Dr. Mevlüt Şahin

Dr. Mevlüt Şahin

Fareler tarım arazilerini tehdit ediyor

Fareler tarım arazilerini tehdit ediyor

Sert dişleri ile mermeri bile kemirebilen fareler, sebze, meyve ve tarla bitkileri ekili alanlarda büyük verim ve ürün kayıplarına sebep olmaktadırlar. Bugünlerde fareler arpa, buğday, yonca gibi bitkilerin yetiştiği arazilerde genç fideleri oburca yiyerek büyük zarar vermeye başlamışlardır. Tüm çiftçilerin ekili arazilerini ve meyve bahçelerini mutlaka kontrol etmelerini öneriyorum. Elma, badem, erik, şeftali ve ceviz gibi ağaçların kabuklarını toprak seviyesinden halka şeklinde kemirerek ağaçların kurumalarına sebep olmaktadırlar. Fareler, güneş panellerinin kurulu olduğu arazilere de zarar vermektedirler. Yer altından geçen kabloları yiyen fareler, maddi hasara neden olmaktadır.

Yüzyıllardır doğada yaşan farelerin sayısı son zamanlarda aşırı artış göstermeye başlamıştır. Bunun önemli sebepleri arasında kışın havaların ılık geçmesi, yağışların yetersiz olması ve yabancı ot mücadelesinde kullanılan ilaçlar sayılabilir.

Fareler sıcak geçen aylarda yeşil, serin geçen aylarda kuru yem yerler. Ergin bir tarla faresi günde ortalama 15- 17 gr yeşil, 10–13 gr kuru yem ya da ağaç kabuğu yiyebilir. Zarar dereceleri sayılarına bağlı olarak %100’e kadar ulaşabilir. Fareler deniz seviyesinden 2500 m yüksekliğe kadar bitki olan hemen her yerde yaşayabilirler.

Farelerin doğal düşmanları yılan, kedi, köpek, tilki, sansar, ve iri kuş türlerini sayabiliriz. Başta yılanlar olmak üzere bu canlılara zarar verilmemeli kesinlikle öldürülmemeleri gerekir. Doğal dengenin bozulmadığı alanlarda tarla farelerini büyük ölçüde bu doğal düşmanlar baskı altında tutarlar.

Koruyucu önlem olarak farelerin fazla olduğu alanlarda derin toprak işlemesi yapılmalıdır. Nadas alanlarından gelecek olan farelerin geçişini engellemek için tarla kenarının derinden sürülerek bir şerit oluşturulması farenin buradan geçişini engelleyecektir. Farelerle mücadele etmek için küçük arazilerde fare deliklerini su ile doldurularak ve ya kapan kurularak fareler öldürülebilir. Ancak büyük arazilerde Ocak-Şubat-Mart aylarında zehirli yem kullanılmak gerekmektedir.

Fare ve diğer kemirgenlerle kimyasal mücadelede çinko fosfür kullanılmaktadır. Buğdayla çinko fosfür belli oranda karıştırılarak zehirli yemler yapılmaktadır. Zehirli yemler oldukça tehlikeli olduğu için çocuklardan, hayvanlardan uzakta kilit altında tutulmalıdırlar. Mutlaka zehirli yemler kullanılırken koruyucu eldiven ve maske kullanılmalıdır. Ağızdan alımında mide asidi ile reaksiyona girerek fosfin gazı ortaya çıkar ve zehirlenmelere yol açar. Zehirlenme durumunda özel bir ilacı yoktur ve çoğunlukla da ölümle sonuçlanmaktadır.

İsteyen üreticiler çinko fosfürlü zehirli yemleri Tarım ve Orman Bakanlığı il ve ilçe müdürlüklerinden ücreti karşılığında temin edebilirler. Ancak fare salgını fazla olduğundan üreticiler ihtiyaçları kadar zehirli yemi bulmakta zorluk yaşamaktadırlar. Özel firmaların ürettiği fare pastası adı altında fareleri zehirleyen farklı etken maddelere sahip yemler satılmaktadır. Bu fare pastalarının maliyetleri zehirli fare yemlerine göre çok fazla olduğundan ayrıca geniş alanlarda fazla kullanılması gerektiğinden üreticiler bu pastaları almamaktadırlar. Zehirli yem yapımında kullanılan Çinko fosfürün piyasada satışı tek bir firma tarafından yapılmaktadır. Firma yetkilileri ile görüştüm. Çinko fosfürü Hindistan’dan getirdiklerini Kızıldeniz’de yaşanan sorunlar sebebiyle ürünü getiren geminin geciktiğini yakın bir zamanda ülkemize ulaşacağını ve ihtiyaçların karşılanacağını söylediler. Tarım ve Orman Bakanlığının bir an evvel bu soruna çözüm bulması ve üreticileri de fare mücadelesi konusunda bilgilendirmesi gerekmektedir. Aksi takdirde fare salgınının önüne geçme imkânı kalmayacaktır. Bir fare bir yılda ortalama 5 döl vermekte ve her doğumda 4-5 yavru meydana getirmektedir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Dr. Mevlüt Şahin Arşivi