Ali Babacan’dan flaş açıklamalar
Yeni Parti hazırlıklarıyla gündemde olan eski AK Partili Bakan Ali Babacan’dan parti kurma süreçlerine dair açıklamalarda bulundu.
Yeni Parti hazırlıklarıyla gündemde olan eski AK Partili Bakan Ali Babacan’dan parti kurma süreçlerine dair açıklamalarda bulundu.
AK Parti'den istifa ettikten sonra yeni parti hazırlıklarına başlayan Ali Babacan, ilk kez sorulara yanıt verdi. "Gönlümüzden geçen takvimler 2020’yi göstermeden tüzel kişiliği kurmak" sözleriyle yıl bitmeden partinin kurulacağı sinyalini veren Babacan, Ahmet Davutoğlu ile ilgili soruya da yanıt verdi
AK Parti'den istifasından sonra ilk kez soruları yanıtladı. Karar gazetesine konuşan Babacan, "Parti kuruluyor değil mi" sorusuna "Onu yeterince ilan ettiğimizi zannediyorum" dedikten sonra politikalar üzerinde çalıştıklarını ve bu ekipleri oluşturmaya çalıştıklarını söyledi.
Babacan, şu ifadeleri kullandı: "Öncelikle ekibin gerçekten gönlümüze uygun bir ekip olması lazım. Çok sayıda insanla görüşüyoruz, değerlendiriyoruz. Bu biraz vakit alacak. Ama vakit derken de çok ucu açık bir süreçten bahsetmiyoruz. Bu geniş ekiple politika çerçevelerini çalışacağız. Tabii öyle çok detaylı projeler, spesifik binlerce sayfalık program detaylarından burada bahsetmiyoruz. Ama bu ekibin ortak vizyonunu kurgulayacağız.
Bunları dikkate aldığımızda gönlümüzden geçen takvimler 2020’yi göstermeden tüzel kişiliği kurmak. Kalite çok önemli burada. Ne insan kaynağından ne de yapılacak işin kalitesinden asla taviz vermek istemiyoruz. Takvim konusunu yaklaşık olarak bir takvim olarak ifade etmekte fayda var."
Abdullah Gül'ün çalışmalarına destek verdiğini kaydeden Babacan, "Bizim çalışmalarımızla önemli bir ilkemiz var. Hukuki ve siyasi sorumluluk kimin üzerindeyse ya da kimlerin üzerindeyse, nihai yetkinin de o insanların üzerinde olması gerekiyor. Yani milletimize karşı bizim net, açık ve şeffaf bir yapı kurmamız lazım. Başkası beklenemez. Bu ilişkiyi bu şekilde tanımlamak önemli" ifadelerini kullandı.
DAVUTOĞLU İLE SİYASİ BAKIŞIMIZ FARKLI
Ahmet Davutoğlu ile ilgili sorulara da yanıt veren Babacan, "Biz Ahmet Bey’le 2003 yılında tanıştık. AK Parti kuruldu, daha sonra hükümet kuruldu, daha sonra tanıştık. Yakın dost olduk. İlmine saygı duyduğumuz bir insan. Ailecek yakın olduğumuz ve sevdiğimiz birisi kendisi. Ancak siyasetteki önceliklerimiz, izlediğimiz yöntem ve üslup oldukça farklı. Şu anda bizim geleceğe bakmamız gerekiyor ve tam anlamıyla bir ekip çalışması yapmamız gerekiyor" diye konuştu.
TÜRKİYE’NİN İÇİNDE OLDUĞU DURUM BİZİ ÜZÜYOR
AK Parti'den kopuş sürecini anlatan Babacan, partinin kuruluş dönemini hatırlatarak "Adaleti tesis etmek, işi ehline vermek, kararları istişareyle almak, kurumların itibarını korumak, şeffaf olmak ve belki de en önemlisi önce insan diyebilmek. Bunlar çok önemli ilkelerdi" dedi. İlkelerin uygulandığı süre içinde başarı elde ettiklerini ve Türkiye'nin dünyada itibarlı hale geldiğini kaydeden Babacan, "Bütün bu başarılardan sonra, Türkiye’nin şu anda içinde olduğu durum gerçekten bizi üzüyor. Ve niye bu durumda ülke diye baktığımızda da bu ilkelerden ve değerlerden uygulamada uzaklaşılmış olması bu sorunların ana kaynağı maalesef" diye konuştu.
"Şahsi kırgınlıklar söz konusu olsaydı benim 2003’te bırakmış olmam gerekiyordu, bırakın böyle 13 yıllık bakanlık dönemini. Hemen ilk birkaç olayda bırakmam gerekiyordu" diyen Babacan, şeffaflığı önemsediğini, siyasette etiğe değer verdiğini belirterek "Bu konularda problemleri gördüğümüzde de çok geniş çalışmalar yaptık. Kanun tasarıları hazırladık, sunuşlar yaptık. Dünyadaki örnekleri inceledik. Ama bu çabamızda başarılı olamadığımızda da kalbimizde bir kırıklık oluştu doğrusu. Çünkü hayalimiz bu değildi. Çok daha farklı bir Türkiye istiyorduk" dedi.
SIFIRDAN BAŞLAMAK GEREKİYOR
İstifa sürecinde Cumhurbaşkanı’nın kendisine beraber çalışmayı teklif ettiğine yönelik haberlerin hatırlatılması üzerine Babacan, şunları söyledi. "Ben Sayın Cumhurbaşkanımıza gelecekle ilgili yeni çalışmaların yapılması gerektiğini ifade ettim. Her alanda yeni stratejiler, yeni programlar, yeni planlar yapılması gerekiyor. Yeni bir gelecek vizyonu gerekiyor Türkiye için. Ama bu çalışmaları mevcut bir siyasi partinin içinde yapmak çok zor. Çünkü parti disiplini diye bir gerçek var. Söylenmiş pek çok söz var. Takınılmış tutumlar var. Pek çok konuda görüş ayrılıkları da var. Bunlar çalışma alanını çok çok daraltıyor. Bu çalışmaların gerçekten tüm Türkiye’ye hitap edebilmesi için, bu çalışmaların gerçekten bugünün Türkiye’sinin sorunlarına cevap olabilmesi için bağımsız, özgür bir çalışma olması gerekiyor ve sıfırdan başlamak gerekiyor. Beyaz sayfalarla çalışmaya başlamak gerekiyor"
EKONOMİDE DEFALARCA KRİZ YÖNETTİK
Türkiye’nin en önemli sorun alanlarının özgürlük, adalet ve ekonomi olduğunu kaydeden Babacan, "Bizim bu konularda samimi bir şekilde çalışacağımıza insanlar inanıyor. Toplumsal araştırmalarda ekonomi daha ön planda bir sorun. Ama şöyle bir geriye çekilip gelecek açısından değerlendirme yaptığınızda, ekonomi iner çıkar ama, özgürlük ve adaletle ilgili konular çok yakıcı konular" dedi. Ekonomide defalarca kriz yönettiklerini belirten Babacan, "Düşünün, 34 yıl çift haneli, üç haneli enflasyon olmuş bu ülkede. 2 yılda tek haneye indirdik, paradan 6 sıfırı attık. İki yılda yaptık bunları. Ekonomide rasyonalite olduktan sonra çabuk toparlanıyor işler" diye konuştu.
"Ümmeti bölmek", "ihanet, "arkadan hançerlemek", "trenden inmek" gibi ifadelerle yapılan eleştirilerin hatırlatılması üzerine Babacan, "İlginçtir, bu ifadeler aslında AK Parti kurulurken de çok sarf edildi. AK Parti kurulurken önde gelen isimlerle ilgili bu ifadeler çok kullanıldı. Hatta bugünkü ifadelerden daha ağır ifadeler kullanıldı. O dönemi bir hatırlamak lazım" dedi. "Burada söz konusu sadakatse öncelikle şunu söylemek lazım. Biz ilkelere ve değerlere sonuna kadar sadığız. Baştan da söyledim bu bir siyasi tercih değil. Bu bizim hayat idealimiz" diyen Babacan, devletin varoluş sebebinin adalet olduğunu belirterek şöyle devam etti: "Milletin birliğini, toplumsal huzur ve barışı ancak fırsat eşitliği ve adaletle sağlayabilirsiniz. Devlet eğer farklı kesimlere farklı farklı bir bakış geliştiriyorsa o toplumda milli birlik ve beraberlik olmaz. Devlet insanların Türkiye’nin hangi bölgesinden geldiğine bakamaz. İnsanları yaşam tarzlarına göre, inançlarına göre ayrıştıramaz. Devletin görevi bu değil. Devletin vatandaşı olan herkese aynı samimiyetle bakabilmesi lazım. Türkiye için şu anda şiddetle ihtiyaç duyulan bu. Düşünce özgürlüğü, inanç özgürlüğü. Devlet bunun bizzat teminatı olmak zorunda."
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.