Dursun Erkılıç

Dursun Erkılıç

Yalnızlık Türküsü -5-

Yalnızlık Türküsü -5-

Yalnızlar kimsede ölmez!
Onlara göre;

Sevgi sazda olmaz gönül işidir
Sevinç gözde olmaz mimik işidir
Şaşırdım kaldım bu hallarına
Aşk sözde olmaz yürek işidir

Hüzünlü bir günün ay’a hasret ten’inde, yeni bir sızının tadına varırlar.
Yalnızlar, her hal ve şartta mutlu olurlar...
Hayat; yalnızlar için külfet değil, ülfettir...
Gönülleridir onları hayata bağlayan.
Yürekleridir yalnızlığa ağlayan...
Tavırları kararlılık doludur.
Onlarda istikamet; hikaye, roman, şiir yoludur.
Kendilerini feda etmekten çekinmezler. Hatta derler ki;

Çok denedim;
Şiir defterimden
Adını silemedim.
Aşkına, acına, zulmüne
Dayandım da;
Yokluğunu kabullenemedim.

Daha kolayını buldum;
Ya öleceğim
Ya da şiir defterimden
Kendimi sileceğim...

Yok olacağım sanma;
Ay’ın ten’i
Senin beni
Korkunun eceli yendiği yerde
Bekle;
Mutlaka geleceğim...

Ne rüyada ne kabusta, ne hastalık ne sağlıkta yok olmaz aşkları...

Adları hep dillerde, sevgileri gönüllerdedir. Kimse vazgeçiremez onları. Belki de bu yüzden;

Dilime bir kilit vursam
Sessiz dilsiz bir lal olsam
Dedim şöyle sayıklasam
Terk etmedi adın beni

Diye seslenirler sevgiliye. Ve sessiz, uykusuz bir bitkinliğin diriliğinde, kendilerini aşklarına adarlar...

Yalnızlar, yalnızca kendilerine sitem ederler...
Unuttukları yalnız kendileridir yalnızların.
Hiçbir şeyden yılmazlar, kimseyi de kırmazlar...
Bir saz çalmaktır suçları, bir şiir yazmak.
Onların kitabında yoktur oyun bozmak...
Sevgilinin peşine bile şiirle düşerler;

Uykuda gördüğü benli düşüne
Şiirde gittiği ten’in dışına
Yolda yürürken sessiz peşine
Bilmem takılsam mı takılmasam mı?

Derler ve vazgeçerler. Çünkü onlar gerçeği hayalden seçerler...

Zaman bir mefhum gibi dursa da yalnızların yanında; her şeyin ilacıdır...
İlaç, bazen zaman kadar acıdır...
Ne yapsa ne etse yaranamamıştır...
Ne istense vermiştir; kalbi ve sevgi...
Şiirler dolusu iltifat, övgü...
Karşılık bulamamıştır, isyanlardadır...
Bir daha yıkılır, nisyanlardadır...
Yalnızlar da yanılır. Yanılgıları, yalnızlığın acısından büyüktür. O yüzden derler ki;

Ne bağı kalmış
Ne bağbanı bahçemin.
Ne ipi kalmış
Ne yükü bohçamın.
Bir politik sığlıkta
Bir erotik çığlıkta
Yok olan aşkımın
Derdine düşmüşüm...
Kireç yüzlü bedenin
Dökülen sıvasında
Bir paslı çivi gibi sırıtan,
Bir kirli yüzün
Kırışık suretinde
Bir yaşlı kız gibi kırıtan...
Başka tanrıların memesinden emmişim.
Ben doğruyu yanlışta seçmişim.

Kabusa, rüyaya alışıktır yalnızlar. İyi değilse o aşkın sonu, kalbini bedenini sarssa da, şiir defterinden çıkarmaya kalkarlar sevgiliyi; beceremezler. Uzun sürmez, vazgeçerler.

Yalnızlar, ay ışığında ten’sizliği sevmezler. Yine de bir şeye müsaade etmezler;

Şiirin yazarken görsen de görme
Görürsen o zaman vurursun beni
Kalemle kağıtla arama girme
Girersen o zaman vurursun beni

İkazı; onların paylaşamadığı yalnızlığı yalnızlık yapan yandır...
Yalnızlık; yalnızların hayatla ölüm arasında gidip geldiği andır...

-BİTTİ-

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Dursun Erkılıç Arşivi