Uykusuzluk, ciddi sağlık sorunlarına ve ölüm riskine yol açabilir!
Türk Uyku Tıbbi Derneği (TUTD) Yönetim Kurulu Başkanı Sinan Yetkin, uykusuzluğun birçok hastalığa zemin hazırladığını ve ölüm riskini artırdığını ifade etti. Yetkin, bir kişinin sağlıklı bir yaşam için ortalama 7,5-8 saat uykuya ihtiyaç duyduğunu belirterek, uykusuzluğun hangi rahatsızlıklara yol açabileceği konusunda önemli açıklamalarda bulundu.
ÖZEL HABER: BÜŞRA SAĞLAM
Uyku, herkes için temel bir ihtiyaç olmasına rağmen, uykusuzluk modern yaşamın yaygın sorunları arasında yer alıyor. Türk Uyku Tıbbi Derneği (TUTD) Yönetim Kurulu Başkanı Sinan Yetkin, uykusuzluğun ardında yatan nedenlere dikkat çekti. Yetkin, stres ve kaygı gibi faktörlerin uykusuzluğa sebep olan etmenler arasında yer aldığını söyleyerek, “Uykusuzluk bazen ruhsal bazen de bedensel durumlara bağlı olarak ortaya çıkabilir. Beyin ve bedende uyarılmışlığa neden olan çeşitli sebepler bu durumu tetikleyebilir. Örneğin, stresin yarattığı kaygı ya da bir rahatsızlığa bağlı ağrılar uykusuzluğa yol açan etmenler arasında sayılabilir." dedi.
“UYKUSUZLUK SÜREKLİLİK KAZANIRSA CİDDİ SORUNLARA YOL AÇABİLİR”
Uykusuzluğun süreğenlik göstermesinde çeşitli risk faktörlerinin olduğunu bildiren Yetkin, “Bu faktörler arasında kadın cinsiyeti, düşük sosyoekonomik durum ve ailesel yüklülük gibi etkenler sayılabilir. Uykusuzluğun kötü yönetiminin ve hatalı baş etme yöntemlerinin sorunun kronikleşmesine zemin hazırlar. Uykusuzluk her ne sebeple başlarsa başlasın, asıl sorun onun sürekliliğini kazanmasıdır.” ifadelerini kullandı.
UYKU EKSİKLİĞİ, BİRÇOK SAĞLIK PROBLEMİNİN TEMELİNİ ATIYOR
İhtiyaç duyulan uykunun alınmaması durumunda kişide uyku yoksunluğunun ortaya çıkabileceğini ve bunun uzun vadede ciddi olumsuz etkilere yol açabileceğine işaret eden Yetkin, sözlerini şu şekilde sürdürdü: “Beynimiz her zaman ihtiyaçlarını karşılama doğrultusunda kısa dönemli yapılanma çabasındadır. Ancak uzun süreli uyku eksikliği, süreğen uyku yoksunluğuna neden olarak kronik yorgunluk ve zihinsel performans düşüşüne yol açar. Sürekli yetersiz uyku ile bu yoksunluğu yaşayan kişiler, azalan dikkat, düşen performans ve enerjilerini bir süre sonra normal seviyedeymiş gibi kabul ederler. Zihinsel ve bedensel canlılıklarındaki düşüşü fark etmezler ve zihinsel ile bedensel performansları yönünden optimal seviyenin altında işlevsellikle çok az uyuma ısrarına devam ederler. Uyku yoksunluğunun sonucu olarak iş ve trafik kazaları gibi olumsuz sonuçların arttığı ve bu artışın doğrusal değil, katlanarak gerçekleştiği görülmektedir.”
Yetkin, uyku eksikliğinin tahammülsüzlük, saldırganlık ve şiddet gibi dürtüsel davranışları artırabildiğini, ayrıca alkol ve madde kullanımına eğilimi güçlendirdiğini belirtti. Yapılan bir araştırma sonucunu Yetkin, şu ifadelerle anlattı: “Süreğen uyku yoksunluğu çeken bireylerde ruhsal sorunların gelişme riski ciddi oranda yükseliyor. Üç buçuk yıllık bir takip sürecinde, yetersiz uykusu olan kişilerin depresyon geliştirme riskinin dört kat, anksiyete geliştirme riskinin ise iki kat arttığı tespit edildi. Ayrıca bu bireylerin alkol ve ilaç kullanımı gibi bağımlılık geliştirme riskinin tam yedi kat arttığı vurgulandı.”
UYKUSUZLUK KÜRESEL BİR SALGIN HALİNE GELİYOR
Yapılan araştırmalara göre,18 yaş üzerindeki bireylerin yaklaşık yüzde 30’unun yeterli uyumadığını ortaya koyduğunu dile getiren TUTD Başkanı Sinan Yetkin, uykusuzluğun küresel bir salgın haline geldiğini ve ciddi bir halk sağlığı problemi olduğunu vurguladı. Yetkin, “Her üç kişiden birinin yeterli uyuyamadığı özellikle gelişmiş ülkelerde bu oranın giderek arttığı görülüyor. Ekonomik gerekçelerle insanların karanlıkta çalışmaya başlaması ve gelişim dönemindeki çocukların karanlıkta okula gitmesi, insan fizyolojisine aykırıdır ve bu durumdan olumlu bir sonuç beklenemez." ifadelerine yer verdi.
“ÇOCUKLARDA YETERSİZ UYKU, GERİ DÖNÜŞÜ OLMAYAN HASARLARA NEDEN OLABİLİR”
Çocukların uyku-uyanıklık düzenine ayrı bir önem verilmesi gerektiğini kaydeden Yetkin, “Tüm yaş gruplarında yetersiz uykunun kaçınılmaz etkileri olduğu gerçeğinin yanında, gelişim dönemindeki çocuklar üzerindeki etkisi geri dönüşümü olmayan hasarlara yol açabilir. Uykunun, kendini tamir eden telafi mekanizmaları olduğu söylenmesine rağmen, son dönemde yapılan çalışmalar bu telafi mekanizmalarının o kadar da hızlı çalışmadığını, özellikle de çocuklarda kalıcı bozulmalara neden olduğuna işaret ediyor. Ruhsal, zihinsel ve beden gelişimin hızlı ve önemli olduğu çocukluk döneminde çocukların uyku-uyanıklık düzenine ayrı bir önem göstermek gerekir.” diye aktardı.
“ORTALAMA UYKU SÜRESİ 7.5-8 SAAT ARASINDA OLMALI”
Uyku ihtiyacının ortalama olarak 7.5-8 saat arasında olduğunu kaydeden Yetkin, bu sürenin yaş ortalamasına göre de değiştiğini söyledi. Yetkin, “İhtiyaç duyulan uyku süresi yaş dönemlerine bağlı olarak farklılık gösterir. Örneğin, yaşlanmayla birlikte uyku ihtiyacı azalabilir, ayrıca, bedensel ve metabolik ihtiyaçlar nedeniyle bu süre kısa süreli olarak değişebilir. Genel popülasyonun bazı grubu ihtiyaç duyduğu ortalama uyku süresi 6 saatten kısa olan kısa uykucu veya 10 saatten uzun olan uzun uykucular olabilir. Bu süre genetik yapılanmanın bir sonucudur. Genetik kurgunun bize verdiği uyku süresi ne ise onun alınması gerekir.” şeklinde konuştu.
"UYKUSUZLUK TEDAVİSİNDE BİLİŞSEL VE DAVRANIŞÇI TERAPİ, İLAÇLARDAN DAHA ETKİLİ BİR YÖNTEM"
Uykusuzluk tedavisinde ilaç kullanımından ziyade sağlıklı bir uyku hijyenini destekleyen bilişsel ve davranışçı terapi yöntemlerinin daha etkili olacağını bildiren Yetkin, “Uykusuzluk için özgül bir tedavi yaklaşımı mevcut değildir. Ayrıca belirli bir uykusuzluk grubuna daha etkili bir tedavi uygulandığı da söylenemez. Kronik uykusuzluğun olumsuz çevresel faktörler, uyumsuz davranış kalıpları ve psikolojik faktörlerin birleşimiyle ortaya çıkan, çok nedenli bir durum olduğu akla getirilmelidir. Uykusuzluğu etkileyen faktörler güzel bir şekilde değerlendirmelidir. Bu durum tedavinin başarısını arttırır.” ifadelerini kullandı.
“UYKU VE UYANIKLIK FİZYOLOJİSİNE UYGUN MODELLER HIZLA HAYATA GEÇİRİLMELİ”
Yetkin, giderek artan bir halk sağlığı sorunu haline gelen yetersiz uykuyu önlemeye yönelik acil önlemler alınması gerektiğine dikkat çekerek, “Eğitim ile iş saati çalışmalarına baktığımızda kişiler karanlıkta bir yere gidiyor. Yaz ve kış saati uygulaması gibi uyku ve uyanıklık fizyolojisine uygun modellerin daha fazla gecikmeden düzenlenmesi ve uygulanması gerekmektedir. dedi.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.