Avukat Tülay Bekar: Kadınları, gençleri ve çocukları koruyamıyoruz
Yürüttüğü sosyal sorumluluk projeleriyle önemli sorunları Türkiye gündemine taşıyan Avukat Tülay Bekar son yıllarda taciz, tecavüz ve şiddet olaylarının çok arttığını belirterek, “Ne yazık ki kadınları, gençleri ve çocukları koruyamıyoruz.” dedi.
ÖZEL HABER GAMZE ERDOĞAN
Ankara’da Çalıkuşları ve Hayat Ağacı başta olmak üzere yürüttüğü sosyal sorumluluk projeleriyle bilinen ve dezavantajlı bireylerin sorunlarının çözümü için mücadele eden Avukat Tülay Bekar, Türkiye’nin çok önemli bir değişim sürecinden geçtiğini söyledi.
Bekar, kamuoyunda çok bilinen “Çalıkuşları projesi”yle hassas grupların hassasiyetinin çıkar amaçlı kimseler tarafından kullanılmasını engellemek için farkındalık yarattıklarını söyledi. Hassas grupların çocuklar ve kadınlar olduğunu vurgulayan Bekar, Karabük Üniversitesinde yaşanan olaylarla ilgili olarak “Biz bir hukukçu gözüyle bu olayları değerlendiriyoruz. Karabük Üniversitesinde yaşanan olaylar, gençlerimizi koruyamadığımızın bir göstergesidir." diye konuştu.
"SOMUT DELİL KALKMALI"
Ülke genelinde sosyal sorumluluk projelerinin yaygınlaştırılması gerektiğini vurgulayan Bekar, anadolugazete.com.tr’ye şunları söyledi:
"Sadece Karabük Üniversitesi kapsamında değil genel olarak gençleri, çocukları ve kadınları koruyamayan bir hale geldik. Çalıkuşu, Hayat Ağacı ve buna benzer koruyucu örgütlerin daha çok olması gerekiyor. Özellikle hukukçular olarak ne kadar çok sesimizi duyurursak, örgütlenirsek, o kadar çok fayda sağlayabileceğimizi düşünüyorum.
'Somut Delil' şartının çıkmasından sonra kadın, çocuk ve engelli bireyleri kapsayan hassas gruplar açısından sıkıntılar yaşanmaya başladı. 'Somut delil' şartı kaldırılmalı. Bir yargıç, 'kadın söylüyorsa doğrudur' derken; diğeri ise 'kadın söylese de somut delil yok' diyebiliyor. Suçu işleyen kişinin mağdur üzerindeki etkisi bir süre sonra silinebilir. O hâlde ben, bütün çocuklara çip takılmasını isteyeceğim, yoksa hakimin önüne çıkarabileceğimiz başka bir somut delilimiz olmayacak."
NEYDİK NE OLDUK?
"Aktif seçme ve seçilme hakkını ilk elde eden ülkelerden biriyiz. İsviçre dahi 1994 yılında kadına seçme seçilme hakkı veriyor. 1930 yılında Türk kadınına seçme seçilme hakkı verilmesinden sonra tüm dünyada 'bizim Türk kadını kadar değerimiz yok mu?' pankartları açılıyor. ‘Biz nasıl bu hâllere geldik’ diye oturup düşünmemiz gerekiyor. Kadın ve erkek olmaktan önce yurttaş olduğumuzu hatırlamamız gerekiyor. Laiklik, din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılmasının yanı sıra şu an benim orucumu tutabilmemdir, laikliğin en kutsal anlamı budur. Laik Cumhuriyet'in temellerini yeniden inşa etmemiz gerekiyor."
Bekar, uzun mesleki kariyeri içerisinde umut ettiği bir dileğinin ise "Bir sabah kalktığımda bir bebek istismar edilmemiş olsun. Bir kadın ölmemiş olsun. Bir hayvan bir caninin elinde ölmemiş olsun. O gün ben şarkı söyleyeceğim. Hayatımda bir kere öyle bir gün yaşamak istiyorum." olduğunu söyledi.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.