Ambulanstaki sizin yakınınız olabilirdi
Önceki gün 15 Temmuz Milli İrade Kızılay Meydanı’ndaki ışıklardan karşıdan karşıya geçiyordum. Sıhhiye yönünden gelmekte olan ve ambulans acı acı sirenlerini çalarak geliyordu. Gelen siren sesiyle ürpermemek elde değildi.
Trafikteki bütün araçlar sağa sola yanaşarak gelen ambulansa yer açıyorlardı. İçindeki hastayı biran önce hastaneye yetiştirsin diye. Fakat ambulans şoförünün hesaba katmadığı bir durum vardı. O da trafikteki insanlar.
Tam ambulansın geçeceği sırada yola çıkan çok sayıda vatandaş ne yazık ki o ambulansa yol vermedikleri gibi kendilerinin de hayatını tehlikeye atarak karşıdan karşıya geçmeye devam ettiler.
Şöyle yüzlerine baktım bir kaçının. Hiçbir şey umurlarında değildi. Ne gelen ambulansı önemsediler ne de kendi hayatlarını. Ambulans şoförü gözlerimin önünde fren yapmasaydı muhtemelen onlardan birisi şuan ya hayatta olmayacaktı ya da hastanede tedavi altında olacaktı.
Ne yazık değil mi? İçinde bir hayat kurtarmak için canhıraş siren çalan bir ambulans diğer yanda hayatı bu kadar hafife alan ve umursamayan insanlar. İşte böylesi durumları görünce diyecek söz bulamıyor insan.
Ambulans geçip gidince oturdum parktaki bir bankın üzerine ve kendi kendime düşündüm. Biz bu hale nasıl geldik. Biz hangi ara bu kadar umursamaz ve hangi ara vurdumduymaz olduk diye.
Sormak lazım o trafikte ambulansa yol vermeyen aciz insanlara. Ya o ambulansın içinde sizin anneniz, babanız ya da en sevdiğiniz olsaydı ne yapardınız?
O zaman anlardınız bir hayatın kurtarılması bazen saniyelerle, bazen saliselerle oluyor diye. Buradan bir kez daha seslenmek istiyorum lütfen biraz daha duyarlı olalım. Birbirimizi biraz daha anlamaya, sevmeye çalışalım.
Hayatı bu kadar hafife alıp can kurtarmaya çalışan bir ambulansa kızmak yerine onu elimizden geldiğinde yardımcı olmaya ve onun işini kolaylaştırmaya çalışmaya gayret gösterelim. Doğrusu da bu değil mi?