15 Temmuzda polisiye bir yerli film izledik: “Katil FETÖ!”

TRT Televizyonu 1960’lı yıllarda tek kanal olarak hizmet verirken en çok beğenerek izlediğimiz Amerikan dizilerinden birisi de “Komiser Colombo” idi. Komiser Colombo, kısa boyu, bir gözü takma, beyaz, ütüsüz, eski bir pardesü giymiş olarak senaryo gereği filmin bir yerinden ortaya çıkar -nev-î şahsına münhasır- usûl ve yöntemle katili bulurdu. Öte yandan seyirci olarak bizler de ‘Katil: “Uşak!”derdik. Halbuki Colombo‘katil’in ‘kâhya’ olduğunu sezer ve araştırmalarını bu minvâl üzere yürütürdü. Bu mini girizgâhın ardından sadede geliyorum: 15 Temmuz darbesinin, Recep Tayyip Erdoğan ‘Başkanlığı garantilemek için’ senaryosunu yazıp, bizzat başrolünü kendisinin oynadığı bir ‘tiyatro’dur diyenlere de bir kaç sözüm var: Elbette 15 Temmuz 2016 Cuma günü akşamı yaşananları, bir taraftan da polisiye bir yerli film ya da tiyatro gibi ekranlardan milletçe gördük. TBMM’nin, Cumhurbaşkanlığı külliyesinin, Genel Kurmay ile diğer Komutanlıkların bombalanmasını hangi mantık kabul eder? 240 kişinin şehit olmasını, binlerce insanın yaralanıp gazi olmasını nasıl kabul edebilirsiniz? Uçakların, tankların, gemilerin, tüm mekanize birliklerin, askerin-sivilin-polisin, kadın-erkek-yaşlı-genç ve dahi cümle âlemin rol aldığı polisiye bir yerli film misali tüm sahnelerin canlı-canlı çekimini milletçe izledik. Bu doğrudur!  Doğru olmayan da şu: “Bu darbe Recep Tayyip’in Başkanlığı garantilemek için kendisinin bizzat senaryosunu yazıp, başrolünü de oynadığı bir tiyatrodur” diyerek, hedef saptıran, ‘ey Allah’tan korkmaz, kuldan utanmaz, behey gafil!’ Sen emperyalizmin ilkelerini, felsefesini bilir misin? Sen bu uğurda ABD içinde kümelenmiş, bu amaç için kurulmuş alenî örgütün varlığı biliyor musun? Sen kendine özgü mantıkla yalan, dolan ve balon isnatlarla ahkâm kesip kamu oyu oluştururken insanlığın, vicdanın, Türk’lüğün darbe alıp, için kan ağlamıyor mu? Aslı-astarı olmayan kendi mavalına neden kendini inandırıyorsun? Ortalığı neden yalan balçığına döndürüyorsun? Bu mantıksızlığın neresinde millî çıkarımız var? Cumhurun Başkanının davetiyle 7 Ağustos Pazar günü İstanbul Yenikapı’da  tertiplenen, tüm Cumhur’un koşarak geldiği, iktidar ve muhalefetin kaynaşıp kucaklaştığı miting,  Cumhuriyet tarihimizde örnek ve milattır.  MHP lideri Bahçeli, CHP lideri Kılıçdaroğlu, Akparti Lideri Yıldırım, Genelkurmay Başkanı Akar ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın konuşmalarından şunu iyice anlayıp, belledik: “Söz konusu vatansa, gerisi teferruattır!” Yenikapı mitingi yeni açılım olarak anılacaktır. Bizim sosyal demokratların dillerinden düşürmedikleri, ikide bir öne sürdükleri bir hususun gerçekleştiğini de ‘Yenikapı miting buluşmasında’ gördük. Artık, iktidara alternatif tüm muhalif ve muarız partiler ideolojik düşman partiler değil; program partisine dönüşüp, dost rekabeti yürüteceklerini kendileri de anladılar. Birbirlerini karalamakla, iftira etmekle, protesto etmekle vatandaşın gözüne ve gönlüne girilmiyormuş.  Ki, bunu da öğrenmiş oldular. Avrupa’lıları örnek alarak, yeni misyon ve yeni bir vizyonla siyaset yapacaklarını da gördüler. Sözün özü: “Darbe yap! Gel beni Marmaris’teki otelimde öldür!” diyerek, darbeyi senaryolaştıran bir Cumhurbaşkanı asla düşünemiyorum. 15 Temmuz darbesi tiyatrodur; demek, hedef saptırmaktır. Böyle bir yalana da zaten inanan yok. Şapkayı önüne koyup, eğri oturup, doğru düşünme zamanı. Zira, eğri okla doğru hedef vurulmaz. 15 Temmuz darbesi bizzat ‘Fetö’nün senaryosunu yazdığı, AB ile ABD’nin ve tüm dünya emperyalistlerinin desteklediği uluslararası bir tezgâhtır. Bu darbe bu necip milletin sağduyusu, demokrasiye olan inancı sayesinde durdurulmuştur. Gerisi lâfı güzaftır! Hoşça kalınız.