renkli ve zengin doğa, kış, deniz ve manevi turizm çok yaygın fakat istenilen düzeyde değil.
Bu güzel şehre tepeden bakan 1885 de yapıldığı kayıtlarda belirtilen saat kulesi 13,5 metre boyunda…
Şehrin milli parkları: Ilgaz milli parkı, küre dağları milli parkı ve istiklal yolu milli parkı görmeye değer bu mekanların beni mest ettiğini gönül rahatlığı ile söyleyebilirim.
Ayrıca Kastamonu’da dokumacılık, fanilacılık gibi üretim alanları halen devam etmekte olduğunu gördük hatta bunlar birçoğu coğrafi işaret almışlar.
Kısaca dikkatimi çeken birkaç yerden özet vereyim;
Hazret-i Pîr Şeyh Şa'bân-ı Velî Kastamonu’nun manevi babası diyebiliriz "Âşıkãnın kâbesidir bu makam kim ki nâkıs gelse bunda olur tamam" “Huzûr-ı Pîre yüz sür İ'tilâ ister ise vicdânın “ demiş Süleyman Nazif…
Artık bu manidar sözlere hangi mana ile bakarsanız öyle görürsünüz. Ben huzur buldum ruhum dinlendi tavsiye ederim dostlara.
İsmail Bey Külliyesi 14. Yüzyılda cami, Medrese, Deve Hanı Türbe Misafirhâne ve Hamamdan müteşekkil bir yapı…
O kadar hoş ve güzel yapılmış ki deve kervancılarına kadar düşünülmüş.
Yüksekçe bir kayanın üzerine temel kazılmadan yapılmış. Mâ’mâfih Candaroğulları Beyliğinin son hükümdarı Ayrıca Sultan Fatihinde öz dayısı Kemalettin İsmail Bey Tarafından yapılmış.
Horma Kanyonu Kastamonu/Pınarbaşı bölgesinde bulunuyor uzunluğu 3 kilometre kanyon ahşap yürüyüş yolu kayalara tutturulmuş yürürken zor yollarda okula giden çocuklar geldi aklıma…
Fakat muhteşem bir manzarası su sesi ağaçların kayaları yarıp çıktığını göreceksiniz tam bir huzur ve tefekkür yeri olarak gitmenizi şiddetle tavsiye ederim.
Azdavay ilçesine uğradığınızda Çatak Kanyonu Cam Seyir Terasını görmeden geçmeyin derim çünkü manzara inanılmaz güzel.
Küre dağları sıra sıra sizleri selamlıyor cam teras nefesinizi kesiyor ama sonra manzaraya baktığınızda aman Allah’ım bu ne güzel bir manzara demeden kendinizi alamıyorsunuz.
Doğa ve manzara tam tefekkürlük birde yöreye ait kara çorbayı bizler içtik içerisinde tavuk ve dalından toplanan kızamık bitkisiyle yapılıyormuş içmenizi tavsiye ederim.
Ayrıca Azdavay ilçesinde yediğim sütlaç Trabzon’da da Zigana’dan inerken hamsi köyde yediğim sütlacın önüne geçti diyebilirim.
Azdavay yöresel kıyafetleri tümüyle coğrafi işareti Türkiye de ilk alan yer olduğunu öğrenmiş olduk.
Son dönüş günümüzde Araç ilçemize uğradık Araç belediyesinin altında yöreye ait küçük eski kültürü anlatan bir müzeyi bizlere gezdirdiler.
Akabinde bizlere harp müzesini gezdirdiler İstiklâl savaşında İlçe bazında en çok Şehidi veren ilçe Araç olduğunu öğrendik.
Ayrıca dikkatimi çeken başka bir husus ise Araç Tayyaresi halktan toplanan parayla 1931 yılında bir tayyare alınıp Türk hava kuvvetlerine hediye etmişler…
Şimdi gelinde siz yurdumun insanının ne kadar duyarlı ülkesini sevdiğinin farkındalığını yazmayın…
Daha yazacak o kadar yer var ki bir yazıda anlatmam gerçekten çok zor.
Kısaca ben ülkemin her şehrini bir başka seviyorum gidecek başka cennet vatan bir ülke yok… Sağlıcakla kalın.