Gönlümüze sabır dilerim
Peygamberlerin velilerin, gönül dostlarının hasletlerindendir. Musibetlere, eşe, çocuklara, mala ve belalara sabretmek, kurtuluşa, başarıya sebep olan güzel bir ameldir. Felah ve kurtuluşun temel şartları olan sabır düşmanları geçecek bir dayanıklılık göstermeyi sürekli şeytanın vesveselerine ve nefsin arzularına uyanık bir şekilde bulunmayı her türlü olay karşısında da Allah'a karşı daima saygılı olmayı gerektirmektedir.
Fazileti o kadar büyüktür ki, Allahü teâlâ, sabrı çok aziz bilmemizi istedi. Bir farzı yapmak veya bir günahtan kaçınmak sabır ederek daha güzeldir. Çünkü, (İman nedir?) diye sorulduğunda Peygamber efendimiz, Sabırdır buyurdu.
Müslümanlar, güçlükler ve zorluklar karşısında sabırlı davranarak ve dua ederek Allahtan yardım dileyerek ancak imanın tadını alabilir. Namaz, nasıl öteki ibadetlerin başı ise, sabır da bütün ahlâkî davranışların başıdır. Allah’ın rızasını kazanmaya, devamlı kulluk yapmak ve bu uğurda karşılaşılacak güçlük ve felâketlere sabırla O’ndan yardım istemekle olur.
Sabır, hem dünya hem de âhiret saâdetini kazanmada, bir ışıktır. Bir yandan sabır sayesinde, yasakların yalancı câzibesinin arkasındaki asıl sıkıntı unsurlarını görüp onlardan sakınırken, bir yandan da emirlerin yerine getirilmesinden dolayı ortaya çıkan güçlüklerin gerisindeki huzuru sezip güçlükleri sabırla göğüsleyerek sonuçtaki mutluluğa kavuşma imkânı bulur. Bu irade gücü ise sabır, dayanma, göğüs germe melekesi olan enerji kaynağı insanın içinde olan bir ulvi duygudur
Sabırı bilelim:
1- Belaya, musibete, haram ve şüphelilere sabır, ( Kim musibete sabrederse ve onu Allah'tan geldiğini düşünerek güzel bir şekilde karşılarsa Allahu Teala ona üç yüz derece verir ki her bir derecenin arası yer ile gök arası kadardır.)
2- Taat üzerine yani dini bilgilerini öğrenirken (manasını bilerek ezber yaparken, kuran kıssalarını ve duaları ezberlerken) ibadetleri, (namaz, oruç, kurban, hac, zekat, infak) yaparken şikayetsiz güzel sabır, (Kim itaat üzere sabrederse Allahu Teala ona altı yüz derece verir ki her bir derece arası yerin üst sınırından yedi tabaka altına kadardır.)
3- Masiyetten yani günah işlememek için birilerinin yaptığı her türlü kötülüğe, doğal afet, yangın, zulüm, eza ve cefa ya katlanmak, yoksulluk ve zenginlik halinde durumlar ile savaşa alanındaki düşmanın, silahının çokluğu yiyecek giyecek sıkıntı ile ulul emre itaat ve her türlü duruma katlanmak ve iyilikleri emretmek kötülüklerden sakınmayı anlatmakta sabır. (Musibete karşı sabır, taat üzerine sabır, masiyetten sabırdır. Kim masiyete sabrederse Allahu Teala ona dokuz yüz derece verir ki her bir derecenin arası yerden arşa kadardır.) (ٍSuyuti, el-Fethu'l Kebir, 2/190)
Bela, musibet, günahlara kefarettir. Yüce kitabımızda: (Size gelen her musibet, kendi ellerinizle işleyip kazandığınız günahlar yüzündendir. Bununla beraber Allah bir çoğunu da affeder, musibete uğratmaz.) [Şura 30]
Bilmeliyiz ki, işlediğimiz günahların bir kısmına ceza olarak musibet geliyor. Böylece ahirete kalmadan dünyada günahımızın cezasını ahirete göre çok hafif olarak çekiyoruz.
Mümin veya mümine zalime de, mazluma da dinin emrettiği şekilde hareket eder. İyilik eden, hanımını üzmeyen kocanın nesine sabredilir?
Kadın huysuz olursa, kocası sabreder, kocası huysuz olursa hanımı sabreder. Bu imtihanda sabreden çok sevap alır. Kötülük eden, kendine eder.
Mazlumların, sabredenlerin yardımcısı Allah’tır. Allahü teâlâ, kimsenin hakkını kimsede koymaz. Sabredenlere sayısız mükafat verir.
Şer ile imtihan karşısında Müslümanın en önemli dayanağı sabır ve duâdır. Mü’min, kendine göre şer saydığı belâ, musibet, keder ve mahrumiyet anında, kararlı davranarak, bütün bunların bir deneme olduğunu düşünerek sabreder. Denemeyi başarmak için Rabbine niyaz eder. Yalnızca O’ndan yardım diler, halini yalnızca O’na arzeder. Çünkü mü’min duâ ile evrenin dehşet verici sessizliği içerisinde yalnız olmadığını anlar, duâ ile Rabbini yanı başında ve kalbinde bulur. Hayır ve şer konusundaki hükümler, insanın onlardan hoşlanıp hoşlanmamasına göre değil, bekleme sonucunda takvalı sabıra göre verilmektedir.
Hadisi şeriflerde; (İmanı en üstün olan; sabırlı, cömert ve hoşgörülü olandır.)[Deylemi] (Hak teâlâ, sevdiği kulu dertlere müptela kılar, o da sabrederse, ondan razı olur.) [Deylemi] (En üstün ibadet sıkıntıya sabretmektir.) [Tirmizi] (En şiddetli bela sabrın az olmasıdır.) [Deylemi]
(Kıt kanaat geçinecek kadar az rızka sabredenlere müjdeler olsun.) [Deylemi] (İki gözünü kaybeden sabrederse Cennete gider.) [Hatib](Müminin silahı sabır ve duadır.) [Deylemi](Allahü teâlâ buyurdu ki: Benim hükmüme razı olmayan ve verdiğim musibete sabretmeyen benden başka Rab arasın.)[Taberani]
(Mümin, rüzgarla sallanan buğday başağı gibi düşüp kalkar. Doğru durmak isteyince yıkılır. Facir ise, çam ağacı gibi, kesilene kadar, hep başı dik durur.) [Buhari] (Üç gün hasta yatan gün içinde, mümine, bir üzüntü, bir hastalık veya korku yahut malına zarar gelir) ve (Müminde 3 şeyden biri bulunur: Kıllet, illet ve zillet.) (K.Saadet) [Kıllet; fakirlik, İllet; hastalık, Zillet; itibarsızlık]
Bizler verilen nimetle, hayırla da sınava tâbi olur, külfetle, şerle de. Mutlak olanın dışındaki, kaynağı beşerî olan hayır ve şer, insan açısından göreceli olduğundan, denendiği şerrin ya da şer zannettiğinin kendisi için büyük hayırlara dönüşmesi mümkündür. Bazı insan, şerle imtihanı kazanır, ama hayırla imtihanda kaybeder veya tersi de olabilir.
Şakik-i Belhi hazretleri, (Sıkıntıya sabrın mükafatını bilen, sıkıntılardan kurtulmaya heves bile etmez) buyuruyor.
Hz. Mevlana ise: “Çalınan her kapı hemen açılsaydı, ümidin, sabrın ve isteğin derecesi anlaşılmazdı.”, "Sabır, genişliğe ulaşmanın anahtarıdır" diyor
Sabret gönül, her türlü verilene, bunlar seni kahretmek, yok etmek için değil, sınanmak terbiye edilmek, kemale erdirmek için gelirler, geçici ve ebediyen kalıcı değildirler, imana aittir. Yönel Rabbına, her gece ebedi değil, her insanda sonsuz dünya da değil, her gecenin sonunda da bir fecir bulunmaktadır. Her ölümün sonunda varılacak iki yer bulunmaktadır Ya Cennet Ya da cehennem!
İbrahim Hakkı hazretleri tefvzinamesinde; Hak şerleri hayr eyler, Ârif anı seyreyler, Zan etme ki gayreyler, Mevlâ görelim neyler. Neylerse güzel eyler. Sen Hakk’a tevekkül kıl. Sabreyle ve râzı ol. Tevfiz it ve rahat bul. Mevlâ görelim neyler. Neylerse güzel eyler. Bir işi murâd itme. Hak’dandır O red itme. Oldıysa inâd itme. Mevlâ görelim neyler. Neylerse güzel eyler. Sen adli zulüm sanma. Sabr it sakın o sanma. Teslim ol oda yanma. Mevlâ görelim neyler. Neylerse güzel eyler. Hoş sabır cemilimdir. Allah ki vekilimdir. Takdîr kefîlimdir. Mevlâ görelim neyler. Neylerse güzel eyler.
Selam ve duayla…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.