Eflatun Neimetzade

Eflatun Neimetzade

Ermeni bilim adamları, yazarları Ermeni sahtekârlığını onaylıyorlar (2)/Azerbaycan dilinin Ermenilere tesiri

Ermeni bilim adamları, yazarları Ermeni sahtekârlığını onaylıyorlar (2)/Azerbaycan dilinin Ermenilere tesiri

Haçatur Abovyan, çağdaş Ermeni edebiyatının tanınmış ismi, yazar: “Bizim halk konuşma dilinde Azerbaycan Türkçesi’nin sadece ayrı-ayrı kelimeleri değil, ayriyeten cümleleri de olduğu gibi kullanırlar” (X. Abovyan, Eserleri, V Ciltt, Yerevan, İlimler Akademisi Yayınları, 1950, Ermenice).
Haçatur Abovyan: “…Ermeni halkı çoklu-çoklu Türk sözleri öğrenmiştir ve günümüze dek bu sözleri kullanıyor” (yine orada, sayfa 48).
Haçatur Abovyan, “Türkçe dili lanete gelsin, fakat bu dil Tanrının hayır-duasını almıştır… Bütün şenliklerde ve toy ziyafetlerinde de biz Türkçe konuşuyor, söylüyoruz” (X. Abovyan, “Ranı Armenii”, Yerevan, 1939, Ermenice). “Geldim, gördüm, benimsedim” kitabından.
“Prişol, uvidel… prisvoil”.
“I came, I saw… I stole” (Sayfa 3-7).
SAHTEKÂRLIĞIN SINIRI OLMALIDIR
Ermeniler dünya devletlerin Meclis kapılarını döverek tarihte olmayan soykırım hakkında yabancı devletleri sahte yalanlarla aldatmaya devam ediyorlar. Öte yandan kendi ırkından olan sağduyulu Ermeni aydınları ise dünya basınında ve kendi kitaplarında Ermenilerin tarih boyunca yaptıkları sahtekârlıklarını ifşa ediyorlar. Sevgili okurlarım, doğrusu ben de başımı yitirmiş durumdayım, vallahi. Neden mi dersiniz? Çünkü Ermeniler, yalan söylüyorlar, ikiyüzlülük yapıyorlar. İşte aşağıdaki kaynakçaları okuduğunuzda sizler de şaşıracaksınız. Çünkü Ermeni diasporası dünya devletlerine dolaplar çeviriyor, tarih boyu dünya devletlerini yalanlarla kandırmışlar, olmayan soykırım hakkında kararlar alıyorlar; paralar yağdırıyorlar, değerli hediyeler, rüşvet ve gerektiğinde kadınları işe koyuyorlar... Yalan yazdıkları, yalan söyledikleri bir yana, Azerbaycan halkının müziğini, edebiyatını, tarihini, destanını ve milli kültürünü nasıl kendilerine mal ettiklerini, çaldıkları gerçeğini kendi aydınları, bilim adamları, yazarları ve dünya tarihçileri tarihi gerçeklerle onların yalanını ispatlıyorlar; Ermeni sahtekârlarını ifşa etmeye devam ediyorlar. Ben bendeniz de Ermeni aydın kişilerin kıymetli fikirlerini sizlere sunmaya kaldığım yerden devam edeceğim.
Xaçatur Abovyan: “Bizim dil en az 50% Türk sözlerinden oluşuyor…” (X. Abovyan, “Ranı Armenii”, Yerevan, 1939, sayfa 80-81, Ermenice). Hani Ermenilerin kendi dilleri vardır diyorlar? Bu topluluğun kendi dilleri bile yok gibidir, bizim dili kullanırlar. (E. N.)
Xaçaturr Abovyan, “…öz seslenişi, poetikliği ve ahenktarlığı (uyumluluğu) ile gramer bakımdan da Tatar (Azerbaycan) dili öteki diller arasında en iyisi sayılır”. (X. Abovyan, “Polnoye sobraniye soçi,neniy”, V cilt, Yerevan, 1950, sayfa 174, Ermenice).
XIX yy. sonlarına dek biz Azerbaycan Türklerine Tatar diye hitap etmişler. Nedeni elbette Batılı devletler iyi biliyor. Azerbaycan Sefevi Devletinin kuruluşundan (1503) Çaldıran savaşından evvel de, sonralar Azerbaycanlı olmuşuz. Ta kadimlerden, Mezopotamya’dan önceleri de, sonraları da. Fakat nedense Fars, Alman ve Batı kaynakçalarında bizlere Tatar demişlerdir. Ermeni kaynakçalarında da böyle yazmışlardır. Bu da sahtekârlıklarının başka bir yönü olmalı.
DİLİMİZİ, KÜLTÜRÜMÜZÜ, SONRADA TOPRAKLARIMIZI ÇALIP GÖTÜRDÜLER
Xaçatur Abovyan, “Türkçe (Azerbaycan Türkçesi) bizim dile o kadar dâhil olmuştur ki, bizde şarkılar, şiirler, Atasözleri Türkçe (Azerbaycan Türkçesi) söylenir”. (X. Abovyan, “Ranı Armenii”, Yerevan, 1939, sayfa 41, 42, Ermenice).
İşte sizlere kanıt, bizin Atasözlerimizi bile kendilerininmiş gibi söylüyorlar. Her şeyi, her alanı çalıp götürmüşler. Kendilerini Azerbaycan dili ile zengin etmişler, kelimeleri bile bizden çaldıkları kanıtlanır.
Gazaros Ağayan, tanınmış yazar: “Ermeni dilinin grameri Türk (Azerbaycan) dili ile çok yakındır. Ermeni halkı, ozanlar bu dili öğrendiklerinde, sonra hatta Türk (Azerbaycan) dilinde konuştuklarında sıkıntı yaşamadılar. Hatta şimdi bile pek çok yazarlar vardır ki, uzakta yaşamalarına rağmen Türk (Azerbaycan) dilinde pekiyi konuşuyorlar”. (G. Ağayan, “Polnoye sobraniye soçineniy”, III. Cilt, Yerevan, 1940, sayfa 331, Ermenice).
Gazaros Ağayan, “…Bu dil (Azerbaycan dili) Ermeniler için doğma dildir… Mehz buna göre de biz Azerbaycan dilinde söylüyoruz”. (G. Ağayan, yine orada, sayfa 331).
Peh, peh,  Ağayan nasıl da güzel yazmıştır. Fakat güzel de, şimdi dünyada dilimizi utanmadan konuşuyorsunuz? Dilimizi çalıp götürmüşler ve “bizimdir” diyorlar. İşte sahtekârlık burada saklıdır. Başka bir bilim adamı bakın ne diyor; Manuk Abegyan, “Biz bedbahtık, neden mi? Çünkü bizim dilde çok manalı sözler, okşar mana ifade edecek kelime bakımından fakiriz ve buna göre de iyi bildiğimiz Türk (Azerbaycan) diline müracaat ediyoruz”. (M. Abegyan, “Halk şarkıları”). Ama çok ayıp, değil mi?
AZERBAYCAN’IN MİLLİ KÜLTÜRÜNÜDE ÇALDILAR
Azerbaycan dili sayesinde Ermeniler mükemmel dile sahip oldular. Kendileri de bunu yazılı olarak ifade ediyorlar.  Bunu çok önceleri yazıyorlardı. Ama şimdi şımarık ve kurnaz olmuşlardır. Bu bizim dilimizdir diyorlar; nankörlüğün, ikiyüzlülüğün, sahtekârlığın ve ahlaksızlığın da sınırı vardır. Hindistan’dan da buna göre kovuldular…
Graça Açaryan, tanınmış edebiyat ve dil uzmanı: “…Türk (Azerbaycan) dilinin etkisi altında Ermeni dilinin hatta gramer kanunları ve ifade üslubu da köklü olarak değişmiştir”. ( “İstoriya novoy armyanskoy literaturı”, Vagarşabat, 1906, Ermenice)
Elbette, Ermeniler ne yapmış olsalar da bu kaynakçaları değişemezler, çünkü bu yazdıkları tarihi gerçeklerdir. Kitaplar, Ermenistan’da ve dünya Kütüphanelerinde mevcuttur. Ermeni aydınları arasında da bir-birlerini inkâr edenler çoktur. Örneğin, bir Ermeni yazarının söylediklerini bir başkası ya inkâr eder, bazen de yok sayıyor. Aralarında bir-birilerini kıskanırlar, sevmiyorlar, biri diğerini yok etmek gibi duygulara kapılırlar. Kendi aralarında bile sürtüşüyorlar, hep kavgalılar.  Öğrenin, Terteryan Abovyanı eleştiriyor, fakat bir gerçeği de söylüyor. Azerbaycan dilinden işittiklerini hep yazıyoruz, diyor.
A. Terteryan, Akademisyen, uzman: “Abovyan halkın (Azerbaycanlıların) dilinden işittiklerini kaleme alıyordu”. (A. Terteryan, “Tvorçestvo Abovyana”,Yerevan Devlet Üniversitesi tarafından 1941 yılında Ermenice basılmıştır).
Buradan şu anlaşılır ki, zavallıların kendi dillerinde Destanları, halk şarkıları, ezgileri, kendi kimliklerini belirleyen bilim kaynağı, halk deyimi yoktur ki, Azerbaycan dilinden duyduklarını kaleme almışlardır. Sadece dilimizi değil, destanlarımızı, şifahi halk edebiyatımızdan örneklerini de kendilerine mal etmişler. Çünkü “Geldi, Gördü, …Benimsedi”. Elbette, kim bile biliyordu ki, toprağına davet ettiğin adan hırsızdır, ikiyüzlüdür, kurnaz ve hep çalandırlar?
Azerbaycan Türkleri, tarihte mert, cesur ve misafirperver halk olarak tanınıyorlar. Komşularına saygı, sevgi ve hoşgörü üzerine davranmışlardır. Tarihte de böyle olmuşuz, dün de, bu gün de böyleyiz. Böyle adil millet olmasaydık, Azerbaycan’da bu gün 40 binin üzerinde Ermeni yaşayamazdı. Biz onlar kadar gaddar, zalim, hain ve cellât değiliz. Devletimiz Azerbaycan’da yaşayan Ermenilerin bizler kadar haklarını, özgürlüklerini de koruyordur.
Hocalıda yaptıkları vahşilik, cellâtlık ve ırkçılık, türettikleri Soykırım, onların iç yüzlerini, ne kadar gaddar, zalim ve yırtıcı olduklarının bir göstergesidir. Tarihte çok soykırımlar, facialar, savaşlar olmuştur, fakat Hocalıdaki soykırım farklı katliam olarak hafızalarda ebediyen yaşayacaktır. Hitler Nazizm unutulmadığı gibi Hocalı Soykırımı da tarihte hiç zaman unutulmayacaktır.
Şimdi sıra halk Destanlarımıza geldiğinde burada da hırsızlıklarından geri durmuyorlar. Türk dünyasının ortak halk kahramanlarına da sahip çıkıyor ve “bizimdir” diyorlar. Onlar akıllarını yemiş durumdalar
ERMENİLER AZERBAYCAN DESTANLARINI DA BENİMSEMİŞLERDİR
Gazaros Ağayan: “…Türkler (Azerbaycanlılar) onu (Köroğluyu) Türk (Azerbaycan), Kürtler – Kürt, Ermeniler ise – Azerbaycanlılaştırılmış Ermeni gibi biliyorlar. Onun şarkılarını Türk (Azerbaycan) ve Kürt dillerinde sadece Ermeniler söylüyorlar, başka halklar ise kendi dillerinde söylüyorlar”. (G. Ağayan, “İzbrannıye proizvedeniya, Yerevan, 1939, Ermenice).
Gazaros Ağayan, “…Bizim âşıkların (Ozanların) şiirle Destanları yoktur, onların tümü Azerbaycan dilindedir”. (G. Ağayan, “Eserleri, III. Ciltte, Ermenice).
İyi ki, Ağayan gibiler bu hakikati yazıyorlar, demek ki Ermenilerin tümü gaddar, hain, cellât değildir. Her ağacın bozuk meyveleri vardır, fakat nedense Ermeniler arasında ırkçı tutumuyla, kurnazlıklarıyla, gaddarlığıyla olanlar fazlasıyla vardır. Böyle olmasaydı Hocalı soykırımı gerçekleşemezdi. O gece Hocalı’da Ermeniler arasında cellâtlara dur diyen olmamıştır. Bu mantıken bir Soykırım planının şuurlu olarak gerçekleşmesidir.
Azerbaycan edebi tarihinde kadimlerden günümüze dek gelmiş Destanlarımıza Ermenilerin nasıl sahip olduklarının bir örneğine bakalım.
Gazaros Ağayan: “Tanınmış ünlü halk destanlarımız, Şark rivayetleri – “Âşık Garip”, Asli ve Kerem”, “Şah İsmayıl”, “Ferhat ile Şirin”, “Leyli ve Mecnun”, kahramanlık konularıyla zengin olan “Köroğlu” Destanına benzetme ve ya mazmunca da aynısını yaratmaya teşebbüs etmişler ve Azerbaycan dilinden Ermeniceye çevirmeye başlamışlardır” (G. Anmonyan, “Drujba Armeniya-Azerbaydjan v literature”. Yerevan, Aypetxram, 1962, Ermenice).
Dünya şirinin güneşi sayılan Nizami Gencevi’nin “Leyli ve Mecnun” poemini, dünyada örneği olmayan bu şah eserini Ermeniceye çevirmişler ve “bizimdir”, diye dünyaya tanıtmışlar. Ermeniler daha sonra şiir dilinin morfoloji, sintaksis ve fonetik kanuna uygunluğunu, dil üslubunu bozmuşlar ve kendi diyalektine uygun şekilde sahtekârlıklarına devam etmişlerdir. Bunu bir Ermeni ozanı şöyle ifade ediyor.
ERMENİLERİN TARİHLERİ, KÜLTÜRLERİ, VATANLARI OLMAMIŞTIR
Atrpet, tanınmış Ermeni Ozanı: “Biz Polisde basılmış Destanın Türk variantında (örneğinde) şiirlerin tahrif olunan kısımlarını yeniden düzenledik…” ve “…biz Atrpatakanın (Azerbaycancanın) Türk dilini onun şifahi formasında (şeklinde) aynen koruduk, Ermeni varyantında (şeklinde) ise Ararat diyalektiğini (şivesini) esas olarak ele aldık”. Bu ozan Atrpet daha sonra diyor ki, biz Ermeniler de Keremi Azerbaycanlılar kadar seviyoruz, onlar kadar bizler de ona sahiplenmiş bulunuyoruz.
Buradan şu anlaşıyor ki, Ermeniler ellerine ne geldiyse derhal çeviriyor ve kendilerinin eseriymiş gibi bizim Destanlarımıza eserlerimize sahip olmuşlardır. Ermeniler Azerbaycan şifahi halk edebiyat örneklerinin hemen-hemen tümünü Ermeniceye çevirmişler ve Azerbaycan edebi numunelerini dünyaya özlerinin edebi eserleri gibi tanıtmışlardır. Tarih böyle bir hırsızlığa şahit olmamıştır. Bayatilerimiz, Atalar sözlerimiz, müziğimiz, halılarımız, kadim el sanatlarımız, müzik enstrümanlarımız, ne var ise çalıp götürmüşlerdir. Azerbaycan’ı hiç zaman savunan olmamıştır.
Haçatur Abovyan: “…Ermeniler sadece Türkçe söylüyorlar”, “…ermelilerinşarkı ve destanları yoktur”.
S. Palasanyan: “…biz hangi halkın egemenliğinde isek, onun şarkılarını kendimizin hesap ediyoruz”. (S. Palasanyan, “Armyanskiye napevı”, S. Petersburg, 1868,, Ermenice).
M. Nalbandyan: “…Hep temiz Ermenice olan bir şey işitmek istemişimdir. Ne yazık ki bu güne dek buna nail olmamışımdır”. (“O drevnix stixax i napevax”, Polnoye sobraniye soçineniy, I. Tom).
S. P. Melikyan: “Ermeni müziği orijinal değil, Komitas ise yalnız müzik üzerine Etnografidir”. (S. Melikyan, “Şirakskix pesen, dva vıpuska “Vanskix pesen”).
S. P. Melikyan, “Ermeni müziği çeşitli medeniyetlerin etkisinin nizamsız yığınıdır” (M. Muradyan, “İz istorii armyano-russkix muzıkalnıx svyazey XIX-XX vv.”
Bizans İmparatoru Mavriki’nin 582-602), İran Şahı Xosrov’a gönderdiği mektuptan: “…Ermeni halkı bizim aramızda yaşıyor ve devamlı ara karıştırıyor…”, “…Onların kadim tarihi kesinlikle belli değildir”. (“Armyanskaya srednevekovaya literatura, izd. “Sovetakan grox”, Yerevan, 1986, Rusça).
Agustos Kariyer, tanınmış tarihçi: “Ermeni bilim adamlarının bilgilerine inanmak cahilliktir. Çünkü bu bilgilerin tümü – uydurma ve yalandır”.
F. Makler, tanınmış Avrupa tarihçisi: “Belli ki, Ermenistan,  tarihi devirlerden başlayarak bu adı taşıyan coğrafi bölge adlandırılan halkın daimi yaşayış yeri olmamıştır”. ( F. Makler, izvestnıy evropeyskiy istorik, “Armyanskaya natsiya”, Paris, 1924, Fransızca).
Ermeni aydınları kaynakçalarda ispat ediyorlar ki, bu halkın daimi yaşayış yerleri, milli kültürleri olmamıştır. Devamlı başka halkların müziğini, milli varlıklarını, edebiyatını, kültürünü, hatta dilini çalmakla, yalanlar uydurmakla, dolaplar çevirmekle dünya devletlerini dolandırıyorlar. Bu gün de aynı dolapları, yalanları çevirmekte ustalaşmışlar.
“Geldim, Gördüm, …Çaldım”.
“Prişyol, Uvidel, …Prisvoil”.
“I Came, I Saw,…I Stole” kitabı, B. 2010, Azerbaycan Türkçesi, Rusça, İngilizce, Sayfa3-23.
ŞİMDİLİK SON…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Eflatun Neimetzade Arşivi