24 milyon hektar tarım arazisi kimin?
Toprak, kırsalda yaşayan nüfusun ihtiyaçlarının karşılanması yanında, gıda güvenliği ve kırsal kalkınma için de çok önemli bir araçtır. Ülkemizde yaklaşık 24 milyon hektar tarım arazisi vardır. Bu 24 milyon hektar tarım arazisi toplamda 32 milyon adet tarım parselinden oluşmaktadır. Bu 32 milyon tarım parseli de 40 milyon kişi üzerine kayıtlıdır.
Her ne kadar 40 milyon kişi tarım arazisi sahibi olsa bile kırsalda yaşayan ve çiftçilik yapan kişi sayısı yaklaşık 5 milyon civarındadır. Çiftçilik yapan 5 milyon insanımız varken, 24 milyon hektar tarım arazisi 40 milyon kişi adına kayıtlıdır. Bu şu demek, İstanbul’da ticaretle uğraşan kişilerin, Ankara’da görev yapan bürokratlarında köyünde tarım arazisi var demektir. Bu durum tüm meslek grupları içinde geçerlidir.
Çiftçilik yapmayan 35 milyon insanımızın üzerinde tarımsal arazi kaydı var. Bu kadar çok sahipli tarımsal arazi üzerinde nasıl bir tarımsal proje geliştirilebilir? Nasıl üretim planlaması yapılabilir? Bu arazilere tarımsal üretimi arttırmak için nasıl yatırım yapılabilir?
Bu dağınık yapının arazi toplulaştırma projeleri ile çözülebileceği düşünülmektedir. Oysa arazi toplulaştırma projelerinde aynı kişiye ait tarım arazilerinin bir araya getirilmesine Uçalışılmaktadır. Arazi toplulaştırma ile arazi sahipliği kavramı birbirinden farklıdır. Yukarıda bahsedilen problem arazi toplulaştırma çalışmalarının tam olarak konusu değildir. Arazi toplulaştırma ile bu sorun çözülemez. Arazi toplulaştırma ve tarla içi geliştirme hizmetleri projelerinde, tarım arazilerinin yeniden düzenlenmesi, düzenleme esnasında her parselin tarla içi yola cepheli olması, bir kişiye ait birden fazla tarım arazisi varsa bunların aynı parsele toplanması hedeflenmektedir. Kırsalda yaşamayan arazi sahiplerinin arazileri de aynı şekilde işlem görmektedir. Üretim için kullanılmadıktan sonra kırsalda yaşamayan kişilerin arazilerinin toplulaştırılmasının da fazla bir anlamı kalmamaktadır. Bu arazilerde mutlaka bölge halkına ve üretime katkı yapar hale getirilmelidir. Yani arazi sahiplerinin de arazilerini istediği gibi boş bırakma hakkının da sınırlandırılmasının gerekli olduğuna inanıyorum.
Tarım ve Orman Bakanlığımız, tarımsal arazisi olan ve çiftçilik yapmayan 35 milyon insanımızın, bu arazileri gerçek çiftçilik yapan üreticilere nasıl aktarabileceği üzerine politikalar geliştirmelidir. Bu politikaların geliştirilmesi ve uygulanması için konu ile ilgili yasal düzenlemeler yapılmalı, her kesimin görüşleri alınmalı, benzer problemler yaşayan başka ülkelerin bu meseleye nasıl çözüm buldukları araştırılmalıdır. Ekim ayında toplanacak olan III. Tarım Ve Orman Şûrasında bu konu detaylı görüşülüp akılcı çözümler bulunabilir. Japonya ve Tayvan’da ekilmeyen tarım arazilerinin sahipleri tarafından ekilmesi için belli bir süre verilmektedir. Bu süre içinde ekilmeyen araziler devlet eliyle ekmek isteyen üreticilere kiralanarak tarımsal üretim yapılabilir hale getirilmesi sağlamaktadır. Bizim ülkemizde de böyle bir uygulama neden yapılmasın ki?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.