Bahçeli'den Kuzey Irak referandumu ile ilgili flaş açıklama

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, "Barzani ve Peşmergelerinin 25 Eylül 2017’da yaptıkları, hukuki ve siyasi meşruiyeti olmayan 'korsan referandum' yok hükmündedir, kağıt üzerinde kalmaya mahkumdur" dedi.

Bahçeli'den Kuzey Irak referandumu ile ilgili flaş açıklama
Yayınlanma:
Güncelleme:

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Irak Kürt Bölgesel Yönetiminin 25 Eylül'de yaptığı sözde referanduma ilişkin yazılı açıklama yaptı. Barzani ve peşmergelerinin 25 Eylül 2017’da yaptıkları, hukuki ve siyasi meşruiyeti olmayan 'korsan referandumun' yok hükmünde olduğunu, kağıt üzerinde kalmaya mahkum olduğunu belirten Bahçeli, "Bölgede hüküm süren çatışma ve kargaşa ortamından yararlanarak fiili durum oluşturma hevesinde olan ve uluslararası camiaya meydan okuma cüretini gösteren Barzani ateşle oynamaktadır.

'Çocukluk hayalinin nasıl kabusa dönüşeceğini yaşayarak görecektir'

Irak merkezi hükümetinin, bölge ülkelerinin ve uluslararası toplumun tüm uyarılarına kulak tıkayan Barzani’nin bağımsızlığa giden ilk adım olarak gördüğü sözde referandum, bölge için çok karanlık bir dönemin habercisidir. Barzani, çok ağır bir bedel ödeyeceği ve sonu hüsranla bitecek bir macera yolculuğunu başlatmıştır. Çocukluk hayalinin nasıl kabusa dönüşeceğini yaşayarak görecektir. Irak anayasasında 'tartışmalı bölge' olarak kabul edilen yerlerin de referanduma dahil edilmesi ve Türkmenlerin tarihi topraklarının zorla ilhak edilmeye çalışılması, her yönüyle bir cinnet belirtisi olmuştur. Türkiye, başta Kerkük olmak üzere tarihi Türkmen illerine zorla el konulması girişimlerini ve kuzey Irak’ta suni bir bağımsız Kürt devleti kurulmasını hiçbir şart altında kabul etmeyecektir" ifadelerini kullandı.

"Bugün Irak’ta Türkmen kardeşlerimizin milli benlikleri ve varlıkları çok ciddi biçimde tehlike altındadır" diyen Bahçeli, "Barzani ve peşmergeleri Türkmenlerin tarih boyunca yaşadıkları topraklara göz dikmiştir. Türkiye’nin buna izin vermeyeceğini, Türkmenlere karşı girişilecek baskı, tehdit, zulüm ve saldırıların karşılıksız kalmayacağını herkes çok iyi bilmelidir. Barzani ve peşmergelerinin bu yöndeki niyetleri, Türkiye tarafından askeri güç kullanmak dahil gereken her tedbiri alma hakkını doğuracak bir husumet ilanı olarak görülecektir. Bunun gereği de, hiç şüphe olmasın mutlaka yerine getirilecektir. Kuzey Irak’ta bağımsız devlet ilanı Irak’ın nihai olarak parçalanmasına yol açacak ve Türkiye’nin milli güvenliği için çok ciddi bir tehdit oluşturacaktır. Türkiye böyle bir gelişmeyi önlemek için tüm imkanlarını kullanacak ve buna sonuna kadar karşı koyacaktır. Kuzey Irak’ta yapılan hükümsüz referanduma siyasi ve hukuki sonuçlar kazandırma çabaları, tüm bölgeyi içine alacak büyük bir yangının fitilini ateşleyecektir. Referandumun uygulamaya geçirilmesi yolunda atılacak adımlar, Irak’taki Türkmenler ile Arapların yanı sıra, bölge ülkelerini de içine alacak topyekün bir çatışmaya davetiye çıkaracaktır. Böyle bir bölgesel çatışma ortamından en fazla zarar görecek olan da Irak’lı Kürtler olacaktır. Siyasi hayatının sonuna gelen Barzani, Irak’ın ayrılmaz bir parçası olan Kürtlerin geleceğini de ateşe atmaktadır. Barzani’nin sözde bağımsızlık hayallerine aleni destek veren yegane devletin İsrail olması, her bakımdan düşündürücü ve ibret vericidir.

İsrail’in güvenliğinin Ortadoğu ülkelerinin parçalanmasından geçtiğini düşünen Yahudi devleti, Barzani’nin en büyük müttefikidir" açıklamasında bulundu.

Ortadoğu’da barış ve istikrarın önündeki en büyük engel olan işgalci İsrail'in, bölgede kendisinden sonra 'ikinci bir çıbanbaşı' oluşturma hevesinde olduğunu belirten Bahçeli, "Bölge ülkelerinin karşı çıktığı ve sadece İsrail’in desteklediği suni bir siyasi oluşumun varlığını sürdürmesinin imkansız olduğu ortadadır. Temennimiz Barzani’nin de bu gerçeği vakit çok geç olmadan görmesidir. Yaşanan son gelişmeler Türkiye’nin milli güvenliğini ve Türkmen kardeşlerimizin varlığını ve geleceğini doğrudan ilgilendirmektedir. Türkiye’nin bu gelişmeler ve ağırlaşan tehditler karşısında sessiz, tepkisiz ve hareketsiz kalması düşünülmeyecektir. Sözde bağımsızlık referandumunun sonuçlarının zamana yayılarak adım adım uygulamaya konulmasının amaçlandığı görülmektedir. Bu durumda Türkiye’nin fiili askeri güç kullanımını da içeren etkili ve kapsamlı bir “Caydırıcılık politikası” izlemesi ve bunun için gerekli tüm önleyici ve zorlayıcı tedbirleri süratle belirleyerek gelişmelerin seyrine göre tedricen uygulamaya koyması kaçınılmaz hale gelmiştir. Türkiye’nin milli güvenliğini ilgilendiren konularda, iktidar ve muhalefetin partiler üstü bir anlayışla birlikte hareket etmesi, vatanseverliğin asgari bir gereği olarak görülmelidir. Milliyetçi Hareket Partisi, bu anlayışla bu konudaki düşüncelerini ve önerilerini aziz milletimizle paylaşmak ve Adalet ve Kalkınma Partisi hükümetinin dikkatine getirmek istemektedir. Türkiye’nin 25 Eylül sözde referandumunu tanımadığı; kuzey Irak’ta bağımsızlık yönünde adımlar atılmasını ve Irak Türkmenlerinin tarihi yurtlarının zorla gasp edilmesini hiçbir şart altında kabul etmeyeceği; bunun için gerekli tüm tedbirleri olma hakkının doğduğu, hiçbir tereddüte yer bırakmadan kararlılıkla ortaya konulmalı ve bunun gereklerinin somut olarak yerine getirilmesine başlanmalıdır" dedi.
Bahçeli, açıklamasını şöyle sürdürdü: "Bu konuda başta Irak merkezi hükümeti ve İran’la yakın işbirliği, istişare ve koordinasyon içinde hareket edilmesi büyük önem taşımaktadır. Ayrıca, ABD ve Rusya ile de temasların sürdürülmesi gerekli olacaktır. Bugün gelinen noktada; Türkiye’nin izleyeceği etkili ve kapsamlı caydırıcılık politikası ve stratejisi kapsamında alacağı siyasi, askeri, hukuki ve ekonomik tedbirler ile tedricen uygulamaya koyacağı “Yaptırımlar Rejimi”nin esasları ve unsurları belirlenerek biran önce ilan edilmelidir. Türkiye Büyük Millet Meclisi, 23 Eylül 2017’de hükümete, Irak’taki gelişmelerin izleyeceği seyre göre askeri tedbirler almak ve bunları uygulamaya koymak yetkisi vermiştir."

Bahçeli, bu aşamada, özellikle askeri planlama ve hazırlık yapılması gereken hususları şöyle sıraladı: "Başika kampındaki Türk Silahlı Kuvvetleri unsurlarının güvenliği. Uzun yıllardır Kuzey Irak’ta bulunan Özel Kuvvetler İrtibat Timlerinin güvenliği. Başta Kerkük olmak üzere Barzani’nin zorla el koymaya çalıştığı bölgelerdeki Türkmen kardeşlerimizin güvenliği.

“Türkiye Savaş ilanı sayacağını açıkça ortaya koymalıdır"

Türkiye, Kuzey Irak’taki Türk askeri unsurları ile Türkmen kardeşlerimizin güvenliğinin tehlikeye düşürülmesini, fiili askeri müdahaleyi meşru kılacak “Savaş ilanı” sayacağını açıkça ortaya koymalıdır. Bu amaçla izlenecek caydırıcılık stratejisinde, Türkiye’nin elinde askeri tedbirler dışında şu imkanlar bulunmaktadır. Barzani’nin bölgesel yönetimini tanımadığımız, bundan sonra Irak’taki yegane muhatabımızın merkezi hükümet olduğunun ilan edilmesiyle yetinilmemeli, Erbil’deki diplomatik misyonumuz kapatılmalı, Türkiye’deki Barzani temsilcileri ülke dışına çıkarılmalıdır. Habur sınır kapısının Kuzey Irak’tan Türkiye’ye giriş yapacak Türk vatandaşları dışında, kapatılması. Kuzey Irak’a yapılan lojistik desteğin, gıda ve diğer malzeme akışının, müteahhitlik hizmetleri ve ticaretin, elektrik ve benzin ikmalinin durdurulması. Bölgede petrol arama işleri dahil her alanda faaliyet gösteren Türk şirketleri ve girişimcilerinin bölgeden çekilmesi, kuzey Irak’a seyahat için uyarı yapılması. Kuzey Irak’ta faaliyet gösteren yabancı şirketlerin Türkiye üzerinden malzeme ve teçhizat ikmaline izin verilmemesi. Barzani yönetimin düzenlediği resmi evrak ve pasaportların tanınmaması, idari tasarruflarının geçerli sayılmayarak bunlar üzerinden işlem yapılmaması. Türk hava sahası üzerinden yapılan Kuzey Irak’a uçuşların durdurulması. Türk hava yolları ile diğer Türk hava taşıyıcılarının Erbil ve Süleymaniye seferlerinin askıya alınması. Barzani’nin peşmergelerinin eğitimi için Türkiye’nin sağladığı katkıya son verilmesi. Barzani yönetimine Türkiye’nin tüm mali yardımları kesilmelidir. Türkiye, yaptırım gücü olan bu imkanları, gelişmelerin seyrine göre uygulamaya sokacağını ilan etmeli ve bu konudaki kararlılığını göstermek için bazılarını bugünden hayata geçirmelidir. Geldiğimiz bu günkü noktada; durum çok ciddidir, tehdit çok açıktır, tehlike çok yakındır. Bu konu Türkiye için hafife alınamayacak bir milli güvenlik sorunudur. Milliyetçi Hareket Partisi’nin, hükümetin bu amaçla kararlılıkla atacağı adımların ve alacağı tedbirlerin sonuna kadar yanında ve arkasında duracağını bu vesileyle bir kere daha ilan etmek istiyorum." 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.