Ahmet Sandal

Ahmet Sandal

Algı ve olgu arasında fikir jimnastiği

Algı ve olgu arasında fikir jimnastiği

Algılar'ın olgular'dan daha etkili olduğu bir Dünya'da, köşe başındaki 30 TL'lik leziz kebaplar sunan bir kebapçı müşterisiz kalır da, bazı cinler “bilmem ne'et” diye bir algı oluşturur da beş para etmez bifteği 300 TL olarak Millet'e kakalar.

Algılar'ın olgular'dan daha önde olduğu bir Dünya'da, muhteşem bir yapının mimarını unuttururlar da, o aynı yapının çalakalem resmini yapan ressamını eliniz patlatırcasına alkışlatırlar.

Algılar'ın olgular'dan daha önemli görüldüğü bir Dünya'da, AR-GE ve kaliteye ayrılandan daha fazla reklam ve tanıtım için bütçe ayrılır.

Algılar'ın olgular'dan daha mühim sayıldığı bir Dünya'da, iyi olmaktan daha fazla iyi görülmek için çalışır insanlar.

Algılar'ın olgular'dan daha önde yer aldığı bir Dünya'da, ruh değil beden, nitelik değil nicelik, nüfuz değil nüfus önem taşır.

Evet bu sözleri geçen gün sosyal medya hesabımdan paylaştım. Beş hususu “algı ve olgu” bağlamında paylaştıktan sonra, iki gün önce de (28.12.2021 tarihinde) ihlas üzerine birkaç hususu dile getirdim.

"Desinler kurtarmaz insanı!"

Şairdi desinler.

Hayırseverdi desinler.

Karizmatikti desinler.

Cesurdu desinler.

Cömertti desinler.

 

Şu desinler, bu desinler.

Toplumdaki fertlerin ve seni tanıyanların dedikleri kurtarmaz seni, yalnızca ihlasın kurtarır.

"Bu Dünya'da ihlasın yoksa, Ahirette iflasın var."

İflas etmek istemiyorsan "şöyle böyle adamdı desinler" ile hareket etme ve riyanın büyüğünden ve küçüğünden uzak dur.

Evet bir tarafta algı ve olgu arasında yaşayan bizler ve bir tarafta da nefsimizin bizi aldattığı “desinler” durumu.

“Desinler”, o kadar tehlikeli bir duygu ya da öyle yanlış bir düşünce ki, çoğumuz bilerek ya da bilmeyerek “desinler” peşinde koşuyoruz.

Algı oluşturmak, insanları algılarla yönetmek ne kadar yanlış ve ne kadar tehlikeli ise “desinler” de o kadar yanlış ve tehlikelidir.

Algı’yı başkaları oluşturur. Algı’yı başkaları bize gösterir. “Desinler”i de nefsimiz bize ilham eder. “Desinler” diyerek, nefsimiz bizi bu yanlışa sürükler.

Algı günümüzde hangi alanlarda kullanılıyor. Bunu hepimiz biliyoruz.

Siyasette, ticarette, ekonomide, yönetimde ve benzeri alanlarda “algı” günümüzün bir gerçeğidir. Tam bir tuzaktır.

Siyasette “oy oranları şöyle-böyle” diyerek kitleleri yönlendiren anket şirketleri birer algı merkezleridir.

Marka isimlerini gözümüzün içerisine kadar sokan reklam, afiş ve tabelalar, birer algı yöntemleridir.

Algı oluşturanlar, “deveyi pire, pireyi deve” yapar. Deve devedir, pire de piredir. Ancak algıcılar, öyle tuzak ve öyle ayak oyunları yaparlar ki, sizi kandırırlar, sizi aldatırlar ve sizi tuzağa çekerler.

Maalesef, algıcılar, ne ihlas ne de izan tanırlar.

Algıcılar Makyavel denilen bir alçak adamın peşindedirler. O adam ki, “amaca giden her yol meşrudur” diyerek kitleleri kandırmış ve “Makyavelizm” denilen bir aldatıcı akım meydana getirmiştir.

Makyavel’in yolundan gidenler cilalı, boyalı afiş ve reklamlarla, laf cambazlığı ile kitlelerle adeta alay edenler.

Evet, günümüzde algı artık bir gerçektir. Kimse hakikaten ne olduğunu ve doğrunun ne olduğunu düşünmüyor. Zaten birileri de hakikat ve doğrulara değil insanları algılara yöneltiyor.

Nefsimiz de algı’ya düşkün. O da seni olduğundan büyük göstermek peşinde. Nefsin, sana sen şu’sun, sen bu’sun diyerek nice telkinlerde bulunuyor. Hepsi de boş. Sen fani ve ölümlü bir varlıksın. Toprak altına gün gelecek konulacaksın. Üzerine en kaliteli kıyafetler giyerken, yattığında üzerine en kıymetli battaniye, yorgan örtülürken, gün gelecek, öldüğünde, çıplak kalacak ve nice nice makyaj yaptığın, nice nice özen gösterdiğin o bedenin üzerine küreklerle topraklar atılacak.

Nefsimizin algı’sından kurtulup tam ihlası kazanmalıyız. Bu içerideki algıdan kurtulduktan sonra ikinci bir görevimiz var. Dışarıdaki algı’dan da kurtulmalıyız.

Dışarıdan bize yönlendirilen algı’dan nasıl kurtulacağız. Yine aklımızın yardımıyla kurtulacağız. Nasıl ki, akıl ve izan ile nefsimizi dinlemediğimiz gibi, yine akıl ve izan ile algı yapanları da dinlemeyeceğiz.

Evet, algı ve olgu arasındaki bu düşüncelerimi sizlerle de paylaşmak istedim. Yüce Rabbim (cc) her daim uyanık eylesin bizleri ve akıl ile izan içerisinde yaşatsın. Amin.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ahmet Sandal Arşivi