‘Ab-ı Hayat’ sunan Yılmaz Özdoğan -2: ‘Kraliçe’nin gelişi
Renkli hayatı, ilginç kişiliği, çarpıcı tespitleri, farklı yaklaşımlarıyla değerlendirmelerde bulunan Yılmaz bey, ilk olarak hayatının dönüm noktası olan kararını ve Çorum’dan Ankara’ya gelişini anlattı.
Röportaj ve değerlendirme: DURSUN ERKILIÇ
-2-
Renkli hayatı, ilginç kişiliği, çarpıcı tespitleri, farklı yaklaşımlarıyla değerlendirmelerde bulunan Yılmaz bey, ilk olarak hayatının dönüm noktası olan kararını ve Çorum’dan Ankara’ya gelişini anlattı.
NEREDEN NEREYE
İnşaat malzemeleri satan Yılmaz Özdoğan’ın, Çorum’dan Ankara’ya gelişi 1968’e rastlıyor...
Yurtdışına çimento satarak ihracat da yapan Özdoğan, soyadını taşıyan bir nakliye şirketinin de sahibidir o zaman.
Türkiye’nin her yerinden onlarca TIR, kendisinin kotardığı ihracat bağlantıları için sefer üstüne sefer yapmaktadır.
BAŞTAŞ Çimento Fabrikası açılınca bayilik almış…
Nakliye ve gümrükleme paraları ödenmeyince fabrikadan hisse vermişler.
İyi ki de vermişler!
Çünkü bu sayede hem yönetime girmiş hem de zamanı gelince hisselerini Fransızlara o zaman 12 milyon dolara satmış.
Gerisini kendisinden dinleyelim:
YAN GELİP YATAMAZ
“Parayı alınca işhanı yaptım Ankara Emek’te. Çalışmayalım dedik. Hilton’a yüzmeye, havuza gidiyorduk… İşsizliğe alışkın değilim, sıkıldım. Orada bir arkadaşımız vardı, buranın jeoteremal işini yapıyordu. Bana dedi ki, fabrikadaki hisseni satalıberi moralin bozuk… evet dedim, 13 yaşından beri çalışan biriyim, boş durmak canımı sıkıyor. Dedi ki, Kızılcahamam’da jeotermal işi aldım. Yarın seni de götüreyim. Başkan sana oradan bir yer versin kaplıca yap…
Geldik, onlar anlaşmayı yaptı. Burada Yaşar (Yıldırım) Başkan vardı. Ona, bak bir yatırımcı getirdim dedi. Başkan sevindi… Buranın (Ab-ı Hayat Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Merkezi) temelini Turgut Özal atmış. 300 bin lira para harcanmış. 1-2 kat çıkmışlar… 7-8 sene geçmiş, dökülüyor. Yaşar bey, burayı sana satabiliriz dedi. Buradan Çam Otel’e yemeğe götürdü. Sağdaki villaların olduğu yeri görünce durun dedim. Burayı bana verin, tesisi buraya yapayım. Tepeye de teleferik yaparım. Dünyanın her yerinden insanları getiririm buraya. Durduk… Burada 48 tane hisse var dedi Yaşar Başkan. O zaman vazgeçtim… Sonuçta burayı almaya karar verdim.”
Yılmaz Özdoğan, Ab-ı Hayat adıyla Kızılcahamam’a hizmet veren bugünkü modern tesisi böyle yaratmış…
‘KRALİÇE’ GELİYOR!
Bu modern tesisin karşısındaki arsayı da alışveriş merkezi ve lojman yapmak için almış.
Her türlü müşteri profiline hizmet sunabilmek için, sonradan orayı da otel yapmak için başkanla görüşmüş ve olur almış.
Ab-ı Hayat’ın kardeşi olan Hotel Şifa Hayatsuyu Kaplıca Tesisi böyle doğmuş.
Yılmaz Özdoğan beyin ‘Kral’ dediği Ab-ı Hayat Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Merkezi ile ‘Kraliçe’ dediği Hotel Şifa Hayatsuyu Kaplıca Tesisleri toplam 400 yatak kapasitesiyle ilçenin önemli turistik tesis yatırımlarından ikisi…
‘Kral’da kadın ve erkek bölümleri ayrı. ‘Kraliçe’de ise, hem ortak kullanılan bölüm var hem de sadece kadınların faydalanabildiği bir bölüm.
Bu özellikleriyle de ilgi görüyor tesisler.
SUYUN ÖZELLİĞİ
Yılmaz Özdoğan, kurduğu muhteşem tesislerde şifa dağıtan suyun özelliklerini şöyle anlattı:
“Su, 380 metre aşağıdan çıkıyor… 72 derece olan ilk suyu biz alıyoruz. Paslanmaz çelik depolarda bekletiyoruz. Havuzlardaki sistem alttan devamlı verme üstten taşma şeklinde.
Saf, doğal ve katkısız olan havuzlardaki su günde iki üç defa tazeliyor kendini… Türkiye’de kaplıca çok. Ancak hepsinin özelliği ve faydalı olduğu hastalıklar farklı… Buranın faydası da çok...
Kızılcahamam’da maden suyu var, kaynak suyu var, termal su var bir de maden suyu ile termal suyun karışımından oluşan acı su var.
Suyumuzla ilgili üç ayrı rapor var. Biri içilir diyor, biri içilmez diyor, biri de doktor kontrolünde içilir diyor. Bize göre içilebilir…”
(DEVAM EDECEK)
Kaynak:Haber Merkezi
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.