Üniversitelerin kayıtlardan sonra yeni öğretim yılına bazıları başlasa da bir kısmı hazırlıklarına devam etmektedir. Okul kazanmak kadar zor olan barınma, yurt meselesi velileri daha derinden düşünmeye sevk ederken gençler kazanmanın kayıt yaptırmanın, kapağı atmanın sarhoşluğu içerisindedir. Okul açılıp bir hafta geçtikten, devamsızlıklar yazılmaya başladıktan sonra sıkıntı basacaktır. Lakin en büyük sıkıntı velilerindir elbette. Kayıt esnasında kapıda stand açıp gençleri çalmaya çalışanların bir önemli aktörü yok olmuşa benziyor. Onlar zaten tavsiyeli, referanslı aldıkları için acemi tavlama zamanı da artık yok olmuşa benzemektedir. Özellikle kız çocuklarının barınma mecburiyeti emniyetli yer arayışları önemlidir. Bu konuda en büyük mesuliyet devletindir. Süper binaları müthiş kira bedelleriyle kiralayıp daha önce çalıştıkları yerleri terk ederek daha lüks bir ortamda çalışmaya başlayan bürokrasiden daha çok bu gençlere bina kiralamaları yapmalı ve yetiştirilmelidir. Devlet yurtlarından kaçışa sebep olan faktörler araştırılıp giderilmelidir.Yani genç kızları mahalle ortasında bir apartmanın bilmemem kaçıncı katında kem gözlerden kötü tavırlara muhatap olmaktan kurtarmak lazımdır.
Özel yurtların çok pahalı olduğu yönündeki şikayetleri işitmeyen yoktur. Apart yurtların normal daireden pahalı olduğu gerçeğini de bilmeyen devlet adamı var mıdır acaba? Özellikle de büyük şehirlerdeki barınma meselesi başka olumsuzluklara çanak tutmaktadır. Kendi şehrinin üniversitesini yeterli bulmayan, ortamı sosyal bulmayan gençlerin velilerden habersiz tercih ettikleri büyük şehirlerdeki beklentileri bir anda çileye dönüşüp hafakanlar basmaktadır. Küçük yerleşim birimlerinde de aynı durum olsa da nispeten daha uygun bir çıkar yol bulma imkanı vardır.
Sovyetler zamanında köylerden gelen her lise öğrencisine her üniversite öğrencisine devlet hem burs(stependiya) hem de yurt vermek mecburiyetindedir. Balalar bahçesine süt verilmeden lise çocuklarına süt dağıtılmamaktadır. Lise veya fakülte fark etmez hemen yanı başında imkanlar ölçüsünde okulun bahçesinde yurtları vardır parasız.(burstan kesilir)Hiçbir veli çocuk nerede kalacak” endişesini taşımaz.
Yabancı Diller Üniversitesi’nin yurdunda kalan öğrencilerin hocaları sırayla bizdeki belletmenlik gibi bir görevleri varmış. Buna o ücrete ihtiyacı olanlar daha çok rağbet ediyorlarmış. Bizim bölümden de onbir öğrenci o yurtta kalıyor. Kaldıklarını yurdu biliyorum lakin hiç gitmemiştim. Çünkü mahrumiyetleri çok” diyordu öğrencilerim. Bir hafta sonu beni de belletmen yazacaklarını söyledi prorektör(rektör başyardımcısı).Sadece hafta sonuyla sınırlıysa gideceğimi söyledim. Bunu işiten bizim öğrenciler(Türk dili bölümünden başka ,İngiliz, Fransız ve Alman dilinden olup da ikinci dil seçeneğini Türkçe olarak tercih eden öğrenciler)hazırlık yapmaya başladıklarını işittim. Böyle yaparlarsa gelemeyeceğimi söylediğimde zaten hazırlık diye etrafın temizliği hazırlığı imiş. Beş katlı bir bina. Beş girişi var. Kız –erkek farklı katlarda kalıyorlar. Bölümler aynı katları paylaşmış. Lakin arada geçişleri engelleyecek engel veya kapı yok. Yemek ve çay pişirilecek mutfak ortak.Gaz ile ısınmaktalar lakin sular sık sık kesilmektedir. O gün bizim nöbetçi olduğumuzu işiten diğer bölümlerden de öğrenciler bizimkilerin katına yığıldılar. Kimi meraktan, kimi konuşmaktan mesut olacağından, kimi de farkı fark etmekten toplanmışlar. Değersiz hediyeler ile nescafe, çikolata, bisküvi tarzındaki hediyelerle mutlu oldular. Özellikle nescafe en değerli hediye idi.Bunca kalabalıktan sıkılıp kahvelerini alan kendi katında içsinler dedik. Gece on ikiden sonra dışarı çıkmak da içeri girmek de yasak. Bizim kalabalık ve sohbet sabah yakınına kadar devam etti. Elbette takip eden KGB ajanları da vardı. Zaten başka bir görevlendirme de yapmadılar. Alakayı yok etmek içindi elbette.
Öğrencilerin bu mutlu günü, okula başlama vakti kabusa dönmemesi için kapasitesi artırılmış yurtlar, nezih barınma yerleri, devlet kontrollü ve ucuz yurtların yurdumun gençlerine hizmette en başta gelen vazife olmalıdır. TOKİ, yurt yapımına daha çok destek vermelidir. Elbette kız yurtlarında görevlendirilenlerin ve yurt güvenliğini sağlayanların ister özel isterse de resmi olsun dikkatle seçilmeli hatta birkaç yılda değiştirilmelidir. Devletin buna yeten imkanı da vardır rızası da vardır. Belki bürokrasi yavaştan almaktadır. İsmi deşifre olsun veya olmasın bütün cemaat yurtları barındırmaktan önce kendi adamlarını yetiştirme hedefinde olduklarından gençleri oralara muhtaç edilmemelidir. Biri piyasadan çekildiyse diğerleri başkaları fırsat kollamaktadırlar.”Fikri hür,vicdanı hür,irfanı hür nesiller yetiştirmek” ancak böyle mümkün olacaktır.”Aklını,beynini kalbini,gönlünü,idrakini başkalarına emanet etmeyen nesiller” ancak böyle mümkün olacaktır.
Özel yurt ve apart fiyatları da denetlenerek adeta bir vurgun anlayışıyla hareket edenlere fırsat verilmemelidir. Yurdumun insanının yurt meselesi şu günlerde en kesif sıkıntılardandır.