Bahattin Demiray

Bahattin Demiray

Dayanışma ruhu

Dayanışma ruhu

 

İnsanlar arasında sosyal yardımlaşma, İslam'ın tavsiye ettiği en önemli konulardan biridir. Cemiyetler, fert olarak aile saadetini sağlamak Devletin bekasını oluşturmak için Yüce kitabımızdaki ayetlerin ışığında hareket etmekle sorumludurlar. Bu nedenle, faiz ve tefeci batağına düşmeme adına, fahri bir yardımlaşma türü olan karz-ı hasen maddi çıkar ve menfaat düşünmeden sırf Allah'ın rızasını kazanma ve din kardeşinin darlığını ve ekonomik çıkmazını giderme, amacıyla nakit para, ölçülebilir, tartılabilir ve sayılabilir bir malı, benzerini almak üzere karşılıksız. Dinin emirlerine uygun gönülden koparak iyi niyetli ihlaslı ödünç borç vermeye karzî hasen denir. "Hasen" verdiğinin değer kaybını düşünmeden sadece karşıdakinin sıkıntısını gidermesi kişinin ruh yüceliğinden ileri gelmektedir. Ödünç vermeğe "ikraz", ödünç verene "mukrız", ödünç alana "mustakriz" adı verilir. Ödünç alma ya "istikraz" denir.

Karz-ı hasenin vasıfları: 1. Sarf edilecek malın, helal maldan olması lazımdır. Çünkü Allah Teâlâ temizdir, temiz olanı sever. 2. Kişinin sahip olduğu malın en iyisinden olmalıdır. 3. Karz-ı hasen sahibi sıhhatli, yaşama ümidi besleyen, fakirlik korkusu içinde tutumlu hareket eden birisi olmalıdır. 4. Malı, en muhtaç ve en uygun olana vermelidir. 5. Verdiği malı, gizlemeli, açığa vurmamalıdır. 6. Arkasından başa kakmamalı, eziyet etmemelidir. 7. Maksadı, sırf Allah rızası olmalıdır. 8. Verdiği çok olsa da az ve ehemmiyetsiz görmelidir. 9. En sevdiği malından vermelidir. 10. Veren kişilerin yardım etme duygusunu suiistimal etmemelidir. 11. Verilen para, yabancı para veya altından kalkamayacak bir mal cinsinden istenmemelidir. 12. Malı, fakire evine götürerek onu rencide etmeden vermek suretiyle en fazla memnun edecek yöntemi seçmelidir.

Ebu'd-Dehdah (r.a.): "Ya Resulallah! Benim iki bahçem var, birisini tasadduk edersem bana cennette iki misli var mıdır?" demiş. "Evet" buyurmuş, "Dehdah'ın anası da yanımda mı?" demiş, "Evet" buyurmuş, "Sabiyye de beraberimde mi?" demiş, "Evet" buyurmuş. Bunun üzerine bahçelerinin en güzeli olan Huneyniyye adındaki bahçesini tasadduk etmiş, dönüp çoluk çocuğuna gelmiş, onlar da o bahçede bulunuyorlarmış. Hemen bahçenin kapısına durmuş, hanımı Ümmü Dehdah'a bunu nakletmiş. O da "Satın aldığın bahçeleri Allah mübarek etsin!" demiş. Çıkmışlar, bahçeyi teslim etmişler. Resulullah, "Ebu Dehdah için Cennette nice hurma ağaçları saçak atıyor." buyurmuş. Allah yolunda bu âyet inmiş;2/245’de; ‘’Kimdir o adam ki Allah'a güzel bir ödünç versin de Allah da ona birçok katlarını ödesin. Allah darlık da verir, genişlik de verir. Hepiniz de O'na döndürülüp götürüleceksiniz.’’ 5/12"...Eğer namazı dosdoğru kılar, zekatı verir, peygamberlere inanır, onları desteklerseniz ve Allah'a güzel borç verirseniz (ihtiyacı olanları Allah rızası için borç verirseniz) and olsun ki sizin günahlarınızı örterim..." 57/18 "Sadaka veren erkeklere ve sadaka veren kadınlara ve Allah'a güzel bir ödünç verenlere, verdikleri kat kat artırır ve onlara şerefli bir mükafat vardır" 64/17 "Eğer Allah'a güzel bir ödünç takdiminde bulunursanız, onu sizin için kat kat yapar, sizi bağışlar; Allah, şükrün karşılığını verendir; halimdir" bildirilmektedir.

Darda kalana, ödünç verme durumunda olanların Allahu Teâlâ'nın bunu karşılıksız bırakmayacağını ayetlere bakarak düşünmelidir. Sadaka vermek dinimizde övülmüş, ancak ihtiyaçlının incinebileceği düşünülerek ödünç olarak vermek daha iyidir. Peygamberimiz sav. "Bir şeyi ödünç vermek, onu sadaka olarak vermekten hayırlıdır" (el-Azîzî, es-Sirâcü'l-Münîr Şerhu Câmi's-Sağîr Fi Hadisi'l-Beşîri'n-Nezîr, III, 57) buyurmuştur.

Bir derviş, diğer dervişlerle otururken demiş ki; "Gece ile gündüzü nasıl ayırt edersiniz? Tam olarak ne zaman karanlık başlar, ne zaman ortalık aydınlanır?"

Dervişlerden biri; "Uzaktaki ağaçlara bakarım," demiş, "ağaçların çeşitlerini ayıramadığım zaman hava kararmaya başlamış, gece olmuş demektir."

Başka bir derviş söz almış ve " ufukta yavaş yavaş ışık görülmeye başladığı zaman, gündüz başlar." Demiş.

Derviş, uzun süre susmuş. Dervişler meraklanmışlar ve "Siz ne düşünüyorsunuz?" diye sormuşlar.

Derviş şöyle demiş; "İnsanı sıkıntısıyla baş başa bırakmak karanlık gece gibidir. Ona yardım etmek ise gündüz gibidir. Yürürken bir kadın çıktığında, güzel mi çirkin mi, siyah mı beyaz mı diye ayırmadan ona "bacım" diyebildiğinde ve yine yürürken önüme çıkan aynı inançta olan erkeğin, zengin mi yoksul mu diye bakmadan, milletine, ırkına, aldırmadan, selam vererek kardeşim diyebildiğin zaman; hep gündüz olmuştur, Darlıkta sıkıntıda, koruma kollama sonucunda dayanışma ve desteği inanç kardeşliği karanlıkları ortadan kaldırır, kalplerde sevinç, sevgi ve saygıyı oluşturur. Böylece ülkede AYDINLIK mutlu yarınlar başlamış olur..." demiş. Selam ve duayla…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bahattin Demiray Arşivi