ABB Başkanı Yavaş: Benim nasıl hizmet verdiğimi, kimseyi ayırmadığımı gördüler
Ankara Büyükşehir Belediye (ABB) Başkanı Mansur Yavaş, Sözcü TV ekranlarında Saygı Öztürk ve Deniz Zeyrek'in sunduğu Başkent Kulisleri programının canlı yayın konuğu oldu.
Önemli açıklamalarda bulunan ABB Başkanı Mansur Yavaş, 'Mansur Yavaş neden bu kadar seviliyor?' sorusunu yanıtladı.
Mansur Yavaş’ın programda öne çıkan açıklamaları şöyle:
"Gençlere kendinizi hazırlayın demiştim. Görevimizin başındayız. Bazen öğleden sonra bazen izin alarak, siyasi propagandalara çıkacağız. Bir yandan siyaset yaparken bir yandan belediye işlerini yapacağız. Tabii ki belediyeyi ihmal etmiyoruz. Beni rahatsız ettiği için 2009 yılında yaptığım gibi bir karar aldım. Televizyonlarda siyasi gerginliklerden vatandaşların hoşlanmadığını gördüm. Biz yargı yoluyla çözmeye çalıştık. Vatandaş biz seni belediye başkanı olarak seçtik diyor. Bir husus daha var. Seçildiğim günden itibaren ne Twitter'dan ne de başka bir yerden beni seçmeyenlere yönelik olumsuz hiçbir yorumum olmadı.
"İNSAN AYIRMADIK"
Ankara'da bize oy vermediğinden dolayı bir Allah'ın kulu bize hizmet vermedi diyemez. Öncelikle insan sağlığı diyerek çalışmalara başladık ve insan ayırmadık. Bu durum toplumda karşılık buldu. Bunun yanında tabii ekonomik sıkıntı vardı. Bizim de bir sözümüz vardı 'kimseyi yatağında aç yatırmayacağız' diye. Pandemi dönemi bir kriz dönemiydi ancak biz çok çabuk çözümler bulduk ve insanların gönlünde taht kurabildik. Ankara'da ne olursa olsun belediyenin yanında olduğunu biliyorlar.
Bu 4 yıllık süre zarfında hizmetimizi gördüler. Onlara sormak lazım, niye önyargılısınız diye. Bu adam devletin parasını sarf ediyor mu diye bakmak lazım. Kamu gücünü başka şeylerde kullanıyor mu diye bakmak gerekiyor. Neye göre değerlendiriyorsun?
Beypazarı'nda yüzde 51 oy almıştım. Sokağa çıkıyorsun, 2 kişiden 1'i size oy vermiş. İnsanları ayırmazsanız o yüzde 51 daha da artar. İnsanları ayırmazsanız sokakta rahat gezersiniz. Projelerinize destek olurlar. Ben hiç kimseyi rahatsız etmediğim, önyargılı davranmadığım için onlar da benim hakkımda kötü düşünmüyor. Bu şekilde sokağa rahat çıkabilirsiniz. Bürokratımda bunu yapan olursa da uyarırım hemen soruşturma açarım. Biz bunun için maaş alıyoruz. Bunu kötüye kullanmayı kendime yakıştırmıyorum.
Ben kişisel olarak belediye başkanlığından çok memnunum. Daha öncesinde iki kere milletvekili teklifi geldi ancak ben düşünmedim.
Şimdi insanlar cep telefonlarıyla gördükleri sorunları belediyeye aktarıyorlar. Bizim acil işler için oluşturduğumuz ekibimiz hemen o soruna müdahale ediyor. Basit asfalt tamirleri aynı gece yapılıyor, vatandaşa fotoğraf gönderiliyor. Bu şekilde insanlar belediyenin kendisini dinlediğini görüyor. Bunu yapan insanlarla birlikte Ankara için çalışıyoruz. Bu müthiş bir haz. 2 gün önce acil Mansur Yavaş'a ulaşın, acil deprem bölgesine gidecek engelli vatandaşımız var yazılmış, Hatay'a gönderdik. Bu müdahalelerde biz çok çabuk davranabiliyoruz. Milletvekilliğinde böyle bir aksiyon alamıyorsunuz. Belediye olmasının nedeni, yerelde, insanlara bu hizmeti hemen götürebilmek.
"HERKESİN ADİL OLMASINI İSTERİM"
Biz üstümüze düşeni yaptık. Tespit ettiğimiz tüm yolsuzlukları dava ettik. Personel hakkında açılan davalar var. Biz bulduğumuz bütün yolsuzlukların üstüne gidiyoruz. Gerisi yargının işi. Yargıda bir kollama varsa eğer hükümet de değişirse bu durum da sorgulanır.
Benden önceki dönemde Sayın Mustafa Tuna bir ağaç ihalesini savcılığa vermiş. MASAK işin içine girmiş. ASKİ tarafından 1 milyon ağaç dikilmesi ihalesi yapılmış. Tanesi bin 500 liraya ağaç alınmış, belediyeye 15 bin liradan satmış. Birçok tespitimiz var. Onlarla ilgili de bir dosyamız var. 15 Mayıs'a kadar bekletiyoruz. Ben görevimi yapıyorum. Bundan sonrası yargının işi. Yargıda herkes aynı değildir tabii ki ancak bugüne kadar bir sonuç alamadık.
Melih Gökçek'i şikayet ettik, bizi teftişe geldiler. Bize soruşturmayın denildi. Maalesef bunlarla karşılaşıyoruz. Buradaki zararlar, yolsuzluk iddialarında kim olursa olsun bu fakir fukaranın parası. Bir kamu yöneticisinin korunmaması lazım. Varsa cezası bu suçu işleyenler cezasını çeksin. Bunu sahiplenmemek gerek. Ben kendi personelimi de sorguluyorum, kendi teftişimiz var. Görev süremiz bittiği zaman bu yönümüzle hatırlanmak isteriz. Bizim dönemimizde şu ana kadar adliyeye gitmiş bir dosyamız yok. Hiçbir şeyimiz yok. Herkesin adil olmasını isterim. Baskın bir şekilde üstümüze gelmelerine rağmen içimiz rahat.
"ÇİFT MAAŞ ALMAYACAĞIZ"
Hem belediye başkanlığı hem de Cumhurbaşkanlığı Yardımcılığı görevini aynı anda yürütmede herhangi bir hukuksal engel yok. Gençlerin bizden çok beklentisi var. Bizim gelirimiz yüzde 6. Ben yüzde 3 artırıp, yerelde konut yapma konusunda destek olmayı önereceğim. Ekrem İmamoğlu'nun da benim de yeterince deneyimi var. Tabii, şunu da söylemeliyim ki çift maaş almayacağız.
ABB, HALA DEPREM BÖLGESİNDE
Ben artık şuna inandım kamu yöneticileri cumhurbaşkanını doğru bilgilendirmiyorlar. Bir şey iddia edilir vardır, yoktur denilir. Bizim araçlarımız, iş makinelerimizi havaalanındaki fotoğraflarını, videolarını göre göre reddetmek... Sayın Binali Yıldırım ben görmedim dedi. Cumhurbaşkanı, onlar burada yoktu diyor. Başka belediyeler de vardı orada. En son Kahramanmaraş'ta, Cumhurbaşkanı havaalanına gideceği zaman ABB çadırlarının kaldırılıp, AFAD çadırlarının yerleştirildiği görünce, anladım. Bizim derdimiz bu değil. Bin 400'e yakın belediye oradaydı. Hepsi can haraş çalıştı. İlk günden beri hepimiz oradaydık. Ancak gördüğüm kadarıyla oradaki kamu yöneticileri gerçekleri saklıyorlar. Bizim halen daha Kahramanmaraş'ta 104 araç, 214 personelimiz var. Hatay'da 59 araç ve 77 personelimiz var. İlk günden beri oradalar. Aşağı yukarı 6 bin personelimiz gitmiş gelmiş. Çoğu geri dönmek istemedi oradan. Kurtarma timimiz ilk günden beri orada.
Yabancı heyetler de geldi, onlar da kurtarma çalışmaları yaptı. Herkes alkışlarla uğurladılar. Bir şey beklemiyoruz ama ben isterdim ki 400'e yakın canlı çıkaran ekibimizi teşekkürle yolcu etselerdi. Bu ayrım çok yanlış. Şehrin valisini arıyoruz, bir ihtiyaç var mı diye. Karayollarının bir makinesi yok. Hep ihale yapılıyor. Sadece Devlet Su İşlerinin makineleri vardı. Onun haricinde araç yoktu. Bu yüzden büyükşehirlerden yararlanmak kadar normal bir şey yok. Hem oraya araç gönderiyorsunuz hem de buradaki hizmet aksamıyor. Biz oranın valisini arıyoruz ama burada ihtiyaç yok diyorlar. Kızılay geldi siz dönün artık diyorlar. İzmir depreminde kalan çadırlara siz yemek verin dediler, kaymakam ve vali hadi gidin artık dedi. Bu muamele ile karşılaşıyoruz. Elazığ depreminde de bizim ekibimiz saatlerce uğraşıp bir canlı çıkaracakken bakan gelecek diye kenara çekilin diyor. Yarım saat daha o canlı orada duruyor. Bakan gelince de AFAD ekipleri oraya giriyor. Biz hepimiz bu afetlerde tecrübe kazanıyoruz.
Genel Başkanımızın oradaki evleri parasız yapacağız derken burada kamu hizmetinde bir kusur var. Bu evlerin hepsi belediyeden resmi olarak ruhsat aldı. Hizmet kusuru nedeniyle devlet bunu ödemelidir. Eğer devlet bunu yapmazsa insanlar devleti mahkemeye verecekler, kamu hizmetinden kusurdan dolayı. Vatandaşı uzun süre tazminat davalarıyla uğraştırmaktansa, acele acele bina yaparak değil, bir daha böyle bir afet olduğunda böyle bir hasarın olmaması için iyi planlaması lazım. Bunun için önümüzde çok güzel bir örnek var. 1999 depreminden sonra Düzce yeniden yapıldı ve geçenlerde orada 6 şiddetinde bir deprem oldu. Deprem nedeniyle yapılan binalardan dolayı ölen kimse olmadı. Demek ki binalar insanları kurtarıyor. Yeraltı sondajlarını daha iyi yaparak, planlı bir şekilde yapılmasında fayda var. Acele acele yapılmasının pek mantıklı olmadığını düşünüyorum.
"HIZLI BİR ŞEKİLDE BAŞLIYORUZ"
Hızlı bir şekilde başlıyoruz. Adayların da belli olmasını bekledik. Ankara için yaptıklarımızı, anlatacak faaliyetlerimiz var. Biz bunu Şubat ayı için planlamıştık ancak deprem olunca ertelemek zorunda kaldık. Çarşamba günü İstasyon Caddesi'nin açılışı var. Perşembe günü de 300'e yakın yaptığımız ve temelini atacağımız projeler vardı. Bunların tanıtımını yapacağız. İstasyon Caddesi çok önemli. İstasyon Caddesi'ni 135 milyon lira ihaleye yaptık ve bunu 7 tane başbakan, cumhurbaşkanı söz vermişti seçimden sonra yapacağız diye. Bize nasip oldu bunu yapmak. Önce Kızılay'ın önündeki 2 tane altgeçidi yaptık. Oranın da altyapısı için 165 milyon liraya ihale yaptık. Önceki dönemde hep ihmal edilmiş. Devlet Su İşleri yazı yazmış şu kadar taşkın sahası var, acil yapın diye. Hiçbiri yapılmamış. 6-7 tanesini biz yaptık.
Üretime yönelik de çok çalışmalarımız var. Bunları da gittiğimiz mitinglerde anlatacağız. Kırsal kalkınmada aşağı yukarı 300-350 milyon masraf yaptık. Tohum verdik, mazot verdik, fide verdik. Karşılığında 4,5 milyon gelir elde etti, 35 bin çiftçi. Çiftçiliği bırakanlar tekrar üretmeye başladı.
Kahramanmaraş çiftçisine de domates fidesi gönderiyoruz. Kahramanmaraş ve Hatay ile ilgili bir bankanın sponsorluğunda hem gençleri, gönüllüleri çalıştıracak hem de o insanların tekrar tarıma dönmelerini sağlayacak projeler hazırlıyoruz.
"YENİ BİR ANLAYIŞ HAKİM OLACAK"
Hükümet doğalgaz vereceğim dedi, vermedi. Biz geçen yıl 3 ay, bu yıl da 3 ay 500'er lira 200 bin aileye doğalgaz yardımı yaptık. O çocukları evlerde üşütmedik. Yine 200 bin aileye protein yardımı yapıyoruz. 60 bin öğrenciyi ücretsiz taşıyoruz. 16 bininin servis ücretini ödüyoruz. Şu anda 15 bin ilk 4'e giden çocuğa da kantin yardımı yapıyoruz. Bizim için yardımları kesecek demişlerdi... Hani biz yardımları kesecektik? Hani devletin bekası gidecekti? İstanbul gidince Kudüs gidiyordu... Hiç kimseye bir şey olmadı. Yine aynı propagandalar başladı. İHA kalmaz SİHA kalmaz diyorlar.
Yerinize gelecek insanlar daha şeffaf olacak, paralar boşa gitmeyecek. Açık ihale yapacak. Yeni bir anlayış hakim olacak. Onlar ülkeyi ne kadar seviyorsa en az onlar kadar seviyoruz.. Bu ülkede milli güvenlik politikalarında değişiklik olmaz. Devlet büyük bir gemi imar etti. Gurur duyduk. Daha iyisini yapmak için çalışacağız. Devlet yönetiminde öncelik farklıdır. Büyük projeler iyidir ama insanın yatağa iç girmemesi de önemlidir. Bu dengenin iyi kurulması lazım. Hem büyük projeler yapılmalı hem de zor durumda olan insanları görmek lazım. Sosyal politikalardaki öncelik ortaya çıkacak.
"PKK'LIYA PKK'LI DERİZ"
Biz şu anda yaptıklarımızı, hükümet olduktan sonra aynısını bütün ülke için yapacağımızı 11 Belediye Başkanı olarak anlatacağız. 11 Belediye Başkanıyla birlikte 250 kadar Millet İttifakı belediyeleri var, yapılan anketlerde geriye gidiş veya memnuniyetsizlik yok. Kimsenin saçıyla, sakalıyla, başörtüsüyle uğraşan yok. Kimsenin değerleriyle uğraşan yok. Kimsenin vatandaşa hizmet etmekten onu mutlu etmekten başka gayesi yok.
Türkiye'de 6 parti bir araya gelmiş, yeniden demokrasinin inşası yolunda, Türkiye'ye huzur getirecek projeleri ortaya koymuş. Program budur, bunun dışında da başka bir şey olmaz. PKK'lıya PKK'lı deriz, teröriste terörist deriz, katile katil deriz. Terörin partisi, dini olmaz. Bunlara karşı çıkacağız. Kim terörü yanına alır? Bununla korkutuyorlar. Biz de eğer bunlar söylenecekse biz de argüman olarak, geçmişe dair bizde çok şey söyleriz diyoruz. Ancak konuşulacak tek bir konu var. Depremin yaraları nasıl sarılacak, ekonomi nasıl ayağa kalkacak?.. İndirim kuyrukları var. Biz belediye olarak ucuz et satıyoruz. Yerine göre 5 ton et satıyoruz. Bu da yapacaklarımızın teminatıdır.
"OY KULLANAN TÜM VATANDAŞLARIN OYUNA TALİBİZ"
Ankara'da yaptığımız gibi Türkiye Cumhuriyeti kimliği taşıyan herkese eşit bir şekilde hizmet etmeye çalışıyoruz. Yasal çerçeveler içinde oy kullanan tüm vatandaşların oyuna talibiz. Ölçü budur. Bu korku siyasetinden başka bir şey değil. Sayın Cumhurbaşkanının açıklaması var 'Tüm HDP'liler PKK'lı değildir' diye. Sayın Bahçeli'nin açıklaması var, 'HDP'lilerin tamamına PKK'lı diyemeyiz' diye. Oraya oy veren 6 milyon insanı terörist görürseniz, İçişleri Bakanının 60 tane terörist kaldı cümlesini nereye koyacağız? Kendileri gibi düşünmeyen herkes PKK'lı, terörist, Fetöcü... Artık yafta bu. Şimdiye kadar Millet İttifakı'ndan Cumhur İttifakı'na bir hakaret duydunuz mu? Peki neden bize illet, zillet her vesileyle hakaret ediliyor? Bize karşı bu davranış nedir? Neden Mansur Yavaş beğeniliyor dediniz ya, ben kimseye hakaret etmiyorum. Savaşmıyoruz, karşımızda düşman yok. Bu kadar teröre rağmen ülke bölünmedi, bölünmeyecek. Hükümet değişince de bir şey olmayacak. Daha iyisi olacak. Biz şu anda 11 belediye başkanı olarak 35 milyonu yönetiyoruz. Bu ülkenin yarısında kimsenin başörtüsüne karışılmamış, kimse işten çıkarılmamış, Kudüs'e bizden dolayı bir şey olmamış... Ben ülke için umut besliyorum. 6 tane farklı fikrin bir araya gelmesi çok önemli.
"Gençler hayallerini ve umutlarını kaybetti"
Üniversite bitince iş hazır değil. Liyakat söz konusu. Devlette yakınınız yoksa, iş bulma şansınız yok. Gençler hayallerini ve umutlarını kaybetti. Mülakatların toptan kaldırılması lazım. Özgeçmişlerde fotoğraf olmayacak. Biz kariyer merkezi kurduk, fotoğraf yok. Hangisinin ihtiyacı varsa, şu özgeçmişi beğendik diyorlar biz irtibat kurduruyoruz. Ben şunun da incelenmesini isterim, bu hükümet döneminde doğrudan atamayla kaç tane memur alınmış?"
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.