426 Lübnan vatandaşı daha Mersin'e geldi!

Daha önceki tahliyelerle birlikte Mersin’e gelenlerin sayısı bin 400’ü geçti. Ülkede hava yolunun kapalı olması nedeniyle tahliyeler deniz yolu ile gerçekleştirilirken, Lübnan'dan ayrılanlar için Türkiye güvenli bir geçiş noktası haline geldi.

SALDIRILAR VE TAHLİYE SÜRECİ

İsrail, Filistin'den sonra Lübnan’a yönelik başlattığı yoğun saldırılarını sürdürürken, farklı ülkelerden binlerce kişi, savaş ortamından kurtulmanın yollarını arıyor. Geçen yıl 8 Ekim’den bu yana 2 binden fazla insanın hayatını kaybettiği bu bölgede durum giderek kötüleşiyor. Bugün Mersin’e ulaşan 426 kişilik grup, Lübnan'daki savaş ortamından kaçarak Türkiye’ye varmanın rahatlığına kavuştu.

Taşucu Limanı’na gelen tahliye gemilerinde, Türk vatandaşlarının yanı sıra farklı ülkelerden gelen birçok kişi de bulunuyor. Mersin’e ulaşan yabancı ülke vatandaşları, limanda yapılan pasaport kontrollerinin ardından hava yoluyla ülkelerine dönebiliyor.

TANIKLARIN ANLATTIKLARI: KORKU VE KAOS

Lübnan’daki işini bırakıp Türkiye’ye dönen Yahya Nasr, bölgedeki durumu anlatarak, "ABD ve İsrail’in iş birliği içinde olduğunu ve orada masum insanlara hiçbir saygının gösterilmediğini" vurguladı. Nasr, özellikle çocuklar ve kadınların hedef alındığını ifade ederken, yaşananların insani bir krize dönüştüğünü söyledi.

Tahliye için bir hafta boyunca beklediğini belirten Muhammet Fadak Hassas, ülkeden çıkmadan önce yaşadığı korkuyu şu sözlerle anlattı: "Çok büyük bir bomba attılar. Biz yola çıkmadan önce büyük bir patlama yaşandı. Bir hafta bekledik ve sonunda gemi geldi, çok şükür Türkiye’ye ulaştık."

Türk vatandaşlarından Müsame Tosun da Lübnan’daki durumu şu sözlerle özetledi: "Bölgede her an bir bomba patlayabilir. Orada kalmak çok tehlikeliydi."

TAHLİYELER DEVAM EDECEK

Yetkililer, İsrail’in Lübnan’a yönelik saldırıları devam ettiği sürece tahliyelerin süreceğini ve Mersin’in bu süreçte kilit bir rol oynayacağını belirtti. Lübnan'dan güvenli bir şekilde ayrılmak isteyenlerin deniz yoluyla tahliye edilmesi, bölgedeki krizin daha da derinleşmesiyle birlikte önem kazanmaya devam ediyor.