Buğday fiyatında beklenti 10-TL, gerçekleşen ise 6-TL
Tarımdan Haber sitesinde yayınlanan habere göre; buğday, arpa ve mısır ürünlerinde, Türkiye’nin en büyük tahıl ithalatçıları tarafından, normal ithalat miktarının oldukça üzerinde, yaklaşık 3 milyon tondan fazla tahıl ithalatı yapılmıştır. Ne var ki, bu yüksek miktarlı ithalatların, buğday ithalatındaki gümrük vergi oranı yüzde 130’a yükseltilmeden önce yapılmış olması dikkat çekmektedir.
Bahsi geçen bu büyük ithalatçıların, tahıldaki vergi oranının yükseltilmesinden önce bu denli yüksek oranda tahıl ithalatını yapmaları çiftçilerimizi oldukça olumsuz etkilemiştir. Şöyle ki; yüksek miktarlı yapılan bu ithalat ile tahıl depoları büyük oranda doldurulmuştur. Bunun neticesinde de, çiftçinin ürün başına alacağı miktar düşmüştür. Her ne kadar sonrasında vergi oranı yükseltilerek çiftçinin ürünü korunmaya çalışılsa da, tahıl depolarının büyük ithalatçılar tarafından uygun fiyata çoktan doldurulmuş olması nedeniyle çiftçinin elindeki ürün fiyatları ne yazık ki, beklenenin oldukça altında kalmıştır. Çiftçimiz zarar ederken, ithalatçılar kar etmiştir.
Plansız ve programsız olarak yapılan bu ithalatlar yanında, sanayici ve tüccarın yeterince finansmana ulaşamaması ve kredi maliyetlerinin çok yüksek olması da çitçiyi olumsuz etkileyen diğer başlıca etkenlerdir. Tüm bunların nihayetinde çiftçinin ürettiği buğday ve arpa elinde kalmıştır. Sanayici ve tüccar fırsatçılık yaparak çiftçinin elindeki ürününü çok düşük fiyata almaktadır. TMO’nun verdiği fiyatlar, piyasa fiyatına göre daha yüksek olduğundan üreticiler arpa veya buğdayını bu Kuruma satmak istemektedir. Ancak yaşanan aşırı talepten dolayı TMO randevu sisteminin çalışmasında aksaklık yaşanmakta, çiftçiler randevu almakta zorlanmaktadır.
Ekmeklik buğdayda TMO alım fiyatı, prim hariç 8250 TL/ton olarak açıklanmasına rağmen, piyasada 5000-6500 lira arasında alıcı bulurken, prim hariç 7000 lira olarak açıklanan arpa da 5000 -5500 liraya ancak alıcı bulabilmektedir Mazot, gübre, enerji ve işçilik maliyetleri neredeyse %40-50 artarken, çiftçinin ürününü geçen yılki fiyata bile satamaması üreticilerin büyük oranda zarar etmelerine sebep olmaktadır.
Çiftçilerin çoğu zaten üretimini borçlanma yoluyla gerçekleştirdi. Bu kapsamda tohum, gübre ve ilaç gibi girdiler borçlanılarak temin edildi. Bu sezonda arpa ve buğday satış fiyatı çok düşük olduğu için bu borçların ödemesinde büyük zorlukların yaşanacağı ortadır.
Ayrıca ekim ayı geldiğinde çiftçiler ekim yaparken tohum, ilaç, akaryakıt ve gübre gibi girdilerini alabilmeleri için paraya ihtiyaç duyacaklar. Hal böyle iken, çiftçimiz 2023 hasat dönemindeki ürününden böylesine zarar ederken, yeni üretim sezonundaki bu girdileri nasıl ve hangi parayla temin edecekler?
Sorunu sadece çiftçilerin borçlarını ödeyememesine de indirgememeliyiz. Bunların yanı sıra çiftçinin bu sorunlardan dolayı yeterli üretimi yapamaması, 85 milyonun gıda arzı başta olmak üzere, ülkenin tarımsal üretimi, imalatı, ihracatı, ithalatı ve tüketici boyutu ile ülke ekonomisi için devasa sorun oluşturacak boyuttadır. Çünkü bu sene sattığı ürünle borçlarını ödeyemeyen çiftçiler yeni sezonda daha az ekim yapmak zorunda kalacaklardır. Dolayısıyla da hububat ekim alanları azalacaktır.
Yaşanan bu problemin çözümüne yönelik acilen tedbir alınması gerekmektedir. Bu satırlar aracılığı ile bu hususla ilgili tavsiyelerimi karar vericilere ulaştırmak isterim;
Öncelikle tüccar ve sanayicilere hububat alımlarında uygun faiz oranları ile kredi imkânı getirilmesi yönünde bir teşvik uygulamasının hayata geçirilmesi gerekmektedir.
Devamında, çiftçi Kayıt Sistemine kayıtlı buğday ve arpa üreticilerine, kayıtlı üretim miktarı kadar tüm kesimlere (TMO veya piyasa aktörlerine) yapılan satışlar için ton başına Buğdayda 1.000 TL, Arpada ise 500 TL ilave hububat üretim primi desteği verilecektir denilmektedir. Ancak bu ödemenin ne zaman yapılacağı belli değildir. Bu desteğin iki katına çıkarılarak en kısa zamanda ödemeleri yapılmalıdır.
Bir tavsiyem de çiftçilerimize olacaktır. Çiftçilerimizin devletin kendilerine verdiği imkânları ve fırsatları takip edip iyi değerlendirmeleri gerekmektedir.
Örneğin, çiftçilerimizin lisanslı depolara ürün teslim etmesi halinde; %2 stopaj, %2 SGK prim kesintisi muafiyeti, 25 TL/Ton nakliye desteği (750 TL’ye kadar), araç başına 25 TL analiz desteği, depo kira ücreti desteğinin yanında T.C. Ziraat Bankası ve Tarım Kredi Kooperatiflerinden ürün bedelinin %75’ine kadar sıfır (%0) faizli 9 ay vadeli kredi kullanma imkânları bulunmaktadır. Dolayısıyla çiftçilerimiz de Devletin kendilerine sağladığı bu ve benzeri imkanları değerlendirmeleri gerektiğini düşünmekteyim.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.