Çocuk yetiştirme
Her anne ve baba dünyada kalıcı en büyük mirası olan çocuğunun, yetişmesi için; nezaketli, iyi ahlaklı saygılı, edepli arkasından duayla ve hayırla anan, insanlarca sevilen olması amacıyla iyiye, güzele daha doğruya götürebilmesi çeşitli okullara gönderir. Hocalar tutarak bilgi görgüsünü kabiliyetini ve karakterlerini artırmasını ister. Bugün medyanın yönlendirmeleri, dizi ve filmlerdeki bohem hayatı ile emeksiz kazancı teşvik etmesi, ailelerin çocuklarına karşı gerekli rehberliği verememesi veya sudan bahanelerle boşanmaların artışı sonunda, çocuklar gerekli öğrenmelerden de uzak kalmaktadır.
Devletler ise toplumunun sağlıklı olması için çekirdek olan ailenin kutsallığı üzerinde yasalar ile evlilikleri örf ve ananeviye uygun düzene koyarak sağlıklı toplum olması için gerekli yasal düzenlemeleri yaparlar.
Yüce Allah’ın rızasını kazanmak için; Kur'an ve sünnet ölçüleri içinde, yaşamımızı düzenlememiz tevhid inancıyla terbiye edilen, ona göre hareket eden, meleklerden daha üstün olan bir makama yükseleceği bildirilmiştir. İslâm anlayışından mahrum olan,yiyecek içeceklerdeki haramlara, nefis hatalıklarına, şehevi duygularına ve maddi menfaatine göre hareket edenler de, hayvanlardan daha aşağı olan bir esfele safiline (cehennemin dibi, en alt katı, yedinci katı) düşmüş olacağı, İlk peygamber Âdem (a.s)'dan son peygamber Hz. Muhammed (s.a.v.) bildirmişlerdir.
Peygamberler; yaşanılan vatanı yüceltme ve halkın saadetine hizmet etme ve tevhid inancı ile yaşamlarını sürdürmelerini vahiy ile öğrendiklerini anlatmışlardır.
Sevgili Peygamberimizi (s.a.v.) çocuk terbiyesi üzerinde önemle durmuştur. "Hiç bir baba çocuğuna güzel terbiyeden daha iyi bir hediye veremez”, "Bir adamın çocuğunu eğitip terbiye etmesi maddi (içerikli) sadakalar dağıtmasından daha hayırlıdır" "Hepiniz çobansınız ve hepiniz çobanlığınızdan mes'ulsunuz” buyurmuştur.
Öğrenciliğinde çok yaramaz ve ders esnasında yaptığı şımarıklıklarla Hocası Akşemseddin’i çileden çıkaran, kızdığı zaman hemen “Ben Padişahın oğluyum bana bir şey yapamazsın” deyip tehdit eden Fatih Sultan Mehmet Han’ın, yaramazlıklar çekilmez hale alınca destur dileyip II. Murat’ın huzuruna çıkar: “Padişahım size bir hususu arz edeceğim ancak hayâ ediyorum” deyince II. Murat “Buyur çekinmeden anlatabilirsin” der. Bu söz sonucu: ‘’Padişahım oğlunuz, ciğer pareniz Fatih çok yaramaz, onun yaramazlıkları yüzünden ders işleyemiyorum, kendisine kızdığım zamanda hemen sizinle beni tehdit ediyor deyince’’ II. Murat Akşemseddin’in yanına gelerek kulağına bir şeyler fısıldar. II. Murad’ın kulağına söylediği sözleri duyan Akşemseddin çok şaşırdı. Akşemseddin fısıldadığı sözlerden rahatsızlığını padişaha ilettiyse de Padişah onu dinlemedi ve bu iş olacak dedi.
Ertesi gün derste Fatih Sultan Mehmet yaramazlık yapıyordu. Akşemseddin’in uyarısına aynı tehdit cevabını verdiği sırada Padişah ansızın kapıyı açıp içeri girdi. Bu olay karşısında Akşemseddin hiddetlenerek Padişaha bağırdı ve bir tokat atarak, bu şekilde sınıfa giremeyeceğini izin istemesi gerektiğini söyleyerek derhal dışarı çıkmasını istedi. Padişah mahcup bir şekilde boynunu bükerek özür diledi ve dışarı çıktı. Olaylar karşısında Fatih Sultan Mehmet’in nutku tutulmuş ne yapacağını şaşırmıştı. Güvendiği babası tokat yemişti. Fatih Sultan Mehmet allak bullak olmuştu. Az sonra kapı vuruldu ve Padişah mahcup bir şekilde içeri özür dileyerek girdi. Kulağına fısıldadığı harfiyen gerçekleşmişti. O günden sonra Fatih Sultan Mehmet asla yaramazlık yapmadı. Çocuğunun terbiyesi için gözünü kırpmadan tokat yemeği göze almıştı… İşte Koskoca padişah ve çocuk eğitimi için verdiği karar ile bugünkü bizler.
Devletin yasaları ile ruh, akıl ve bedeninin eğitim ve terbiyesine önem veren İslam dini, ilahi kanunlara uygun hareket eden ve yaşamlarını düzenleyenlerin dünya ve ahrette huzur ve saadete ereceğini bildirmiştir. Selam ve duayla…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.