Yorgunluk

Kemal Haluk Cebe

Yorgunluk yerine göre çeşitli biçimlerde betimlenen bir durumdur. Halsizlik, isteksizlik ya da “içe kapanma”, coşku ya da ilgi kaybı, enerji ve girişkenliğin azalması, uyuşukluk, bitkinlik gibi sözcüklerle anlatılır. Yorgun insan genellikle güçsüzlük duyar ve dinlenmek ya da uyumak ister. Uzun süreli bedensel etkinliklerin ya da yoğun bir iş gününün sonunda insanın yorgunluk duyması doğaldır. Yoğun düşünsel zorlanmaları ve şiddetli heyecanları izleyen yorgunluklar da olağandır. Böyle durumlarda yorgunluğun nedeni belirli olduğundan insan genellikle hekime başvurma gereksinimi duymaz. Oysa uzun süreli, yani kronik yorgunluk hiçbir koşulda olağan bir durum değildir. Bazen gerçek bir organik rahatsızlığa bağlı olarak ortaya çıkar, ama genellikle ruhsal kökenlidir ya da en azından ruhsal etkenlerden kaynaklanır. Yorgunluk sürekliyse ve nedenleri saptanamıyorsa kesinlikle göz ardı edilmemesi gereken bir belirtidir. Bu durumda bir hekime başvurulmalıdır. Sinir sistemi astenisi Nevrasteni sözcüğü sinirsel yorgunluk an-lamına gelir. Tıpta bu terim bedensel hareket ve yorgunluklar-la ilişkisi olmayan “sinirsel” kökenli bedensel güçsüzlük için kullanılır. Nevrasteninin çok sayıda belirtisi vardır. Başlıca duyusal bozukluklar arasında artkafa bölgesinde baş ağrısı, rahatsız edici duyumlarla birlikte kırıklık, sinir ağrıları (nevralji), gürültülerden korkma, irkilme, baş dönmesi sayılabilir. Başlıca işlevsel bozukluklar sindirim zorluğu ve kabızlık, başlıca kalp-dolaşım sistemi bozuklukları ise düşük tansiyon, kalp ağrıları ve bilinç kaybıdır. Sinirsel-ruhsal bozukluklar arasında da ruhsal çöküntü, bellek ve dikkat zayıflığı, özellikle sabahları yorgun uyanma, irade kaybı (abuli), uykusuzluk ve cinsel etkinlikle ilgili bozukluklar yer alır. Bu kadar çok ve çeşitli belirtinin bir arada görülmesi tablonun iyice karışmasına yol açar. Dolayısıyla hastanın ailesi ve hekimi de çoğu kez ona gereken önemi vermez. Ailesi hastanın yakınmalarının düşsel olduğunu düşünür; hekim ise çoğu zaman en çok göze çarpan belirtileri tedavi etmekle yetinir. Yorgunluk başlı başına derin araştırmalar gerektiren bir belirti değildir. Ama dikkatle değerlendirilmeli ve izlenmelidir, çünkü bazen önemli hastalıkların belirtisi de olabilir.

. . .

Nevrasteni Hastalarına Nasıl Yaklaşılmalı? İlk akla gelen genellikle hastaya kesin dinlenme önermektir, ama bu öneri yanlıştır. Dinlenme sırasında hastanın düş gücü daha kolay çalışır; hastalık hastalığına kapılma, kendine dönük çözümlemeler yapma, takıntılarla uğraşma, aşın kendini dinleme ve umutsuzluğa düşme olasılığı artar. Oysa fazla yorucu olmayan uğraşlar her zaman olumlu etki gösterir. Hafif jimnastik ve spor yapmak, kısa ve rahat yolculuklara çıkmak çok yararlı olabilir. Nevrasteni genellikle “düşsel bir hastalık” olarak değerlendirilir; ama aslında hastanın gerçek sıkıntıları, acılan, rahatsızlık ve ağrı verici duyumları vardır. Hiçbir şeyi olmadığını, çalışması gereken bir korkak olduğunu, her şeyi abarttığını söylemek ikinci kez büyük bir yanlış yapmaktır. Nevrasteni hastası tedavi edilmelidir.

Devama yarın…

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.