Ankara'nın bağ kültürü yeniden canlanacak!
Ankara’nın dört tarafı bağlarla çevrili olduğu halde unutulmaya yüz tutması ama Ankara’nın Bağları Belgeseli ile farkındalık oluşturmak adına çalışma yaptıklarını söyleyen Eğitimci, Yazar ve belgeselin danışmanı Dr. Necati Yalçın anadolugazete.com.tr’ye konuştu.
ÖZEL HABER: SAMET EKER
Günümüzde Ankara’nın bağları dediğimizde sadece oyun havası çıkması yozlaşmış kültürel değerin bir ürünü olarak karşımıza çıkarken bunu değiştirmek ve yeniden Ankara kültürünü ayağa kaldırmak için yapılan belgeselde danışman Dr. Necati Yalçın anadolugazete.com.tr’ye önemli açıklamalar yaptı.
“OYNARIZ AĞLANACAK HALİMİZE”
“Amacımız farkındalık oluşturmak ama epey zor görünüyor.” diye sözlerine başlayan Dr. Necati Yalçın, “Biz elimizden geleni yapma gayretiyle bunu yapmaya çalıştık. Çünkü Ankara'nın Bağları yazın internete oyun havaları çıkar. Buna buna ben deyimi değiştirmek diyorum. Çünkü ‘ağlarız gülünecek halimize’ deniyor. Biz Ankara'da bunu daha da öteye götürmüşüz ve ‘oynarız ağlanacak halimize’ olmuş. Ama eğer mesela dünü bugünüyle Ankara'nın bağları, kaybolan Ankara'nın bağları gibi bir şey yazdığınızda da internete, işte o zaman acı gerçekler çıkıyor. Hakikaten o zaman oynayasınız, zıplayasınız hiç gelmez. Oturup ağlamanız gerek.” şeklinde altını çizdi.
“ENGÜRÜ DENİLEN ŞEHİR”
Belgesele danışman olarak katkıda bulunan Yalçın, sözlerine şöyle sürdürdü: “Arkadaşlarım dört tarafa giderek yazdılar, çizdiler. Çok da güzel röportajlar yaptılar. Ama beni bu sabah arayan bir arkadaşım, ‘Haymana'yı atlamışsınız’, ‘Haymana'da ne bağlar vardı, siz bilmiyor musunuz?’ dedi. Mahcup olduk. Yani demek Ankara'nın dört tarafı bağlarla çevrili. Sen zamanında Roma'ya şarap gönderen bir yersen, binlerce yıllık bir geçmişin varsa ve Ankara'nın adını Müslümanlar geldikten sonra Engürü yani üzüm anlamına gelen Engürü dediysen bu kente, Kalecik karası hala Kavaklıdere'nin şarapları hala çok çok tutuyorsa, demek ki burada bir şey var.”
“BELGESELLE UMARIM FARKINDALIK OLUR”
Konuşmasına devam eden Necati Yalçın konuşmasını şu cümlelerle tamamladı: “Sen her yeri, dereleri, şuraları, buraları kapattın ama nereye eksen oradan yine çok güzel ürünler çıkıyor. Beş beyaz falan diyoruz. Bir zamanlar buna beş mücevher denmiş ve bunun içinde armut varmış. Şimdi Ankara armudu dedin mi sadece adını biliyoruz. Kedisi gidecekti vesaire. Keçisini zaten kaçırmışız. Dolayısıyla umarım bu belgeselle biraz daha farkındalık olur.”
Katkı sağlayanlar;
Prof. Dr. Mehmet Tunçer Hoca'mı anmadan geçemeyeceğim. Sevgili Haluk Balaban ve sevgili Dericizade Faruk Küçük arşivleriyle, o engin Ankara bilgileriyle bu belgesele çok yardımcı oldular. ABB Kültür ve Tabiat Varlıkları Eski Daire Başkanı Bekir Ödemiş, Ankara İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü'nden Ali Ayvazoğlu, Gordion’da Kadim Koç orada yardımcı oldu. Anadolu Medeniyetler Müzesi Müdürü Yusuf Kıraç, İsmet Yılmaz, atılan fotoğrafları direkt resme çevirdi. Bugün de onun resim sergisi var. Güngör ve Şükran Makar kardeşler. Şevket Bülend Yahnici galanın AKK’de yapılmasını sağlayan kişi. Onun da engin Ankara bilgisinden yararlanıldı. Ankara Kulübü Derneği Onursal Başkanı Dr. Bülent Kalıpçı ve Fatma Tuna.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.