Gülerken ağlardım
Bir birliktelik, bir ayrılmazlık, bir ikilidir, ağlamak ve gülmek. Birçok zıtlığın bir arada var oluşuna en iyi örnektir. Çok ince bir çizgi ayırır ikisini, kahkahalarla gülerken, birden gözlerden yaş gelmesi, ağlarken ise bir den gülme krizlerine girilmesi de ondan değil mi? Hiç sizin başınıza geldi mi? Bilmem ama! Çok uzun süre güldüğümde, bir zaman sonra kendimi ağlar bulduğum çok oldu benim.
Bilemedim hangisini öne çıkarıp yazsam. Dedim ya az önce ikisini ayıran görünmez bir çizgi var aslında, o yüzden ayıramadım birbirinden asla. İkisinden de bahsedeceğim belli ki yazımda, ancak akışta göreceğiz hangisine daha çok yer vereceğim bu durumda.
Ağlamayı üzüntüden, hayal kırıklıklarından, kederden olur diye biliriz değil mi? Ağlamak asıl mutluluktan kaynaklanırmış en çoğunda. Mutluluktan ağlamalarımızdan da, belli aslında. Gülmek ise, mutluluğun ifadesi olduğu gibi, alay etmenin, hatta bazen de sinirli olmanın ifadesiymiş en alasından.
Aynı anda hem gülüp, hem ağladığımız, tüm duyguları bir arada yaşadığımız, aynı anda bu duyguların hepsi bir arada yaşanır mı? diye düşünüp, bunları sadece kendimizin yaşadığını sandığımız anlar dahi olmuştur mutlaka. Hatta utandığımızda. Ağlıyordu şimdi ne oldu buna bakışları altında. Oysa gözyaşının bir görevi varmış; ardından gelecek gülümseme için temizleme yaparmış. Tamda bundan demek ki ağlarken gülmelerimiz.
Ağlamakta gülmekte bulaşıcı bir şey, biri gülmeye başladığında ortam da, sizin de güldüğünüz olmadı mı? Hiç. Hatta hep birlikte kahkahalar atarken, birden hep birlikte ağlar bulduğunuz.
Ağlayan bir arkadaşımı görsem mesela, yanına oturur, bir mendil uzatır sadece susarım. Susmak onun acısına ortak olmaktır. Seninleyim ve buradayım demek, birlikte ağlamak, yarasına merhem olmaktır. Asıl olansa biraz sonra gelecek olan gülümsemeyi birlikte paylaşmanın mutluluğunu yaşamaktır.
Tam yazımı yazarken arkadaşlar girdi araya ve kahveler içildi ardından da fala inanma, falsız da kalma misali kahveler ters çevrildi. Ve güzel sohbetler, şen kahkahalar içinde fallara bakıldı. Öyle güzel sözler vardı ki söylenen, umut dolu gülümsemeler yerleşti yüzümüze, derken bir cümle girdi araya “umutlanmak tekrar” ve birden içimden akan sıcacık bir şey, kan olsa gerek, boğaza düğümlenen cümleler ve tek kelime de gözünde beliren bir damla… TEKRAR. Ve işte gülmeye ve ağlamaya en iyi örnek bu olsa gerek.
Yani sonuç olarak ağlamakta, gülmekte içimizde bir arada sarmaş dolaş duygular, birbirine girift olmuş ne biri diğerinden fazla, ne de biri diğerinden az…