Z kuşağı kim ve ne istiyor?

Betül Berfin Cıvış

1997 ile 2012 seneleri arasında doğan insanlar Z kuşağı olarak adlandırılıyor. Teknoloji çağında doğan bu nesil, TÜİK verilerine göre 20 milyona yakın nüfusuyla toplumun yaklaşık %24’ünü oluşturuyor.

Kimilerine göre, dijital ortamlarda sosyalleştikleri için Z kuşağı tehlikeli, birçoğu zaten iş de beğenmiyor.

Peki Z kuşağı aslında kim ve ne istiyor?

Tek tip tanımlamaların içine sıkıştırılamayacak olan bu jenerasyon, dijital çağda doğduğu ve gerçek bilgiye anında erişebildiği için asla kandırılamayacak bir nesil olarak öngörülüyor. Her ne kadar aynı yıllarda doğdukları için aynı yaşam koşullarına maruz kalıp benzer kader ve sorumluluklara sahip olsalar da 5 parmağın 5’i bir değil. Z kuşağı da kendi içerisinde muhaliflerini barındırıyor.

Bu jenerasyonun muhalifleri ötekileştirilmeye, kategorize edilmeye ve insanların, düşüncelerini duymamak için bu demografik lakabı bahane etmelerine karşılar. Ancak çoğunluk bu düşüncede değil.

Z kuşağı ülkesinin geleceği hakkında karamsar. Sürekli değişen sınav sistemlerinden, mezun olduktan sonra iş olanaklarının sağlanmamasından, yetenekleri ve hayalleri köreltilerek harcanan bir nesil olmaktan, kendini geliştirdiği alanda iş imkanı bulamadığı için emeğinin karşılığını alamamaktan, üretimin yetersizliğinden, pahalılıktan, adaletsizlikten, insanların kendi doğrularına körü körüne bağlılığından ve özgürce düşünüp tartışamamaktan şikayetçi.

En azından geçmişte yaşanan fakirliği yaşamıyoruz diyen X kuşağına Z kuşağı ülkemizin daha iyi koşullarda yaşayan gelişmiş ülkelerle kıyaslanması gerektiğini, aksi halde ilerlemenin mümkün olmadığını savunuyor. Ekonomik durumlarının telefonlarıyla ölçülmemesi gerektiğini, çağın getirilerine ayak uydurmaya çalıştıklarını söylüyorlar.

Küreselleşmenin içine doğan bu jenerasyon, ayrımcılığın olmadığı, düşünce özgürlüğünün sağlandığı, herkesin eşit şartlarda yaşadığı özgür ve adil bir dünya istiyorlar.  Geleceği şekillendirecek olan bu nesil 2 seçeneği çözüm olarak görüyor:

Düşünebilen insanlardan oluşan bir toplum oluşturmak ve sistemin değişmesini sağlamak

Bu korkunç toplumdan ve sistemden kaçmak

Z kuşağı, gelişmiş ülkelerin verdiği fırsatları Türkiye’nin vermediğini düşünerek çareyi beyin göçünde buluyor. İnsan ömrüne biçilen maddi değerin yurtdışında daha fazla olması beyin göçünün cezbedici yanlarından biri.

Oysa karanlık yarınlarımızı aydınlık beyinlerimiz kurtaracak. Her şeyin farkındayız ama düzeltmeye çalışmak yerine şikayet ediyoruz.

“Bu ülkeden ve yıpranmış sistemden nasıl kurtulurum” demek yerine “ülkemi nasıl diğer ülkelerle aynı düzeye getiririm” diye düşündüğümüzde Türkiye de bu ekonomik buhrandan kurtulup diğer ülkeler gibi refah içinde muassır medeniyetler seviyesine yükselecek ve bu cennet vatana en iyi hizmet aşılanmış olacaktır.