Ermeniler hain,vandal, acımasız ve sahtekarlar
Sevgili okurlarım! Ermeni sahtekarlığı, Ermeni Vandallığı ve vahşiliği ile ilgili pek çok yazılar yazdım. Bu hain Ermenileri bir zamanlar Hindistan topraklarından topyekun çıkarıldıkları, kovulduklarını biliyorsunuzdur. Nedeni de-ikiyüzlülük, yalan ve hırsızlıktan dolayı olmuştur. Ve bu “Zavallı” Ermeniler, yayılmışlar Avrupa’nın topraklarına. Ve bu zaman Türk düşmanları olan-Avrupa devletleri ile Rusya gizli anlaşmalar yaptılar ve bu zavallıları Kuzeydeki kadım Azerbaycan topraklarına yerleştirmeye karar verdiletr. Yıl, 1826-27 yılları… Tarihten de biliyoruz ki, İrevan topraklarında Azerbaycan Türkleri, ta Milattan öncelerden yaşıyorlardı.
Katı Türk düşmanı-şovenist Rus Çarı, bu pis kokulu Ermenileri önce Rusya’nın Doğu illerine yerleştirmeyi düşünüyordu… Fakat, Avrupa ülkelerinin iştirakı ve Türk düşmanı Rusların baskısı ile “zavallı”, pis kokulu Ermenileri İrevan topraklarına yerleştirmeye kalktılar. Bu sebeple İrevan topraklarının ezeli sahipleri olan Azerbaycan Türklürini dede-baba topraklarından göçürmeye kalktılar. Soğuk kış aylarından başlayarak Azerbaycan Türkleri kendi evlerini, yemyeçil bahçelerini terk etmek zorunda kalmışlardır. Yaşlı, hasta, minicik coçuklar eşek arabalara, develerin üzerine atılarak göç böyle başladı… Pek çokları açık pencereli hayvan vagonlarına dolduruldulatr ve Kuzey Kazakistan’ın çıplak topraklarına, yeraltı barakalara sürüldüler… Ev yok, yemek yok… Hain Ruslar, insanlarımızı, yaşam koşulları olmayan çöllere, ölüme terk ettiler…Ve pek çok insanlarımız aclıktan, soğuktan öldüler…
Ben, o topraklara 1964 yılınde gittim, gözlerimle bu ölüm kamplarını bizzat gezdim, dolaştım. Sadece Aktau Vilayetinde göç eden soydaşlarımı zar-zor bulup, onlarla konuştum…
KIPCAKLAR-AZERBAYCAN TÜRKLERİNE SAHİPLENDİLER
-Ruslar bizi soğuk, nemli topraklara bırakıp gittiler… Orman yok ki, sığınasın. Çadır da yok… Hastalarımız, minicik çocuklarımız, yaşlılar kısa zamanda öldüler… Biz etrafta dolaştık, yürüdük, baya uzaklaştık ve çöl insanları ile karşılaştık…Rusların bize yaptıkları felaketleri kendilerine anlattık… Çöl Kıpçakları bize sahiplendiler. Yeraltı odalara yerleştirdiler… bize su, ekmek verdiler. Onlarla çalışmaya karar verdik. Onlarla birlikte hayvan besledik, buğday ekdik ve böylece ayakta dura bildik… Kuzey Kazakistan’ın sahipsiz çöllerine sürgün edilen insanlarımızın yarısından fazlası aclıktan, soğuktan öldüler… Onları toprakta bastıramadık… Çünkü imkanımız yoktu… Sahrada gücü olanlar yürüdüler ve sonunda çöl insanları bize sahiplendilar…
Şimdi Rusya Devletine, Kreml’indeki zalim zevatlara, Rus sovenistlerine soruyorum:
-Neydi bu soydaşlarımızın suçu? Neydi günahları onların? Elbette ki Azerbaycan Türkü olduklarından dolayı dede-baba topraklarından topyekun sürüldüler… Ve soğuk, kapı penceresi olmayan, hayvan taşıyan vagonları ile hudutsuz çöllere bırakıldılar… Ev yok, çadır da yok… Soğuk, nemli topraklarda terk edildiler… İşte size Rus şovenizminin kanıtları, Rus zalimliğinin kanıtları… Kime ve neye göre dersiniz? Kendi ırkından olan Vandal, hirsiz, Hain ve İkiyüzlü Ermenileri - ezeli Türk toprakları – İrevan kentinin ilçelerine, köy ve kasabalarına yerleştirmek için.
TÜRKLERİN EZELİ DÜŞMANLARI-RUSLAR OLMUŞTUR…
Hain ve gaddar, aşırı Türk düşmanı olan Rus Çarı, böylece sovenist, Türk düşmanı olduğunu göstermiş oldu… Uzak Sibirya’nın boş toprakları, ormanlı yaşam yerleri var iken, oraya değil de, Azerbaycan Türkleri’nin yoğun yaşadıkları ve kadim şehri olan – İrevan şehrinin çevresine ve İlçelerine yerleştirdiler. Rus şovenizmi o zaman da vardı, bu gün de devam etmektedir. Bunu u nutmamalıyız…
Ben Vandal, Hırsız ve Hain Ermeniler diyorum ve bunu kanıtlıyorum da. Azerbaycan Silahlı Kuvvetlerin Baş Komutanı, Sayın, İlham Aliyev’in Kahramanlığı sayesinde Garabağın azat olunmasında, 44 günlük Savaşta, Ermenistan Ordusu darmadağın edildi, yok oldu ve diz çöktü…
Azat olunmuş o güzel Garabağ’ın ormanlarının nasıl yakıldığı… evlerin kapı ve pencerelerini, hatta tüleleri, taşlarını sökmüşler ve Ermenistan’a taşımışlar. Ve canlı ekranlarda tüm dünya insanları bu manzarayı iç acısıyla seyrettiler… Ermeniler hırsız ve Vandallardır. Onlara iyilik yapmak bile suçtur, diye bilirim. Neden dersiniz? Çünkü nankör ve hırsızlar. Kanıt göz önündedir-Garabağın Savaştan sonraki manzarası buna kanıttır. Söktükleri evlerde tek tüle bile bırakmamışlar, topyekun evlerin mobilyalarını, kapı ve pencerelerini, arşap ve tülelerini, taşlarını da taşımışlar Ermenistana…
İşte Hırsız, Vandal ve İkiyüzlüler… Bu kadar! Her halde unutmuşlar, bir tarihi kaynakşayı da dikkatlerine sunuyorum.
1968 yılında, Azerbaycan Kültür Bakanı, ünlü besteci, Prof., Sayın, Rauf Hacıyev beni makamına davet etti, aynen şöyle dedi:
-Eflatun Bey, seni iyi tanıyorum. Güzel kalemin vardır, yazılarını titizlikle okuyorum… Seni, Komisyon Başkanı olarak Garabağ’da Kültür Merkezlerinin durumunu, nasıl çalıştıklarını denetlemek için görevlendiriyorum. Beş kişilik ekibin olacaktır. Tüm Kütüphaneleri, Kültür Merkezlerini, Müzeleri titizlikle denetleyin ve bana Rapor hazırlayın. Orada bazı yanlışlıklar yapıldığını duymuşum. Sana güvenirim, hemen toparlan ve yola düşün… -Kendisine teşekkür ettim.
Ekibimle Garabağa girişte, muazzam bir tabela ile kağılaştık. Muazzam tabela asılıydı. Orada aynen böyle yazılıyordu:
“- Ermenilerin Garabağ’a gelişinin 150 yılı…” Şimdi düşünüyorum da, Ermeniler bu tabelayı neden unutuyorlar??? Eğer unutmadılar ise – o zaman kafalarını tedabü etsinler ve hatırlasınlar o tabelayı… Garabağ Azerbaycan’dır, evet. Ve sizler buraya sonradan gelip yerleştiniz, çünkü Ermenistan’da maddi durumunuz kötüydü ve bizler size imkan yaratmışız ve sizler bizim sayemizde güzel de yaşıyordunuz… Sonra gudurdunuz ve Garabağ’ı Ermenistana bağlamaya kalktınız…
GARABAĞ AZERBAYCANDIR, NOKTA
İşte biz Azerbaycan Türklerinin size olan sadakatı ve sizin de bize karşı olan nankörlüğünüz ve sedakatsızlığınız! Şok iyi hatırlıyorum: Bakıhanov Caddesindeki eski evimde, komsum, Ermeni Asya Hanım vardı… Bize geliyor, yemek yerdik, çay içerdik, “iyi komşuyduk”. 1990-91 yılında aniden değişti ve bana, Eflatun Bey, Garabağ Ermenistan’ındır da???, deyip durdu. Bu arada oğlu Tahir duydu ve aniden annesine tokat attı:
-Sen sus ay köpek kadın. Nerden Garabağ Ermenilerin oluyor, ha? Gemide oturmuş bir de şavaşıyorsun, köpek kadın, sus be? Başını ezecegim senin… - dedi ve çekiçle annesine saldırmaya kalktı. Onun karşısına çıktım ve ellerini gökte yakaladım, çekici aldım, basamalardan aşağıya doğru ittim kendisini:
-Annene nasıl el kaldırıyorsun sen? Hadi, in aşağıya… -İttim kendisini ve Tahir dinmeden aşağıya, bahçeye indi… Asya Hanım ağlayarak kapıyı açtı, dairesine gitti…
Bu Ermeniler iyilikten hiç anlayamazlar. Azerbaycan’da bizler kadar hakları vardı. Rahat çalışıyor, güzel de yaşıyorlardı… İster Garabağ ve isterse de Ermenistan Ermenilerine, Azerbaycan Devleti, Gaz, Petrol ve Işığı bedavaya veriyordu. Dünyanın hiçbir köşesinde böyle bir lükste yaşayan azınlık yoktur. Ve aniden kalkıp da “Garabağ bizimdir”, diye yollara döküldüler. İşte size Ermeni sahtekarlığı, Ermeni nankörlügü ve sadakatsızlığı… Ayrıca, Hırsızlık ve Vandallık onların karakterik hüsusiyyetleridir. İşte bu sebeptendir ki, bir zamanlar Ermenileri Hindistan topraklarından topyekun kovmuşlardır…
RÜŞVETİ AZERBAYCAN’A ERMENİLER GETİRMİŞLER
Rusya, bu zavallı, hırsız Ermenileri bizim ezeli Türk topraklarımıza özellikle yerleştirdiler. Daha önceki plana göre Ermenileri Rusya topraklartına – Rostov, Saratov, Krasnodara ve Sibirya çöllerine yerleştireceklerdi. Çar Rusya’sı, devlet adamlari buna itiraz etmişler. Hatta Çar II. Nikola karar imzalamıştır: Ermeniler - Rusya’nın hiçbir Devlet İdarelerinde Memur olarak çalışamazlar.
Fakat, Azerbaycan Türklerinin ezeli topraklarına – İrevan Hanlığı olan İlçelere dek yerleşmişler ve onlara Azerbaycan’a ait topraklar verilmiş, göç edilen Azerbaycan Türklerinin evlerine yerleşmişlerdir.
Rusya, Ermenileri Azerbaycan topraklarına mahsus yerleştırmişler-Kafkas topraklarını-Hıristiyanlaştırmak, o topraklara hakim olmak ilk planları olmuştur. Ayrıca, Azerbaycan Türklerinin hayat ve yaşam tarzlarına müdahile idi… Türklerin güzel kadınlara olan yaklaşımını da iyi biliyorlardı. İleride mutlaka Ermeni kadınlarına evleneceklerdir. Öyle de oldu. Bazı Türk “unsurları” (ki onlara Türk demek istemezdim, bazı nankörler demiş olsam) bu Ermeni kadınlarına evlenmiş oldular. Ve bu evlilikten de Türk-Ermeni birleşiminden olan evlatlarda milli ruh ve Türklük zayıf kalıyordur, diye bilirim. Ve bu kişiler İdare ve Kurumlarda göreve getirildiler, ölkemizde rüşvet baş alıp gidiyordur. Karşısını almak bile mümkün olmuyor. Şahsen tanıdığım Türk-Ermeni karışığı gençler görevdeler ve rüşvet almakla meşguller. İşte bu kadar…
Bizim Ermenilerle problemlerimiz yoktur, çünkü daha önce de Bakü ve çevre İllerde yaşıyorlardı. Ermenileri bizim başımıza Ruslar müsallat etmişlerdir. Ve bunu da bilerekten yapmışlardır. Büyük Rus yazar ve şairleri Vl. Mayakovski, A. Puşkin, hatta dünya siyasetinin “Taçları - K. Marks, F. Engels” bile Ermeniler hakkında-“İkiyüzlü”, “Hırsız”, “Güvenilmez yaratıklar”, diye yazmışlardır. Evet, gerçekten de öyleler… Eğer bir Ermeniyi evinde misafir etmiş olsan-evini ve mülkünü de elinden alacaktır…
Evet, böyle başbelalılar-bu Ermeniler! Güvenilmez, Haydutlardır-bu kadar!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.