Demokrat Parti atağa geçti: 100 kişi birden Demokrat Parti'ye geçti
Demokrat Parti Ankara İl Başkanlığının başarılı çalışmaları netice verdi. Demokrat Parti’ye AK Parti, MHP, İYİ Parti ve DYP'den yaklaşık 100 kişilik bir katılım oldu.
Demokrat Parti Ankara İl Başkanlığının başarılı çalışmaları netice verdi. Demokrat Parti’ye AK Parti, MHP, İYİ Parti ve DYP'den yaklaşık 100 kişilik bir katılım oldu. Ankara İl Başkanı Selami Genel’in öncülüğünde düzenlenen rozet takma programına Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal’da katıldı
Tüm yurtta olduğu gibi başkentte de Demokrat Parti’ye üye kayıtları hızla devam ederken Ankara İl Başkanı Selami Genel’in İl Başkanlığında düzenlediği programa Genel Başkan Gültekin Uysal, Genel Başkan Yardımcıları Muhammet Kelleci, Ahmet Uyanık ve Murat Aydoğdu, Sakarya İl Başkanı İsmail Ergül ile Düzce İl Başkanı Mithat Ceylan da katıldı. Demokrat Parti'ye AK Parti, MHP, İYİ Parti ve DYP'den yeni katılan 100 kişinin Ankara'da parti rozetlerini Demokrat Parti Genel başkanı Gültekin Uysal taktı.
PARTİMİZ GİDEREK GÜÇLENİYOR
Programda konuşan Uysal “Başta Ankara İl Başkanımız Sayın Selami Genel ve Ankara İl teşkilatına partimiz adına yapmış oldukları programdan dolayı şükranlarımızı sunuyoruz. Bugün bu rozet takma programı partimizin giderek güçlendiğini bize gösteriyor. Demokrat Parti olarak her kesimden vatandaşımızı kucakladık. Kucaklamaya da devam edeceğiz. Partimize yeni katılan arkadaşlarımıza başarılar diliyorum” dedi.
MEŞRUİYETİN VE RESMİYETİN DIŞINA TAŞMIŞ PEK ÇOK OLAYLAR ORTAYA DÖKÜLÜYOR
Programda bir konuşma yapan Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal, şunları ifade etti: Düzenlenen bu program vesilesiyle sizlerle beraber olmanın mutluluğu içerisindeyiz. Ülkenin gerilim hattında seyreden bir gündemi var. Derinden işleyen problemleri var ülkenin. Ortalığa saçılmış, meşruiyetin ve resmiyetin dışına taşmış pek çok olaylar var. Bütün bunlar elbette önümüzdeki süreçte Türk siyasetinde önemli bir hüküm doğuracaktır. Nefes almaya ihtiyaç duyduğumuz böyle bir dönemde ülkenin bize miras bırakılmış maddi ve manevi değerlerini yarınlara taşımak gibi bir görevimiz var. Bu sorumluluğa talip olmuş, geçmişten bugüne hizmet çizgisi içerisinde, kıt kanaat imkanlarla büyük sıçrama hamlelerinde imzası olan bir geçmişe sahibiz. Değişen bir nüfus demografimiz var, köy kent dengesi değişmiş. Bugün nüfusumuzun yüzde 96’sı belediyelerin mücavir alanlarında yaşar hale gelmiş. Elbette siyaset de buna kayıtsız kalamaz. Bir misyonun, bir davanın sahibi olarak bugün Türkiye’yi yarınlara taşımak gibi büyük bir sorumluluğumuz var. Türkiye’de siyaset adeta bir yerlere savrulmuş, değer yargıları altüst olmuş. Azami düzeyde ilke, prensip, ideal, değer birlikteliği olmaktan çıkmış ve asgari düzeyde makam, mevki, çıkar birlikteliğine dönüşmüş hakim bir siyaset anlayışı var Türkiye’de.
SOSYAL YARDIMLARLA İNSANIMIZIN SADAKATİNİ SATIN ALMAYA ÇALIŞIYORLAR
Üzüntümüzü daha da katmerlendiren şey; iktidarın bilerek ve isteyerek, adeta çok çarpık bir anlayışı sistematik hale getirmiş olmasıdır. Bir tarafta insanımızın yoksullaştırıldığı, yoksulluğa mahkum edildiği, kamu kaynaklarını yağmalarcasına rant düzenine ortak edildiği; diğer tarafta din sosuyla beraber sosyal yardımlarla insanımızın sadakatini satın alma gayretleriyle bugüne kadar gelmiş bir iktidar yapısı var. Bugün görüyoruz ki bütün bu can alıcı can yakıcı konuların altında kalmışlardır. Ülkenin kaynaklarını bu ülkenin bütün evlatlarına bir imkan olarak değil kendi evlatlarının geleceğini teminat altına almak adına nasıl kullandıklarına hepimizi şahidiz.
AHLAKİ ALTERNATİFİ ORTAYA KOYACAK YEGANE SİYASİ GELENEĞİZ
O nedenle Türkiye’de siyasetin sıkıştığı, “bunlar gitsin, bunların gittiği usulle biz bu ülkeyi yağmalayalım” rekabetinin dışına taşıracak bir ahlaki alternatifi ortaya koyacak yegane siyasi anlayışın bizim geleneğimiz olduğunun farkındayız. Son 20 yılda ülkenin yaşadığı altüst oluşların siyasete yansıması var. Bu süreç içerisinde AKP’nin insanlarımızın dini hasletlerinden başlayarak pek çok değerini suiistimal ettiler. Bugüne kadar operasyonlar dönemi diyebileceğimiz bir 2007 yılını hep beraber yaşadık, bu operasyonlarla iktidarını sürdürdüler hep.
KARŞILIKLI YAPTIKLARINI İTİRAF EDİYORLAR
Bugün ortalığa saçılanlardan görüyoruz ki; bu operasyonların derinliği kimi zaman FETÖ dediğimiz örgütle beraber kimi zaman bugün suçlarını itiraf eden meşruiyetin dışında birtakım kişi ve organizasyonlarla beraber en küçük mahalde en üst seviyeye varıncaya kadar siyasi rekabette kendilerine payanda yaptıklarını, bir dönüşümü karşılıklı yaptıklarını itiraf ediyorlar.
ÜLKEMİZİN BÜYÜK POTANSİYELİNİN İDRAKİNDEYİZ
Ülkenin yeniden kurucu bir akılla, yeniden bir kurucu programla, kurucu kadroyla buluşmak mecburiyeti var. Biz insanımızı tanıyoruz, ülkenin potansiyelini biliyoruz. Bulunduğu coğrafyada özellikle de yeni güç merkezlerinin ortaya çıktığı yeni dünya düzeninde Türkiye, kendi kudret kapasitesini azami düzeye çıkardığında tüm milli güç unsurlarını sadece 84 milyona değil ama ardımızda bıraktığımız hicranlı topraklardan başlayarak Kafkaslar’a, Ortadoğu’ya Balkanlar’a bu bölgede sükunun, refahın adresi olacak, kendi sınırlarının ötesinde de istikrar ve güven sağlayıcı bir güç haline gelebilecek elinde büyük bir potansiyeli taşıdığının hepimiz idrakindeyiz.
ARTIK BİR DÖNEM KAPANIYOR
Bir dönemin kapandığı yeni bir dönemin açılma sancılarını yaşadığımız böyle bir noktada yeniden o büyük sağı, Demokrat Parti çatısı altında ötekisi olmayan bir siyasi anlayışın sahibi olarak bu milletin ortak değerlerini kendisine direk yapmış, milli, manevi cumhuriyetimizin değerlerini ortak payda yapmış anlayışla, bendensin-değilsin anlayışlarını bugün ülkeye dayatanlara karşı bir mücadeleyi hep beraber vermek durumundayız.
SALGIN SÜRECİNDE DEMOKRASİLER DE TEST EDİLDİ
Seçimlerin üzerinden aşağı yukarı 3 yıllık bir süreyi geride bıraktık. Bu süreçte krizlere nasıl kriz eklendiğini gördük. Dünyayı etkileyen salgından ülkemizi de daha derinden etkilendi. Sadece insan bedenleriyle sınanmadık bu süreçte. Her bir ülkenin işleyen demokrasisi, işleyen yönetim mekanizmaları ne kadar sağlıklı ne kadar değil bunu da beraberinde test ettik. Maalesef bu süreci Türkiye yedek akçelerini tüketmiş tüm kaynakları yağmalanmış böyle bir iklimde bir yandan vatandaşa, esnafa güvencesiz çalışan insanlara emeklilerimize işçilerimize yasaklar koyarken diğer tarafta nasıl kongreler yaptığı hepimiz gözlerimizle gördük. Eski Yunanda bir kaide vardır; “savaş kararı alanlar savaş meydanında en önde gider.”
ÜLKEYİ YÖNETENLER KENDİ ALDIĞI KARARLARA NASIL UYMAZ?
Ülkede kriz yönetimi yapmamız gereken böyle bir dönemde güvenilirliğinizin çok belirleyici olacağı böyle bir dönemde ülkeyi yönetenler kendi aldığı kararlara nasıl uymaz? Böyle bir sürecin neticesinde dünyanın pek çok ülkesi pandemiyi kontrol altına alırken biz maalesef geciktik. İnsanlarımıza, esnaflarımıza, dar gelirli vatandaşlarımıza güvencesiz çalışan insanlarımıza bu süreç içinde işsiz kalan insanlarımıza doğrudan hane halkı gelirine destek yapabilmek icap ederken esnaflarımızın özellikle hizmet sektöründen başlayarak cari giderlerini büyük ölçüde devletin karşılaması gereken bir dönemde yasak savma kabilinden mış gibi yaparak birtakım sınırlı kaynakları aktarmanın yoluna gittiler. Aktarılan kaynakların yüzde 84’ü işsizlik fonundan aktarılmış. Mukayese ettiğimizde pek çok ülkenin trilyon dolarlık/euroluk destek bütçeleri ortaya koyduğu dönemde maalesef ülkemizde birtakım vergi gelirinden öteleyerek adeta ayni yardım/maddi yardım yapmış gibi birtakım beyanları da görüyoruz. Ama gerçeklik ortada. Özelleştirme kanununda kayıt altına alınmış olmasına rağmen özelleştirmeden elde edilen gelirlerle ülkenin kurulu gücünü istihdam yaratan alanlara yöneltmemiz gerekirken keyfi bir şekilde bu ülkenin kaynaklarının nasıl çarçur edildiğini kendimiz gördük.
NAMUSLU ELLERDE ÜLKE ÇOK RAHAT YÖNETİLEBİLİR
Şuna kaniyim; bu ülkenin bütün olumsuzluklara rağmen namuslu ellerde olsun bütçemizin 3’te 2’siyle bile bu ülke rahat yönetilir. Bugün görüyoruz ki namuslu ellerde olsun işleyen bir demokrasi, işleyen bir hukuk düzeni içerisinde alınan kararlar denetlensin, siyasi, adli, idari denetimler yapabilsin, Türkiye daha etkin bir kaynak yönetimini ortaya koyabilir. Burada bugün bizlerle birlikte bir irade ve mücadele ortaya koyan, ülkedeki eğilmiş başları kaldırmak adına bu mücadeleye destek olmak için partimize katılan tüm dostlarımıza müteşekkir olduğumuzu ifade etmek istiyorum.
BEN YAPTIM OLDU MANTIĞIYLA MİLLETİ FELAKETE SÜRÜKLÜYORLAR
Ülkenin başat milli egemenliğini ilgilendiren meselelerinde bile maalesef insanımızın zihninin karıştığını görüyoruz. İşte Marmara Denizi, nasıl kirletildiğini buna ek olarak kanal İstanbul diyerek rantiye düzenini nasıl devam ettirebiliriz anlayışı içinde olduklarını görüyoruz. Siyasi çatışmanın göbeğine ilimi, bilimi koymamız gerekirken maalesef “ben yaptım oldu” mantığı içerisinde gelecek nesillerimizi felakete sürükleyecek birtakım kararların da alındığını görüyoruz.
BİR KEZ YAPANLAR PEK ÇOK KEZ DAHA YAPABİLİRLER
O nedenle önümüzdeki seçim çok önemli. Türkiye’nin yeniden tarihi yürüyüşüne devam edebilmesi, herkesin hukukundan emin olabilmesi, korkusuzca yaşama hakkının teminat altına alındığı, herkesin bu ülkenin nimetlerini de külfetlerini de eşit bir ortak paydada paylaştığı bir Türkiye hayalimiz var. Geçmişte yaptığımız hizmetleri yarınlarda da yapabilecek gücümüz var. Büyük milletlerin büyük hareketlerin tarihinde olan bir veri vardır; bir kez yapabilenler pek çok kez daha yapabilirler diye. İnşallah hep beraber bu hedefimize erişeceğiz.
Konuşmaların ardından partiye katılım yapan yaklaşık 100 kişi partiye üye kaydedildi ve rozetlerini Genel Başkan Gültekin Uysal taktı. Uysal programın sonrasında programa katılan partililerle ve vatandaşlarla sohbet ederek vatandaşın sıkıntılarını dinledi. İl ve ilçe teşkilatlarının çalışmaları hakkında bilgi alışverişinde bulundu.
GENEL: SİYASET İNSANLA YAPILIR
Programda açılış konuşmasını yapan Demokrat Parti Ankara İl Başkanı Selami Genel, “Siyaset insan ile yapılır. Biz bunun ışığında her zaman için insanı hizmetin merkezinde tutan bir parti olduk. Geçmişte bizlerle siyaset yapmış, yolu bir şekilde bizlerle kesişmiş veya Genel Başkanımızı ve Demokratları takip ederek gönül vermiş, diğer partilerde siyaset yapan değerli arkadaşlarımızı partimize davet ettik. Onlar da geldiler, aramıza katıldılar. İYİ Parti’den, MHP’den, AKP’den, Ülkü Ocakları’ndan 100’e yakın arkadaşımızı partimize kaydettik. Bugün burada bu katılımcıları temsilen birkaç isime Sayın Genel Başkanımız rozetlerini takacak ve hitapta bulunacaktır. Huzurlarınızda Demokrat Parti ailesine katılan hepsine hayırlı olsun dileklerimi ve teşekkürlerimi iletiyorum.” dedi.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.