3 Mayıs Türkçüler Bayramı sadece Türkçülerin değil bütün Türklerin, bütün zulme karşı yiğitçe başkaldıranların günü. Kara zindanlar, zalim işkenceciler, insanlık dışı işkenceyi vatan sevdalılarına reva gören kızıl emperyalizmin oyuncağı zavallılar. Türk’ün kanında olan canından parça olan yiğitlik burada ayağa kalkmış halkın konuşan dili, gören gözü olmuştu. Yanı başımızda kızıl bela kızıl salgın haline gelen istibdatın içerideki zavallı uzantıları… Onlara şirin gözükmek için vatan sevdalılarını yıpratmak, bezdirmek ve vaz geçirmek için olanca hayasızlıklarıyla saldırdılar.
Bu başkaldırışın bu isyanın kahramanları dünyanın en vahşi usulleri ile zulmediyor. Daha sonra “adalet, demokrasi” havarisi kesilen bu adla zulme devam edenler bu sırada da sessiz korkak ve hissizce seyrettiler. Bu zulmü bu dikta idaresini Amerikan yardımıyla düşürmek yerine yiğitçe mücadele eden bu yiğitlerin payı büyüktür. Çünkü onlar da bir zamanlar aynı yolun yolcusuydular.
Şimdi şikayetçi olan istismar edip dünyalık kazanan salya sümük ağlayanları neslinden böyle zulme maruz kalanlar var mıdır? Elbette yoktur. Çünkü onlar saklandılar, görmesinler diye sakladılar. Ama Atsız gibi yiğitler hep yiğitçe haykırdılar. Atsız’ın düşüncelerini kütüphaneye hapsettirmemek lazım.
Azerbaycan’da, bir gönül adamı, bir fikir adamı, bir siyaset adamı, kıymetli dostum, Hemrehlik Partisi genel Başkanı, Sayın Sabir Rüstemhanlı Bey’in tertip etmiş olduğu Türkçüler Bayramı”ında, Azerbaycan Otelindeki konuşmamı da ileride yayımlayacağım.Selam olsun “Ne Mutlu Türk’üm Diyene”, selam olsun mensubu olduğu milletin vasıflarını gururla taşıyanlara!