“Bahar Kalkanı” Harekâtı ve Mehmetçiğin zaferleri
Son günlerde bazı siyasetçiler, basında da bazı gazeteciler: “Türk Silahlı Kuvvetlerinin Suriye’de ne işi vardır?”, “Mehmetçikler Suriye’den geri dönmeliler…” türünden anlamsız mesajlar vermekle Türk insanının onuruyla adeta alay ediyorlar. Bunu söyleyen siyasiler ve gazeteciler kesinlikle Türk olamazlar. Çünkü gerçek Türkler iyi anlıyor ve biliyorlar ki, Türkiye, Suriye’nin toprak bütünlüğünü savunan ilk Müslüman devlettir. Unutmamalılar ki Halep bir Türk kenti olmuştur…
Başta ABD, İran ve Rusya, epey yıllardır Suriye topraklarındalar ve ülkenin petrollerini aralarında paylaşmışlar. Ve bu devletlerin işbirliği sayesinde PKK, YPG ve PYD terör grupları sınırlarımızın dibinde terör devletini kurmak niyetindeler ve PKK teröristleri Güney illerimize aralıksız bombalar atıyor ve insanlarımız katl ediliyordu. Ayrıca, Suriye’deki karşı durmalardan ve zulümden evlerini, topraklarını terk ederek sınırlarımıza ve oradan da topraklarımıza yerleşmiş durumdalar. Türkiye zulümden kaçanlara sıcak yuva vermiştir; katil Esad’ın zulmünden evlerini terk etmiş 4 milyon sığınmacılara 45 milyar doların üzerinde harcamalar yapmıştır. Cumhurbaşkanımız, Sayın, Tayyip Erdoğan, bu felaketi, ABD’ye, BM’ye, NATO’ya defalarca dile getirmiştir. Fakat sığınmacıların ardı-arası kesilmiyordu. TCK bu göçün önünü kesmek ve sınırlarımızda yerleşen teröristleri temizlemek harekâtı başlamaya mecbur kalmıştır. Türkiye’nin bekası tehlikede iken içimizdeki bazı hainler ve dâhildeki düşmanlar TV -de boy gösteriyor, halka yanlış bilgiler sunmaya hala da devam ediyorlar… Onlara yazıklar olsun, diyorum. Gerçek düşmanlar içimizdeler, diyorum.
İÇİMİZDE PEK-ÇOK HAİNLER VARDIR
Pek çok basın mensupları AB-in hain söylemlerini içimize çekiyor, halkı aldatıyorlar. Avrupa Birliği ülkeleri, hiç zaman Türk halkının dostları olmadılar. Vermiş oldukları sözleri tutmadılar, yalan vaatlerde bulundular. Suriye rejimi ise halkına karşı katliamı devam ediyor, insanlar yurtlarından, evlerinden göçe mecbur kalıyorlar. Göç dalgası Türkiye sınırlarına doğru geliyordur. Silahlı Kuvvetlerimizin amacı ise - Suriye rejiminin türetmiş olduğu göçün önünü kesmek, sınırlarımızda yuvalanan PKK, YPG ve PYD-in köklerini yok etmek ve Suriye’ye barışı, kardeşliği getirmektir. Mehmetçik Suriye’de barışı ve kardeşliği pekiştirmek isterken rejimin saldırısı sonucunda 34 Mehmetçiğimiz haince öldürüldü. Türkiye’nin gerçek gücünü, kuvvetini anlaması için Türk Ordusu rejime karşı güç kullanmaya mecbur kalmıştır. Ülkemizde dört, sınırın karşı tarafında ise bir milyon yarım Suriyeli Müslümanlara her türlü maddi imkânları sağlayan Türk askerine kurşun sıkan hain rejimin yerleşim mekânları tek-tek vurularak yok edilmeye başlandı.
Cumhurbaşkanımız, Sayın Erdoğan Soçi mutabakatı gereği, ABD, Fransa ve İngiltere Başbakanları ile telefonda konuştu, onlara rejimin haince darbesini anlattı. Ayrıca, NATO Genel Sekreterini aradı, olayları detaylı anlattı. NATO ülkeleri hemen toplandı, Türk askerinin öldürülmesini protesto ettiler... Bir gece vakti, ansızın ABD, Fransa ve İngiltere Esad rejiminin önemli stratejik merkezlerini vurdu. Öte yandan Türk Silahlı Kuvvetlerimiz İdlib ve etrafındaki ilçelerinde rejim merkezleri toz-duman etti.
Türkiye, daha önce de “Fırat Kalkanı”, “Zeytin Dalı” harekâtları büyük başarıyla yapmıştır ve dünya devletleri Türklerin gücünü ve başarılarını takdir etmiş oldular.
“Bahar Kalkanı” harekâtı 27 Şubat tarihinden sonra başladı. O tarihte 34 Mehmetçiğimiz Esat rejimi tarafından şehit edilmiştir. Ve harekâtın düğmesine basıldı ve başarıyla devam ediyor. Düşmanın 1 İHA, 2 uçağı düşürüldü… 8 helikopter, 103 Tankı, 2 bin 222 rejim askeri, pek çok önemli stratejik noktaları yok edilmiştir.
MEHMETÇİKLER KAHRAMANCA VURUŞUYORLAR
Cephede ciddi çatışmalar devam ediyor. Rejimin bulunduğu her nokta tek-tek yok ediliyordu. Muhalif kuvveler rejimin yuvalandığı 9 ilçeye yeniden sahip oldular. Bütün başarılara Türk SIHA’ları sayesinde düşmanın önemli merkezleri nokta vuruşla darmadağın ediliyor. Son olarak Serakip kenti muhalefetin eline geçmiştir. Rejim güçleri SİHA’larımızın sayesinde darmadağın edilmiştir. Yirmi köy ve kasabalar muhalifin elindedir. Dengeler çok-çok değişmiştir.
Esad rejimi kendi insanlarını hedef alıyor ve öldürüyordu. Zaten insanlar kendi evlerini bu sebepten terk ediyorlardı. Cilvegözü ve Edirne sınır kapısından zırhlı araçlarımız Suriye’nin iç noktalarına aralıksız yerleştirmeye devam etti…
Öte yandan Rus Silahlı Kuvvetleri rejimin askerlerine, tüm Silahlı Kuvvetlerine yardım ve destek veriyordur. 1952 yılından günümüze dek Rus Silahlı Kuvvetleri, Suriye Ordusunun bütün alanlarında hizmet gösteriyor. Bir nevi bu ülkeyi denetimi altında tutuyor. Çoğu zaman açık, çoğu zaman da gizli olarak Esat Moskova’yı ziyaret ediyor, Vladimir Putin’le istişarede bulunuyor. Esad, ülkesini adeta Rusya’ya teslim etmiştir.
ABD İLE RUSYA ANLAŞMIŞLARDIR
Burada bir gerçeği de gündeme getirmek isterim. Bana göre ABD ile Rusya – Suriye üzerine anlaşmışlar. Bu iki istismarcı devletler – iki güç dünya devletleri üzerindeki baskılarını, denetimlerini aralıksız devam etmekteler. Ve dünyanın çeşitli kutuplarında her iki emperyalist devletlerin izlerini görmek mümkündür…
İçimizde bazı güçler vardır ki, bu iki emperyalist devletlere sempatiyle yaklaşıyorlar. Ve dev iki emperyalist devletlerin sempatizanları Türkiye dâhilinde yuvalanmışlar. Sadece basını izlemekle bazı satılmış gazetecileri tanımak mümkündür; bu iki devletin meraklarını aralıksız dile getiriyorlar, insanlarımız arasında bu devletlere sempatiyi artırıyorlar. Bu vatan hainlerine şunu söylemek isterim: -Ben ikinci Üniversiteyi Saint-Petersburg’da okudum ve toplam on beş yıla dek Rusya’da yaşadım ve Rusya’nın en Büyük Moskova Bolşoy Operasında Konkuru kazanarak görev yaptım. Tüm bu dönemlerde Rusların Türklere olan nefret ve kin beslediklerinin canlı şahidiyim. Sonunda istifa verip, Bakü’ye döndüm, daha sonra Türkiye Kültür Bakanı, Sayın Namık Kemal Zeybek tarafından Türkiye’ye, baba vatanına davet olundum. Şimdi bazı emperyalist sempatizanlarına yüzümü tutup diyorum: “Türkiye’nin ne ABD-ye, ne de Rusya’ya ihtiyacı yoktur. Türkiye’nin kardeş Türk devletlerinin Birliğine ihtiyacı vardır”. Bakın, eski Kazakistan Cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev ne diyor: “Türkiye’ye karşı duran devletler bilsinler ki, biz de onlara karşı duracağız”.
Ayrıca, Azerbaycan devletinin kurucusu Haydar Aliyev de, “Biz Aynı Millet, İki Devletiz”, demiştir. Sayın İlham Aliyev de “Sayın Erdoğan’la iki kardeş gibiyiz”, diyor. Öte yanda Özbekistan, Kırgızistan, Türkmenistan, Tataristan, Başkurdistan, Yakuta, Nogay ve Saka Türkleri vardır ki, Türkiye’nin çağrısına hazır bulunurlar. Bu gün hepimiz “KAPAN-7 KARADAĞ” harekâtında kahraman Mehmetçiklerimizin çok zor iklim şartlarında PKK teröristlerine karşı yürütülen harekâtına destek veriyoruz. Tanrı Mehmetçiklerimizi korosun, diyoruz!
MEHMETÇİKLER ZAFERLE VATANA DÖNECEKLER
İster Rusya, isterse de ABD olsun – bütün komşu devletler de dâhil bilmeliler ki, Türkiye’nin hiçbir devletin topraklarında gözü yoktur. Fakat sınırlarımıza tecavüz eden, dil uzatan ülkeler, hainler bilmeliler ki, biz Türklerin tarihten gelen önemli geleneği vardır; zor şartlarda Türkler bir yumruk gibi birleşiyorlar ve düşmanımıza gereken dersi veriyorlar. Tarih boyunca adil, barışçıl halk olarak biliniyoruz. Mevlana ruhuna sahibiz; barış, sevgi ve hoşgörü ruhumuzun derinliğine işlemiştir.
Bu sebepten diyorum ki gerektiği anda bütün Türkler de Suriye’de yürütülen “Bahar Kalkanı” harekâtına katılmaya hazırlar. Tek işarete, Cumhurbaşkanımız, Baş Komutanımız, Sayın Erdoğan’ın tek çağrısına bağlıyız... Çünkü kadim geleneğimize bağlı insanlarız. Bu gün Türkiye sığınmacılara 45 milyar dolar harcamıştır. Sebep ise Esat rejiminin sivil halkına karşı yürüttüğü acımasızca savaşıdır. Esat bir katildir, Türk düşmanıdır, vatan düşmanıdır. Er ya geç Suriye halkı onu tanıyacak ve gerekeni yapacaktır. Çünkü bu şahıs (ona “adam” demek bile doğru olmaz) kendi insanlarına karşı acımasızca kurşun yağdırıyor, hatta varil bombalarını bile halkına karşı atmaya hazırlamıştır… Bu depolar yok edilmiştir…
Türkiye, göçün önünü durdurmak ve sınırlarımızın yakınında terör devletini kurmak isteyen PKK, YPG ve DEAŞ güçlerinin temizlenmesi için Suriye topraklarında bulunuyor. Sayın Cumhurbaşkanı, Recep Erdoğan’ın ifade ettiği gibi: “Şehitlerimizin kanı yerde kalmaz. Bunu yapanlara gereken dersi vermek için oradayız”.
Canlarını feda edenlerin ruhu bizleri birliğe, tek yumruk olmaya çağrı yapıyor. Türkiye tek yürek oldu…
Tanrı Mehmetçiklerimizi korusun.
Tanrı Türkü korusun!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.