Dostlarımızı unutmayalım
Türkiye son yılların en sert ve en çetin kış şartlarını yaşıyor. Öyle ser bir kış oluyor ki Ankara’nın yüksek kesimleri -15 ile -20’leri görmüş durumda. Ben uzun yıllardır buradayım böylesine ne bir soğuk ne bir ayaz gördüm.
Evet hep söylenir Ankara’nın ayazı meşhur diye. Fakat bu sene ki ayaz bambaşka bir şey. Sokağa çıkıp şöyle ağız tadıyla Ankara’nın kışını yaşamak bile mümkün değil bu sene. Hal böyle olunca sokaktaki can dostlarımız çaresiz durumda.
Sokaktaki kimsesiz can dostlarımız bize Allah’ın birer emaneti. Peygamberimiz Hz. Muhammed (S.A.V), “Siz yerdekilere merhamet edin ki göktekiler (Allah ve melekler) de size merhamet etsin” diyor. Düşünün peygamberimiz bunu söylerken bizler ne yapıyoruz biliyor musunuz?
Şu kış günlerinde bile onları her türlü eziyeti, sıkıntıyı yaşatmaya devam ediyoruz. Aynı eziyet bizlere yapılsa ne hissederdik acaba? Düşüncesi bile insanı korkutuyor değil mi? Kendimize yapılmasını istemediğimiz şeyi, bir sokak hayvanı bile olsa ona nasıl yapabiliyoruz? Bunu neden hiç düşünmüyoruz.
Hava şartları zorlu. Sokaktaki can dostlarımız yiyecek bulamıyor, soğuktan korunamıyor, gelip yanınıza merhamet dileniyor ve bir lokma yiyecek verirler mi diye yüzümüze bakıyorlar. Ama biz ne yapıyoruz? Onlara tekme atıyoruz, kulağını, kuyruğunu kesiyoruz acımasızca işkence ediyoruz. Unutmayın bu dünyanın birde öteki tarafı var aklınızda bulunsun.
Kış şartlarının insanları bu kadar zorladığı bir dönemde sokaktaki can dostlarımız ne yapsın. Sığınmak için adeta yer arıyorlar. Bırakın onlara yiyecek vermeyi, onlar için bırakılan su ve mama kaplarını kırıp çöpe atıyoruz.
Bari yardım etmiyorsunuz, bari acımıyorsunuz neden onlar için yapılan bu küçük şeyler için bu kadar acımasız olabiliyorsunuz? Neden onların yaşamı için çok önemli olan bu mama ve su kaplarını kırıyorsunuz? Neden onlara bir lokmayı çok görüyorsunuz?
Gerçekten elinizi vicdanınıza koyun. Lütfen kapınızın önüne bir tas su koyun, yemediğiniz ve çöpe atacağınız yemekleri bir kaba koyup bir köşede onların yemesi için neden bu kadar vicdansız olabiliyorsunuz anlamış değilim.
Yani onlar rabbimin emaneti, o emanete sahip çıkmak hepimizin görevi. Çünkü onlar bizden şikayetçi olacak bunu da unutmayalım. Dostlarımıza sahip çıkmak, onları korumak hepimizin görevi olmalı diyorum.