Eflatun Neimetzade

Eflatun Neimetzade

Anadolu Çırağı kitabının özellikleri

Anadolu Çırağı kitabının özellikleri

Azerbaycanlı gazeteci-yazar Sabir Şahtahtı’nın yeni kitabı (Emre yayınları, çeviri; Metin Yıldırım ve Nermin Zabitkızı, 2017) İstanbul’da basılmıştır. Anadolu Çırağı aslında Kafkas İslam Ordusunun 1918 yılında Azerbaycan’ı Ermeni işgalinden azat etmesine işarettir. Eğer gerçekten de Anver Paşa ve Kazım Karabekir Paşalar Bakü’ye gelmeselerdi, Azerbaycan toprakları topyekun düşmenin elinde olacaktı ve ya İngilizlerle aralarında parsel-parsel paylaşılacaktı. Bu tarihi bir gerçektir. Anadolu’nun çırağ gibi kahraman evlatları Azerbaycan’ın kurtarıcılarıdır. Ve her iki Kahraman Türk Paşalarının heykelleri Azerbaycan topraklarında Çınar gibi yükselmesinden keyif ve mutluluk his ederiz.

“Ankara İl” ve “Anadolu” gazete sayfalarında Ermenilerin Azerbaycan’ı nasıl işgal ettikleri, insanlarımızı, soydaşlarımızı vahşice, zalimce ilkel yöntemlerle nasıl öldürdükleri hakkında çok yazmışımdır. Şimdi Sabir dostumun kitabını sayfaladıkça bir daha düşmanlara olan nefretim isyan etmeye başladı. Sabir Bey gazeteci olsa da deneyimli yazar gibi Ermeni mezalimini, Azerbaycanlı oldukları için kendi topraklarımızda Ermeni cellatlarının türettikleri kanlı olayları açıklıyor; daha önceleri yazmış olduğum yazılarda Ermenilerin vahşilikleri, kazılardan bulunan kafatasları, el, ayak kemikleri yeniden sinema gibi gözlerim önünde canlandı. Sabir Bey’in yeni kitabı tarihe yeniden ışık tutuyor. Bu ışık Anadolu kahramanlarının azat ettikleri Azerbaycan toprakları üzerinde parlayan Güneş şuaları gibi ışık saçıyor. Kitaptan okuyoruz:

İNGİLİZ TOMSON BAKÜ VALİSİYDİ

“18 Aralık 1917’de Stepan Şaumyan’ı Kafkasya Fevkalade Komiserliği’ne tayin eden (Türk düşmanı katil) Lenin, kaçan Rus askerlerinin silahlarını alarak Bakü’deki Ermenileri silahlandıran Şaumyan’a göz yumuyordu. Bu arada Adranik’e bağlı birlikler Zengezur ahalisini süngüden geçirmiş, Gorus şehrini kendisine başkent ilan etmiş. Durum o kadar vahim bir hal almış ki General Tomson, Andranik’e mektup yazarak Zengezur’da kan dökmeyi durdurması emrini verdi” (s. 14). Tomson ve yandaşları Bakü kara altının peşindelerdi… Gaddar Tomson Bakü’de kendi evindeymiş gibi bir taraftan yağmalamalar yaptırıyor, öte yandan Bakü petrolünü taşımaya başlıyor.

Kitapta Ermenistan topraklarında yaşayan Azerbaycanlılara nasıl baskı yapıldığı, onların ezeli ata-baba topraklarından göçüp gitmeleri için Ermeniler sert planlar hazırlıyordu. Örneğin, okullarda Rus dili eğitilmiyordu ve gençler bu nedenle Azerbaycan Üniversitelerine okumaya zorlanırdı. Bunlardan biri de Zadegan adında gençtir. Babası Abbas kişi Bakü eğitiminden sonra oğlunun yeniden Ermenistan’a döndüğünün sevincini yaşıyordu. Bu Oğuz topraklarında doğulan çocuklara eğitim vermek gerekiyordu. Bunu Zadegan güzel anlıyordu. Bir gün sınıf arkadaşları önünde hakiki gerçekleri anlatamayan tarih hocası Bahadır’a az kala isyan edecekti: “…Ermenilerin kötü niyetlerini… her yüzünü gördük, der; 1905’de, 1915’de, 1918’in Mart ayında neler yaptıklarını büyüklerimden duydum… Akrabalarımın da Ermeni süngüsüyle can verdi…” Sonralar Bahadır hocanın Yüksek Lisans Tez danışmanının Ermeni olduğunu öğrenir. Buna göre de okuldaki Azerbaycanlılara tarihi gerçekleri açıklamak yasaktı…

Üç bölümden oluşan kitabın ilk bölümünde yazar genelde Ermenilerin Azerbaycanlılara, yaşlıya, ihtiyara, hamile kadınlara çocuklara uyguladığı vahşeti, zulüm, işkenceyi, gaddarlığı tarihi belgelerle açıklıyor. Ayrıca Ermenilerin, tarihten ezeli doğma topraklarından Azerbaycanlıları zorla kovduklarını, öldürdüklerini belgeliyor.

ÜNLÜ İŞ ADAMININ ÖLDÜRÜLMESİ

İkinci bölümde Ermenistan’dan eğitim için Bakü’ye gelmiş Zadegan adında gencin, daha sonra tanınmış iş adamının kaçırılarak öldürüldüğünü kaleme alıyor. Önce kaçırıldığı biliniyor, fidyeciler ortada dolaşıyor ve paranın Ukrayna’ya getirilmesi denilse de, sonunda polisin başarılı çalışmaları sonucunda na’şı bulunarak defni yapılıyor. Sonuçta yakın çevresindeki arkadaşlarının yakalandığını polisiye romanlarındaki gibi didaktik tarzda kaleme almıştır. On dört bölümün içinde Zadegan’ın çevresinde pek çok yakınları, tanıdıkları, onun ölümünde rol alan hainler, iki yüzlüler, onu kapana doğru iten şerefsizler vardır isimlerini bile zikr etmek istemiyorum. Kitabı okuyanlar o kişileri iyi tanısınlar diye dikkatle okumalarını tavsiye ederim, çünkü günümüz olaylarını büyük başarıyla kaleme almıştır.

On dört başlıkta toplanmış olayların akışı iyi bir televizyon seria lının malzemesi olduğunu işaret ediyor. İyi aktör ekibiyle güzel bir tele filmin olacağını umuyorum. Sabir Bey güzel kalemiyle, olayların akışıyla ve hadiselerin, diyalogların kısa ve net ifade etmesiyle bende bu kanaati uyandırmış oldu. İleride bu öyküleri bir telefilm için güzel senaryo hazırlayarak Az. TV’le iletişime geçeceğini umuyorum.

Yazar üçüncü bölümde okurlarına yeni bir piyes takdim ediyor. Olay elbette ki Ermeni cellatlarının Azerbaycanlılara verdikleri acılar, zulümler aydın şekilde gösterilir. Ermeniler, ellerindeki Azerbaycanlı esirlere karşı sert, acımasız, faşistlerin bile esirlere yapamadığı vahşilikleri gösteriyor. Ermenilerin tarih boyunca Türklere karşı yaptıkları soykırımın resimleri ortadadır.

ERMENİ VAHŞİLİĞİNİ KANITLAYAN GERÇEKLER

Van, Iğdır, Kars ve başka illerde Türkleri arkadan nasıl vurdukları, başları kesilerek kuyulara attıklarıyla ilgili gazeteler, arşiv materyalleri mevcuttur. En son Hocalı’da yaptıkları soykırımla ilgili dünya devletlerinde binlerce kitaplar, belgeler, resimler basılmış, insanlara paylanmıştır. Burada Cumhurbaşkanı Birinci Yardımcısı, Haydar Aliyev Fondu ’nün Başkanı, YUNESKO ve İSESKO’nun Hoş Meramlı Sefiri, Mehriban Hanım Aliyeva’nın teşebbüsünü unutamayız. Fond tarafından dünya insanlarına bu acı dehşeti tüm ayrıntılarıyla anlatılması için beş dilde basılan “Hocalı Soykırımı” kitabı gerçekten de dünyada büyük yankı uyandırmıştır.

Bu perspektiften baktığımızda usta gazeteci ve yazar Sabir Şahtahtı’nın “Anadolu Çırağı” kitabı da Azerbaycan gerçeklerinin dünyada tanıtılması, topraklarımızın yüzde yirmisinin hala da işkal altında tutulmasını bir daha açıklıyor. Kadim Oğuz topraklarımızdaki kültür merkezlerinin, okulların,  mukaddes mescitlerin, bin yıllarca mevcut tarihi mezarların, sarayların, dünyaca tanınmış şair, yazar, besteci, müzisyen, devlet adamlarının abidelerinin Ermeniler tarafından yakılması, dağıtılması, yaptıkları vahşiliklerin iyi anlamalarında bu kitabın müstesna ehemmiyetli olduğunu görmekteyiz. Her kesimden olan insanların bu kitabı okumalarını tavsiye ederim-çünkü burada tarihi gerçekler vardır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Eflatun Neimetzade Arşivi