Bir oyuncaktan çok daha fazlası

Beşiktaş Kulübünün Kahramanmaraş merkezli depremler nedeniyle başlattığı “Bu oyuncak sana arkadaşım” kampanyası, siyah beyazlı taraftarlardan büyük ilgi görürken tribünlerdeki hükümet istifa sesleri sonrası tepkiler gelmeye devam ediyor.

“Çocuklar Hep Gülsün” ne kadar güzel bir söz değil mi? İnsanının dilinin ucuna gelince bile yüreği burkuluyor, kalbi acıyor ve gözyaşlarını tutamıyor… Çocuklarımız için her şey feda olsun yeter ki onların yüzü gülsün.

Beşiktaş Kulübü’nün ülkemizi derinden yaralayan ve onbir ilimizde büyük yıkıma neden olan, binlerce vatandaşımızın hayatını kaybettiği depremlerin ardından Antalyaspor maçı öncesi başlattığı “Bu oyuncak sana arkadaşım” kampanyası, siyah beyazlı taraftarlardan büyük ilgi görürken tribünlerdeki yaşanan tatsız “hükümet istifa” sesleri sonrası spor camiasından büyük tepkiler gelmeye devam ediyor.

Beşiktaş’ın erteleme maçında Vodafone Park’ta Fraport TAV Antalyaspor ile oynadığı Spor mücadelede tribünleri dolduran binlerce siyah beyazlı taraftar tarafından sahaya atılan oyuncaklar gerçekten maçın önüne geçti.

Hangi takım yendi, kim kime kaç gol attı inanın hiç umurumda olmadı ve olmayacaktı. Bu anlamlı hediyeler olduktan sonra maçı hangi takım aldı, hangi takım üç puanla ayrıldı bunların bir önemi kalmadı dün akşam İstanbul’da.

İlk depremin yaşandığı saat olan 4.17’ye ithafen maçın 4’üncü dakika 17’nci saniyesinde oyun durdu ve Beşiktaşlı taraftarlar, deprem bölgesindeki çocuklara gönderilmek üzere yanlarında getirdikleri binlerce peluş oyuncağı tribünlerden sahaya gönderdi.

Oyuncakların atıldığı esnada stat hoparlöründen “Bir başkadır benim memleketim” şarkısı çalınırken, skorbordda da 11 ilin plaka kodu sergilendi. Siyah-beyazlı tribünlerden aynı esnada üzerinde “Batıdan doğuya bu camia arkanızda! Başımız sağ olsun” yazılı pankart açıldı.

O kadar duygusal anlar yaşandı ki ne futbolcu, ne de tribündeki taraftarlar gözyaşlarını tutamadı. Yani bu yaşıma kadar böylesine duygusal bir geceyi yaşamadım başka bir şey söylemek istemiyorum sevgili Anadolu Gazetesi okurları.

Yani bu muhteşem gece ne söylenebilir ki onu düşündüm inanın kelimeler boğazımda düğümlendi. Böylesine masum bir yardım karşısında insanın kelime hazinesi tükeniyor da tükeniyor ve kelimeler kifayetsiz kalıyor sadece onu diyebilirim.

Maçın 4’üncü dakikasının 17’inci saniyesindeki taraftarların küçük büyük demeden yanlarında getirdikleri oyuncakları olanca gücüyle sahaya atması karşısında sadece saygı duymak kalıyor. Çünkü bu oyuncakların depremzede çocuklarını yüzlerini güldüreceğini, yüreğini ısıtacağını düşününce duygulanmamak elde değil inanın.

Oynanan futbol o kadar anlamsız kaldı ki bunu bütün kalbimle söyleyebilirim. Taraftar da bunun farkında televizyonları başındaki milyonlarca futbolseverde bunun farkında daha. Bundan daha ötesi var mı siz söyleyin?

Ben Beşiktaş teknik direktörü Şenol Güneş’in bunca zaman sonra ilk kez bu kadar duygusal ve bu kadar zor anlar yaşadığını gördüm. Beşiktaş şampiyon olduğu zaman bile böylesine birkaç dakika yaşadığını düşünmüyorum gerçekten.

Hele hele İngiltere’den ülkemize gelip yeniden futbola dönmeye çalışan İngiliz futbolcu Dele Alli’nin gözyaşlarını gördükten sonra futbolun benim için bir anlamsızlıktan öteye gitmediğini söyleyebilirim.

Neticede bir ligi maçı oynanıyor, binlerce insan depremde hayatını kaybediyor ve siz bu acının ve üzüntünün üstüne çıkıp maç oynuyorsunuz hiç kolay değil. Kolay olmadığını Beşiktaşlı futbolcuların bir türlü oyuna konsantre olamadıklarından belli oldu.

İşin özü Pazar akşamı Beşiktaş taraftarı Türkiye’nin bir aynası olduğunu ve Beşiktaş’ın bir Türkiye mozaiği olduğuna bir kez daha tanıklık ettim. Kendileri ne kadar gurur duysak azdır diyeceklerim bu kadar.

Ama diyeceklerim daha bitmedi. “Çocuklar Hep Gülsün” diye bir kampanya başlatıyorsun böylesine acı ve üzüntülü günlerde kalkıp hükümet istifa diye tezahüratlar yapıyorsun yazıklar olsun size. Bu tezahüratları yapanları Allah havale ediyorum.

Bu devlet canla başla depremzede vatandaşların yaralarını sarmak için bakanları ile neredeyse gece gündüz demeden çanla başla koştururken siz sıcak evlerinizde horul horul uyuyordunuz. Sıcak koltuklarınızda maç izleyip hükümeti istifaya davet ediyorsunuz.

Sormak isterim sahi siz kimsiniz? Hükümet istifa vazifesini kendinizde nasıl hak görüyorsunuz? Bu hakkı size kim veriyor. Bu tezahüratların ne yeriydi ne de zamanıydı. Yaptığınız anlamlı kampanyayı yerle bir ettiniz size yazıklar olsun.

Sizde haklısınız Bülent Ecevit döneminde kendisini uykusundan uyandırmaya kıyamamışlar ve Sakarya depreminden ancak üç gün sonra haberi olmuştu. Sizde haklısınız devlet yaraları sarmakla, vatandaşın yanında olmakla hata etti. Size çalışmayan, size hizmet etmeyen ve size hiçbir halta yaramayan başkanlar ve parti liderleri lazım. Siz ancak bunlara layıksınız.

Size kim hizmet ederse ona nankörlük etmeye, ona hakaret etmeye ve ona çamur atmaya bayılırsınız. Sonra eskiden hastane kapılarında, emekli kuyruklarında, eczane kuyruklarında öldüğünüzde olan durumları hatırlatanlara her türlü hakareti edersiniz, ona her türlü küfrü edersiniz siz ancak bundan anlarsınız.

Yazık gerçekten yazık. Bu hükümet sizin için elinden gelenin en iyisini yapıyor yine de yaranamıyor. Sizler nasıl insanlarsınız, size yazıklar olsun başka diyecek bir söz bulamıyorum. Haklısınız sizler eski fakirlik günlerini, eski kuyrukları ve eski pis günleri özlediniz. Sizi o dönemlere götürüp bırakacaksınız sonra aklınız başınıza gelecek ama iş işten geçmiş olacak biz ne yaptık diyeceksiniz?

Neticede güzel bir akşamdı çocuklarımızın yüzünü güldürürken, yaptığınız siyası nezaketsizlik sizin ne mal olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi…