Başbakan Binali Yıldırım: 'Bu sistem Erdoğan için değil, her doğan içindir'
Başbakan Yıldırım yaptığı açıklamada, "Aynı şeyi merhum Menderes'e, Özal'a, Demirel'e, Erbakan'a diyorlardı. Bu ülke kendi liderini çıkarır, bu ülke bu tecrübeye sahip. Bu sistem kişiler üzerine kurulmuyor, bu sistem Erdoğan için değil, her doğan içindir"
Başbakan Binali Yıldırım, TGRT Haber televizyonunda TGRT Haber ve İhlas Haber Ajansı (İHA) Ankara Temsilcisi Batuhan Yaşar’ın gündeme ilişkin sorularını cevapladı. Başbakan Yıldırım, referandum da evet çıkarsa tek adamlık olacak, güçler ayrılığı yaşanacak iddialarına da açıklık getirdi. Ayrıca Ülkücüler hakkında çok kritik açıklamalar yapan Binali Yıldırım, 'Ülkücüler terör örgütü PKK ve FETÖ ile aynı safta yer almazlar' dedi.
İşte Başbakan Binali Yıldırım'ın TGRT Haber'de yaptığı önemli açıklamalar;
Batuhan Yaşar: Yayınımıza hoş geldiniz.
Binali Yıldırım: Hoşbulduk Batuhan kardeşim, inşallah yayınınızla vatandaşlarımıza buluşacağız. Teşekkür ediyoruz, böyley yaygın bir dağıtım hattı kullandığınızdan dolayı çok fazla vatandaşımıza buluşma fırsatımız oldu.
Batuhan Yaşar: BaşbakanTGRT'de hashtagi ile de bize ulaşıyor olacaklar online olarak. Her gün koşturmacanız var.
Binali Yıldırım: Son günlere girdik, dolayısıyla talep çok hepsini karşılamamız da mümkün değil, 3 gün İzmir'e ayırdık ve bugün 3. gün. Başka programlarımız da var, Ankara var, Cumartesi İstanbul var böylece koşuyu tamamlamış olacağız.
Batuhan Yaşar: Gerçekten bütün bu yoğunluğa rağmen vakit ayırdınız teşekkür ederiz. İzmir, İzmir'de adeta kamp kurdunuz, 1 haftadır buradasınız özellikle 7 Haziran ve 1 Kasım'a baktığınız zaman İzmir'de beklentiniz ne?
Binali Yıldırım: Kampanya süresinde İzmir'e 4 gün geldim, Anadolu'nun bir çok şehrini dolaştık. 3. gün İzmir'deyiz, İzmir'e daha çok gelmem gerektiğini biliyorum ama memleketin her köşesinde vatandaşlarla buluışmaya çalışıyoruz. Iğdır'dan başladık, İzmir de olmak üzere bir kısmını biz, bir kısmını partimiz özellikle Cumhurbaşkanımız büyük şehirlerde oldu. Bazılarını ortak yaptık. Şehirlerde bir paylaşma oldu.
Batuhan Yaşar: İzmir İle ilgili bir beklenti var mı? İzmir CHP'nin kalesi derler ama siz ona karşı bir söylem söylemiştiniz 'Ben bir tek kadife kale tanırım' diye.
YENİ SİSTEM NELERİ GETİRİYOR?
Binali Yıldırım: Bu bir genel seçim değil, biz bir halk oylaması yapıyoruz. Bu oylamada da Türkiye geleceğine karar verecek, bundan sonra ki Anayasa değişikliği ve yönetim sisteminde değişikliğe gidiliyor. Türkiye bugün, BAşbakanlık, Cumhurbaşkanlığı yani parlamenter sistemden Cumhurbaşkanlığı ve hükümet sistemine taşınan bir sisteme geçiş yapılacak. Vatandaşın oluru ve onayı alındıktan sonra inşallah olumlu çıkacak ve ondan sonra yapılacka ilk genel seçimde 2019 3 Kasım olarak ön görülüyor, normal şartlarda. Bu şartlarda artık yeni sisteme göre seçim yapılacak, yani 2 sandık konulacak birinde milletvekilleri seçilecek, diğerinde Cumhurbaşkanı seçimi yapılacak. Aynı bugün belediye seçimleri gibi. Sonuçlar açıklandığında Türkiye'yi 5 yıllığına yönetecek Cumhurbaşkanı belli olacak aynı zamanda TBMM üyeleri ve vekilleri de seçilmiş olacak. Seçimler ayrı yapılmamış oluyor, bu yeni modelde garantili hükümet sistemi geliyor.
Seçim mutlak iktidarı sağlıyor. Yani, parçalı iktidar söz konusu değil. Verilen oyların yüzde 50+1'ini almadan Cumhurbaşkanı seçilemiyorsunuz bu oyu alınca iktidar oluyorsunuz ve 5 sene boyunca ülkeyi yönetiyorsunuz. Meclis'in gücü artıyor, milletvekilleri sadece kanun teklifini verebiliyor. Önceden iktidar partisi, hükümet kanun tasarılarını veriyordu vekillerde verebiliyordu ama yasalaşma ihtimali yoktu. Yani icranın, yürütmenin yasama üzerinde bir vesayeti var, bu yeni yapıda bu kalkmış oluyor. Bütün yönleriyle şimdi bu ayrılıyor, yasama da bütün yönleriyle kendi işine odaklanıyor.
Batuhan Yaşar: Kılıçdaroğlu 'Meclis etkilesizleşiyor' diyor ama siz sözlerinizden bir Başbakan olarak Meclis güçleniyor' dediniz.
Başbakan Yıldırım: Meclis'te şuan ne yetkiler varsa o yetkiler yine var, Meclis savaş ilanına karar verir, para basılmasına karar verir. Meclis, genel araştırma yapabilir, Cumhurbaşkanı, yardımcıları, bakanlar hakkında soruşturma yapabilir, herhangi bir konuda Meclis araştırması yapabilir. Ne yok? Olmayan şey, sözlü soru sorma ve gensoru. Sözlü soru yerine yazılı soru var, gensoru yok çünkü hükümet sandıkta güvenoyu alıyor. Hükümete güvenoyu veren halkın kendisi. Onun için mevcut sistemde ne oluyor? SEçimler oluyor, partiler Ankara'ya gidiyor, herhangi birine yetki veriyor Cumhurbaşkanı. Ama teamül en çok oy alan partinin başkanına veriliyor. Meclis'ten sonra güvenoylaması yapılıyor, sonra gensoru veriliyor. Ara ara hükümeti ve bakanları sıkıştırmak için gensoru veriliyor. Bugüne kadar yüzlerce gensoru verilmiş sadece 4 tanesi kabul edilmiş. Denetim yönetimi olarak iş görmez hale geldik, bu sistemde kuvvetler ayrılığı kesin kez sağlanıyor. Milletvekili bakan olamıyor, Milletvekili hem yasamanın içinde hem yürütmenin içinde oluyordu. Bu artık ortadan kalkıyor, milletvekili ve o bölgeden bir bakan varsa aralarında rekabet oluşuyordu. Milletvekili bakanlara çok hesap sormak istiyor ama soramıyordu, yasama ile yürütme iç içe. Bu zaten kuvvetler ayrılığına da uygun birşey değil. Hem işin hesap verme tarafındasın hem de hesap sorma tarafındasın böyle bir şey olur mu? Meclis, Bakanlar hakkında önergeler veriyor, gensoru veriyor mevcut sistem ama bakan da milletvekili olduğu için yani bir anlanda denetleyen tarafta da denetlenen tarafta da yeri var ne oluyor? Bu kuvvetler ayrılığını ortadan kaldırıyor. Diyorlar ki efendim 'Milletvekilleri bölgenin sorunlarıyla ilglenmeyecek' hiç alakası yok, daha çok ilgilenecek, daha çok hesap soracak ve bu konuda da yürütme, hükümet tarafı, meclis tarafı ile iç içe olmadığı için daha özgürce hesap sorma imkanı doğacak.
"BU NASIL DİKTATÖRLÜK"
Batuhan Yaşar: Kemal Kılıçdaroğlu güçler ayrılığı değil, güçler birleşmesi olacak. Diktatörlük olacak, tek adamlık olacak' diyor.
Başbakan Yıldırım: Seçimler olacak, bu nasıl diktatörlük ben anlamıyorum. Anlayan birisi bana anlatsın. Diktatörlükte ölene kadar görevde kalınır, seçimler oluyor, seçimler devam edecek. Patron millet, milletin patron olduğu yerde nasıl tek adam olacak, nasıl diktatörlük olacak? Doğru tek adam ama milletin adamı, vesayetin değil. Millet seçiyor, oraya koyuyor. Sistem kendi içinde demokrasiyi işleten bir sistem. Hele hele bugün baktım, sayın Baykal, sayın Kılıçdaroğlu diyorlar ki; Kaddafi, Saddam gibi tek adam' diyorlar. Böyle bir şey olabilir mi? Şİddetlikle reddediyorum.
"BAYKAL VE KILIÇDAROĞLU YALAN SÖYLÜYOR"
Batuhan Yaşar: Sayın Baykal ve Kılıçdaroğlu 'Bu sistem eyalet sisteminin ilk adımı, Türkiye bölünecek, Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da federasyon ilan edilecek' diyor.
Başbakan Yıldırım: Bunlar saçmalık, Türkiye'nin üniter yapıya sahip olduğu ilk 3 maddede yazıyor. İlk 3 madde de değişiklik yok. Daha bir kaç gün öncesine kadar Başkenti Ankara eden başka yere taşıyabilir' diyor. 'Türkiye bölünmez bir bütündür' diyor doğru mu? Yalandan kim ölmüş, yalan söylüyorlar. Anayasa da bu maddeler değişiyor mu? Hayır, nereden çıkarıyorlar bunları? Bir bölgede güçlü olur diğer bölgelerde adınız olmazsa, bu sisstemle iktidar olma şansınız yok.
"ÖZ YÖNETİM DİYENLER DERSİNİ ALDI"
Bu sistem Türkiye'nin birliğini sağlıyor. Üniter yapı bu mevcut yapıyı garanti altına alıyor. Buna kalkışanlar 'Öz yönetim' felan diyerek bir şeyler yapmaya kalktılar ne oldu? Derslerini aldılar. Tek bayrak, tek vatan, tek devlet, tek millet burada yerleşiyor artık yerleşiyor da değil yerleşmiş. Tüm Türkiye 15 Temmuz'da ayaktaydı, herkes sokaklara koştu, bayrağıyla koştu ve ülkeye sahip çıktı. Darbeyi önledi. Bu milletle oyun mu oynuyorsunuz?
Batuhan Yaşar: Sizi bayraklarla karşılayan Güneydoğu halkı 'Terörle mücadeleye devam edin, üniter yapı devam etsin' mesajı mı verdi?
Başbakan Yıldırım: Terör örgütü orada çok çektirdi millete, millet aynen bunu istiyor.
Batuhan Yaşar: Bir hanımefendi uçakta gelirken beni yakaladı, program yapacaksınız şunu sorarmısınız dedi; Erdoğan'dan sonra birisi gelir beklenmedik işler yaparsa ne yapacağız' dedi.
"YENİ SİSTEM ERDOĞAN İÇİN DEĞİL HER DOĞAN İÇİN"
Başbakan Yıldırım: Aynı şeyi merhum Menderes'e, Özal'a, Demirel'e, Erbakan'a diyorlardı. Bu ülke kendi liderini çıkarır, bu ülke bu tecrübeye sahip. Bu sistem kişiler üzerine kurulmuyor, bu sistem Erdoğan için değil, her doğan içindir. Sistemin özelliği kuralları koymuş. Hukuku sorumluluklar var, bütün yetkini anayasa dan alıyorsun onun dışına çıkamazsın. Çıkarsan denetim mekanizmaları var, cezalandırma mekanizmaları var. Yasama, senin alanını belirliyor. Sana yetki vermiş diyor ki; Kararname çıkarabilirsin kardeşim, yapacağın işlerle ilgili kararname çıkar ama bir konu Anayasa'da kanunla düzenlenmesi ön görülmüşse bu konuda kararname çıkaramazsın. Ne yapacaksın? Mutlaka kanun çıkaracaksın, temel hak ve hürriyetler konusunda kararname çıkarılamaz. Kararname ve kanun aynı konuda, eğer aynı konuda iki düzenleme varsa kanun geçerlidir.
"ANAYASA DA SIKI YÖNETİM KALSAYDI BELKİ OLABİLİRDİ"
Batuhan Yaşar: Meclis'in yetkileri ortadan kalkıyor sözü ile ilgili olarak muhalefet şöyle diyor; Türkiye'yi Cumhurbaşkanı kararnameler ile yönetecek.
Başbakan Yıldırım: Meclis icra görevi yapacak, Meclis'in görevi günü birlik işler yapmak mı? Körfez geçişini MEclis'mi yapacak? İşleri yapacak adamları, gerekli görüyorsa kurumları gerek görüyorsa kuracak ama bu kadar, orada duracak. Muhtarlıklar kapatılacak, lokantalar kapatılacak. Ne alakası var kardeşim? Sıkı yönetim kalsaydı anayasa da bu belki olabilirdi. Sıkı yönetim çıkmasa o dediği olabilirdi belki, sıkı yönetimde tamamen yönetim askere geçiyor. Asker sokağa iniyor. Sıkı yönetim bir anlamda OHAL'in de üzerinde bir yapı. Sıkı yönetim olsaydı herşeyi yapabilirlerdi.
"BUNLAR AKLA ZİYAN ŞEYLER"
Batuhan Yaşar: Lokantaların kapatılması konusu neden örnek verilir?
Başbakan Yıldırım: Milletin aklını bulandırmak için korku salıyorlar. Dikkat edin bak 'Evet' derseniz berberler kapatıldı, taksiler kapatıldı, taksilerin ruhsatları iptal oldu, iş adamlarının fabrikaları elinden alınacak. Ne oluyor kardeşim? Sıkı yönetimlerde bile böyle olmadı, 2 tane doğrudan 2 tane dolayı darbe gördü Türkiye ama bunların hiç biri olmadı, bu nasıl bir iştir, bu nasıl bir olaydır. 12 Eylül darbesinden sonra ne oldu? Elinizden mallarınız mı alındı, fabrikalar mı kapatıldı? Böyle bir şey olabilir mi, akla ziyan şeyler bunlar. Ana muhalefet partisi Genel Başkanı'nın daha sorumlu davranması lazım.
"TÜRKİYE 50 FAZLA VEKİL İLE KRİZE Mİ GİRECEK?"
Batuhan Yaşar: Neden yeni anayasada 50 milletvekili daha ekleniyor?
Başbakan Yıldırım: Türkiye'nin nüfusu 50-60 seneleri arasında 40 milyondu. O zamanlar Meclis'te senato ve Meclis vardı iki kademeliydi. Sayı 638'e kadar çıkmıştı, nüfus 80 milyon şimdi, 600 fazla deniliyor. Örnek ver, Avrupa'da daha fazla. Bu düzenlemeyle bile ancak 133 bin kişi başına bir vekil düşürüyoruz. 50 milletvekili daha çok temsil alıyor, 50 milletvekili ile Türkiye krize mi girecek onların maaşından dolayı? CHP geçmişte 600 vekil olsun diye kendileri teklif verdi.
"CHP HEM TEKLİF VERİYOR HEM KARŞI ÇIKIYOR"
CHP'nin parti tüzünü açın bakın, genç kotası vardır. 18 yaşında girebilme imkanı var o da seçimle geliyor, sen PM'ye seçebiliyorsun da başka yerde neden seçilmesin? 2011 seçimlerinde seçim vaadinde seçilme yaşını 21'e indireceğim diyorsun, yetmedi sayın milletvekili kanun teklifi veriyor 18 olsun diye bütün bunları yapacaksın, bugün hepsini unutup 18 yaşa karşı çıkacaksın. Onlar da demekki 18-25 yaş arasını hem parti kurullarında hem milletvekilliğinde değerlendirmek istedi ama şimdi bu teklifi biz getirdiğimiz için karşı çıkıyorlar. Hiç bir kararlı tarafı ve tutar tarafı yok.
BİNALİ YILDIRIM YARGININ YENİ SİSTEMİNİ ANLATTI
Batuhan Yaşar: Yargıçları tek tek seçecek ve yargı elden gidecek, güçler ayrılığını oluşturacak bir yapı kalmayacak diyor CHP.
Başbakan Yıldırım: CHP yine dersini çalışmamış, bu HSYK dediğimiz şeyi anlatıyorum. Atamalarını değil burada görev yerlerini belirliyor yetkili isim. Mahkeme değil, suçluların cezasını belirlemiyor. Mahkemelerde görev yapacak savcıların, hakimlerin görevlendirmesini yapıyor, onlarla ilgili hata ve yanlışlarında disiplin soruşturması açıyor. Bir idari kurul, tamam idari kurul olması yargı tarafsızlığını ve bağımsızlığını ihlal edebilir anlamını taşımaz burada da ehil kanunlara göre, mevzuatlara göre görev yapacak insanlar olması lazım. Peki nasıl oluyor? Mevcutta ne var? 22 üye var, yeniden ne oluyor 13 üyeye iniyor. Şimdi 13 üyenin seçimi nasıl oluyor? 6 üyeyi Cumhurbaşkanı belirliyor 4+2. Mevcut sistemde HSYK olarak anılıyor, bunu diyoruz ki HSK olsun (Hakimler Savcılar Kurulu) olsun. Herşeyin başına yüksek koymaya gerek yok. Herşeyin sahibi millet. Cumhurbaşkanı kim? Cumhurbaşkanı yüzde 50+1 ile gelmiş milletin desteğini almış siyasi bir güç. Cumhurbaşkanını sen bu kadar nasıl hafife alırsın? HSYK'ya Cumhurbaşkanı'nın atadığı üye sayısı aynı, değişmiyor.
Biz burada yargı bürokrasisinin kendi arasındaki seçimleri kaldırıyoruz. Tamamını Meclis'e sevk ediyoruz, 6 Cumhurbaşkanı, 7 Meclis. Meclis kimin? Milletin, milletin adına karar verecek vekiller seçiyor işte gerçek yargı bağımsızlığı bu. Bu yapıyla paralel yapıların önüne geçilmiş oluyor. Hakimler savcılar üye de seçiyorlar gelecek sistemle, mevcut sistemle hiç bir şey seçemiyorlar. Yaptığımız iş bu. Bunları doğru konuşsunlar, yani hiç böyle bir şey yapmayacak ve milletin gözünü boyayacak. Herkes okuyor, yazıyor sen 1930'lardaki Türkiye mi sanıyorsun?
Batuhan Yaşar: Son 4 gün kaldı bizimle paylaşacağınız bir anket var mı?
Başbakan Yıldırım: Anket çok, adam traş oluyormuş saçın ak mı kara mı? Diye soruyor, berber diyor ki önüne düşünce göreceksin. Pazar akşamı belli olacak, bizde bir laf vardır etlik kuzu közde belli olur, Pazar günü sandıklar açılacak, sonuç çıkacak. Gerçek anket milletin kararıdır, anketlerimiz var ama bunu açıklamayı vatandaşın iradesine saygısızlık olarak görürüz. Bir yönlendirme yapmak bize yakışmaz, millet kararı verecek ve milletin kararı her kararın üzerinde olacak. Biz onlar gibi evet ya da hayır verenleri tehdit etmiyoruz.
"EVET 50+1'DİR"
Batuhan Yaşar: Denize dökme işi İzmir'de nasıl karşılandı?
Başbakan Yıldırım: İzmir'de düşman Kurtuluş Savaşı'nda denize döküldü, evet verenler bu ülkenin düşmanı mı? Böyle bir şey olur mu? Böyle bir nefret söylemi olur mu? İzmir bunun cevabını 9 Nisan'da Cumhurbaşkanımızın katıldığı mitingde verdi. Bence verilen cevap oydu, orada vatandaş dedi ki; Biz denizin kıyısındayız, hadi buyurun gelin' dedi. Pazar günü gerekli cevap verilecek, İzmir'de 'evet' verenleri tehdit edenleri İzmir ve Türkiye sandığa gömerek gerekli cevabı verecek. 'Evet' sonucunun çıkacağı konusunda benim hiç bir tereddütüm yok ama bunu söyleyebilirim.
"ÜLKÜCÜLER PKK VE FETÖ TERÖR ÖRGÜTÜYLE AYNI SAFTA OLMAZ"
Batuhan Yaşar: Özellikle sosyal medyadan bir MHP'nin hayır vereceği algısı yapılıyor.
Başbakan Yıldırım: Hiç bir ülkücü, milliyetçi ülkesinin milletinin birlik beraberliğini isteyen hiç bir ülkücü kardeşimiz PKK, FETÖ terör örgütünün safında yer almaz. Ülkücülerin, milliyetçilerin temel prensibi şudur; Önce ülkem ve milletim sonra nefsim. Bunu görecek ona göre karar verecek, MHP bu ülkenin birliğini, beraberliğini en önde savunan parti. Üniter yapının korunması, Türkiye'nin terörle mücadelesini ısrarla takip eden, bu konuda bize destek olan bir parti. Ülkücü kardeşlerimizden hatta Alperen kardeşlerimizden nasıl böyle bir şey beklenir? Ama maalesef FETÖ şimdi her yere sızıyor, maalesef ülkücü ve millyetçi kesim içinde de bütün partilerde olduğu gibi bir alan açmaya çalışıyor. Onlar ayrı biz ayrı partiyiz ama hedef birliğimiz var, şimdi kampanyada da beraber 'evet' için çalışıyoruz. Sayın Bahçeli ile ara sıra görüşüyoruz.
"KILIÇDAROĞLU DARBE GECESİ BENİ ARADI"
Batuhan Yaşar: Kılıçdaroğlu'nun havaalanında bir pazarlığından bahsediliyor, neler söyleyeceksiniz bunlarla ilgili?
Başbakan Yıldırım: Oradaki Kemal Bey'in o gece nerede olduğu bir sır değil, yani Bakırköy Belediye Başkanı'nın evinde geceyi geirdiğini biliyoruz. O darbeyi bizler bastırmak için ölümü göze aldık, saldırı da oldu, ateş de edildi. Bizim nerede olduğumuzun yüzlerce şahidi var, onun hesabını biz fazlasıyla milletimize verdik. O geceyi dolu dolu geçirdik ve o alçakların bu alçakça saldırılarının önlenmesi için herşeyi yaptık başta Cumhurbaşkanımız olmak üzere milletvekillerimiz, bakanlarımız ve her şeyden önemli milletimiz, medya da iyi iş gördü. Hiç bir telkin olmadan medya ülkeye sahip çıktı. Bu polemiğe bu tartışmaya girersek Kılıçdaroğlu çok şey kaybeder. Beni aramış o gece, ben sonra gördüm 'Biz ne yapabiliriz' dedi. Ben de dedim ki; Memnun oldum ama biz meydanlara milleti çağırıyoruz, sizde kendi parti mensuplarınıza aynı şeyleri yapabilirsiniz. Bana 'bunların güvenliğini kim sağlayacak' diye sordu, bende 'millet bir mücadele veriyor herkes kendi güvenliğini sağlar' dedim. Daha sonra Yenikapı ruhunda bizimle beraber oldu ama sonra ne oldu bilemiyorum.
Batuhan Yaşar: Kontrollü ve kurgulanmış darbe söylentileri de yaptılar?
Başbakan Yıldırım: Ülke ölüm kalım mücadelesi verdi o gece, vatandaşlarımız tanka, tüfeğe, uçağa karşı göğüslerini siper etti. Bu darbe girişimine bu tip isimler koymak FETÖ'ye destek anlamına gelir başka hiç bir anlamı olmaz.
"CHP BU SEÇİM DE KUZU TAKTİĞİ YAPTI"
Batuhan Yaşar: Hayır çıkarsa bir şey olmaz ifadesi var Kılıçdaroğlu'nun, Alman medyasında bir haber çıktı Türkiye erken seçime gider hayır çıkarsa diye.
Başbakan Yıldırım: Avrupa'dan hayır gelmez, Türkiye'nin düşmanı ne kadar terör örgütü varsa Avrupa alan açtı. Evet'in suyu mu çıktı, evet varken neden hayırı konuşuyoruz. En güzel işler evet ile başlar, milletimize güveniyoruz, evet çıkacağına da inanıyoruz. Pazar günü görelim, sandıklar kapansın, sonuçlar çıksın, ne dedik 'Evet de hayır da çıkarsa başımız gözümüz üstüne' dedik. CHP yeni bir taktik uyguladı, kuzu taktiği! Bu kuzu taktiği masum, mülayim, çok eskisi gibi değil. Cumhurbaşkanı'na çatar, bize çatar böyle değil. Ben memleket sevdalısıyım, eğer milletimin faydasına bir iş olacaksa canla başla çalışıyorum. Bencil olamayız, bencillik yapamayız. Milletimizin, gençlerimizin geleceği söz konusu, yaşadığımız 15 Temmuz'u yok sayamayız. CHP'nin asıl eski kodlarına dönüp dönmeyeceğini önümüzdeki günlerde göreceğiz.
Batuhan Yaşar: Cumhurbaşkanı 'Eğer evet çıkarsa Kılıçdaroğlu o koltukta oturamaz' dedi.
Başbakan Yıldırım: Ben o işlere karışamam, işi sağlam tutuyor. İçlerindeki kendi meseleleridir.
"MİLLET RAHAT OLSUN BİZ NÖBETTEYİZ"
Batuhan Yaşar: FETÖ ile mücadele önemli, FETÖ ile mücadele noktasında 17 Nisan sabahından itibaren bir projeksiyon hazırlıyor musunuz?
Başbakan Yıldırım: Şuanda yargılamalar devam ediyor, kısa sürede ilk kararlar çıkar diye düşünüyorum. O işler yoluna girdi bu FETÖ mensupları cezalarını alacak. 16 Nisan sonucu bahar güvercinleri oluyor. Bunların gizemli şifreli lafları, milletin kafasını karıştırmaya çalışıyorlar. Biz nöbetteyiz, millet işine gücüne baksın, onlar yerine biz nöbet tutuyoruz. Onlar demokrasiyi kurtardı, bayrağı düşürmedi 15 Temmuz'da ve devam eden 27 günde gerekeni yaptılar. Şimdi durumu hükümet olarak iş başındayız ve biz götürüyoruz. Bu ve buna benzer dedikoduları yapmaya devam edecekler amaçları milleti tedirgin etmek, korku salmak ve böylece kendi gayrı meşru emellerini gerçekleştirmeye çalışmak ama o işbitmiştir, sonuna kadar gidilecek.
"ABD'NİN YENİ YÖNETİMİ 15 TEMMUZ'U DAHA İYİ ANLIYOR"
Batuhan Yaşar: Almanya ve Avrupa'dan yeni bir hamle bekliyor muyuz?
Başbakan Yıldırım: FETÖ'cülerin Almanya'daki faaliyetleri çok yaygın. Darbedeyken kaçan ve yurtdışına kaçan şahıslar var. Amerika konusunda gerekli hukuki belgeleri her şeyi verdik ve sonuç bekliyoruz, yeni yönetimden bu konuda daha duyarlı hareket etmesini bekliyoruz. Bunu her düzeyde ifade ettik, kendilerine anlattık. Yeni yönetim bu yapının darbe ile ilişkili olduğunu düşünüyor benim kanaatim ama bu hukuki bir süreç ile takip edilerek yapılmasını belirtiyorlar. Yeni yönetim bizim yaşadıklarımızı daha iyi anlıyor, Trump kampanya konuşmalarında 15 Temmuz'u değerlendirdi zaten, 'Bu bir darbedir ve Recep Tayyip Erdoğan bu darbeyi bastırmıştır' dedi. Darbe konusunda tereddütü olmadığı gibi ve Pensilvanya ile ilgili olduğu görüşünden uzak değil.
"TERÖRİSTLER SIĞINMACILARIN ARASINA SIZIP GELİYOR"
Batuhan Yaşar: PKK'nın nefesi kesildi, sizde dediniz ki; Kandillerini söndüreceğiz.
Başbakan Yıldırım: Biz bu işe baş koyduk, bu terör örgütünü ülkenin gündeminden düşürmek istiyoruz. Bunun için yaz kış demeden gece gündüz demeden peşlerindeyiz, mücadelede hiç bir rehavetimiz yok ama zorluğumuz Suriye ve Irak'ta yaşanan savaş ve iç karışıklık. Bu yüzden sığınmacılarla birlikte aralarında katılarak gelenler oluyor onlarla ilgili biraz sıkıntı yaşıyoruz ama olay büyük oranda kontrolümüz altında, bitti diyemiyoruz, çalışacağız. Bunların öyle veya böyle dış çevrelerden aldığı destek var.
"AB İLE İLİŞKİLER GÖZDEN GEÇİRİLECEK"
Batuhan Yaşar: AB ile yeni görüşmeler olacak mı?
Başbakan Yıldırım: Mutlaka olacak, ilişkilerin gözden geçirilmesi lazım.
"EVET ÇIKARSA İSTİKRAR ARTAR, TÜRKİYE BÜYÜR"
Batuhan Yaşar: Vatandaşın cebine evet çıkarsa para girecek mi?
Başbakan Yıldırım: Evet çıkarsa daha çok iş, aş demek. Daha çok yatırım, proje ve iş adamlarının ülkeye gelmesi demek. İhracatımız artıyor, 2016 büyümeleri iyi geldi. 15 Temmuz'dan sonra değerlendirme kuruluşları bir anda döndü ve olumlu açıklamalar yapıyor. İstikrar sürecek, Türkiye büyümeye devam edecek.
“Hiçbir milliyetçi, ülkücü kardeşimiz PKK’nın, FETÖ’nün safında yer almaz”
Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) tabanının hayır oyu vereceği iddialarını değerlendiren Yıldırım, “Ülkücü, milliyetçi, vatanını, milletini seven, ülkesinin birliğini, beraberliğini canından önemli bilen hiçbir milliyetçi, ülkücü kardeşimiz, PKK terör örgütünün, FETÖ’nün safında yer almaz. Ülkücülerini milliyetçilerin temel prensibi şudur: 'Önce ülkem ve milletim, sonra nefsim.' MHP, bu ülkenin birliğini, beraberliğini, kardeşliğini en önde savunan parti. Üniter yapının korunması, Türkiye’nin teröre karşı mücadelesinin kesintisiz devam etmesini ısrarla takip eden, bu konuda her zaman bize destek veren bir parti. MHP’den, MHP’ye gönül vermiş ülkücü, milliyetçi kardeşlerimizden, hatta Büyük Birlik Partisi, Alperen kardeşlerimizden nasıl böyle bir şey beklersiniz? Şimdi maalesef FETÖ her yere sızıyor. Maalesef ülkücülere ve milliyetçi kesim içerisinde de bütün partilerde olduğu gibi bir alan açmaya çalışıyor. Böyle gayretleri var. Vatan, millet, bayrak sevdası olan hiçbir milliyetçinin terör örgütlerinin çizgisine düşeceğine ihtimal vermiyorum” ifadelerini kullandı.
“MHP ayrı parti, biz ayrı partiyiz ama hedef birliğimiz var”
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’yle zaman zaman görüştüklerini kaydeden Yıldırım, “Ara sıra görüşüyoruz, hatır soruyoruz. Onlar ayrı parti, biz ayrı partiyiz ama hedef birliğimiz var. Bu değişiklik bizim ortak hedefimiz. Komisyonlarda, Genel Kurul’da beraber savunduk, şimdi de kampanyada beraber evet için çalışıyoruz” şeklinde konuştu.
“Bu tartışmaya girersek Sayın Kılıçdaroğlu çok şey kaybeder”
Başbakan Yıldırım, Kemal Kılıçdaroğlu’nun 15 Temmuz gecesi Atatürk Havalimanı’na indikten sonra darbecilerle pazarlık yaptığı iddialarını değerlendirdi. Kılıçdaroğlu’nun “15 Temmuz gecesi başbakan neredeydi” şeklinde yönelttiği soruya cevap veren Yıldırım, şöyle konuştu:
“Kemal Beyin o gece nerede olduğu sır değil, Bakırköy Belediye Başkanı’nın evinde geceyi geçirdiğini biliyoruz. O gece Recep Tayyip Erdoğan ve bu ülkenin başbakanı o darbeyi bastırmak için ölümü göze aldı, saldırıya da uğradı, ateş de edildi. Bizim o gece nerede olduğumuzun yüzlerce şahidi var, yaptıklarımızın da onlarca şahidi var. Onun hesabını biz fazlasıyla milletimize verdik, o geceyi dolu dolu geçirdik. O alçakların, bu alçakça saldırılarının önlenmesi için yapılması gereken her şeyi yaptık, hayatımızı da ortaya koyduk. Başta Cumhurbaşkanımız olmak üzere biz, milletvekillerimiz, bakanlarımız, her şeyden önemlisi milletimiz, savcılarımızı ve milletimizi de unutmayalım. Medya da o gece iyi iş gördü. Hiçbir telkin olmadan ülkeye sahip çıktılar, hakkını teslim etmemiz lazım. Bu tartışmaya girersek Sayın Kılıçdaroğlu çok şey kaybeder. O gece görüştüm. Beni aramış, görüşemedik, ben sonra kendisini aradım. Bana dediği şey, ‘bu bir darbedir, biz ne yapabiliriz?’ Ben de ‘bunu duyduğuma çok memnun oldum, teşekkür ederim ama biz milleti meydanlara çağırıyoruz, siz de kendi parti mensuplarınıza aynısını yapabilirsiniz’ dedim. Bana ‘Onların güvenliğini kim sağlayacak’ dedi. Dedim ‘millet ölüm kalım mücadelesi veriyor. Millet kendi güvenliğini sağlar’ dedim. O gün sokağa çıkmayacağız da ne zaman çıkacağız? Aramızda geçen konuşma bu. Daha sonra Yenikapı’ya geldi, bizimle beraber oldu. Ne oldu, ne bitti, ne telkin edildi bilemiyorum. İçeri atılan FETÖ’cülere sahip çıkmaya kalktı, kendi partisinden eleştiriler aldı, sonra ’15 Temmuz tiyatro’ dedi, sonra ‘kontrollü darbe’ dedi.”
“Ülke o gün ölüm kalım mücadelesi verdi”
15 Temmuz’un önce tiyatro, ardından kontrollü darbe, en son da kurgulanmış darbe olduğu iddialarına cevap ver Yıldırım, “Tiyatro olursa senaryosu da olması lazım. Kendi içinde tutarlı ama zırva; böyle bir şey yok. Ülke o gün ölüm kalım mücadelesi verdi. Vatandaşlarımız tanka, topa, tüfeğe, uçağa karşı göğüslerini siper etti, bayrağı indirmedi, ezanları dindirmedi. Bu darbe girişimine bu tip isimler koymak FETÖ’ye destek anlamına gelir” değerlendirmesinde bulundu.
“Avrupa’dan hayır gelmez”
Avrupa ülkelerinin ‘hayır’ kampanyalarına verdiği desteğe değinen Yıldırım, “Avrupa’dan hayır gelmez. Avrupa bütün değerlerini yerle bir etti. Bu kampanyada açık Türkiye’nin düşmanı ne kadar terör örgütü varsa onlara alan açtı, bizim kampanyamıza da engel oldu. ‘Evet’in suyu mu çıktı, neden ‘hayır’ı konuşuyoruz? En güzel işler evetle başlar. Milletimize güveniyoruz, evet çıkacağına da inanıyoruz. Pazar günü sandıklar kapansın, sonuçlar çıksın görelim. Ne dedik, ‘hayır da verilse, evet de verilse başımız gözümüz üstüne.’ Söz de karar da milletin, o kararı görelim” açıklamalarında bulundu.
“CHP kampanyada kuzu taktiği uyguladı”
Hayır cephesinin referandum sürecindeki kampanyalarını değerlendiren Yıldırım, CHP’nin kampanya sürecinde eskisine göre daha masum söylemlerde bulunmasına dikkat çekti. CHP’nin söylemlerine karşı, kendisinin koltuk meraklısı olmadığını dile getiren Yıldırım, “CHP bu kampanyada yeni bir taktik uyguladı, kuzu taktiği. Masum, mülayim, eskisi gibi sert değil. Hatta beni korumaya bile kalktılar. ‘Biz başbakanı beğeniyoruz, onun için gitmesini istemiyoruz’ gibi aklı sıra milleti ikna edecek. Bırak sen benim koltuğumu, ben koltuk meraklısı değilim, ben memleket sevdalısıyım, millet sevdalısıyım. Eğer milletimin faydasına bir iş olacaksa bizim için makamlar önemli değil. Ben bu işin ülkenin, milletin yararına olduğuna inandığım için bu kadar canla başla çalışıyorum. Bencil olamayız, bencillik yapamayız. Milletimizin, gençlerimizin geleceği söz konusu. 15 Temmuz’u yok sayamayız” ifadelerini kullandı.
Özellikle sosyal medyadaki yeni kalkışma söylentilerini değerlendiren Yıldırım, “Bu FETÖ çevreleri bu tevziratları yapıyor. Bahar güvercinleri 16 Nisan sonucu oluyor. Bunlar böyle gizemli, şifreli laflarla milletin kafasını karıştırmaya çalışıyorlar. Millet rahat olsun, biz nöbetteyiz. Onlar nöbetini tuttu, demokrasiyi kurtardı, bayrağı düşürmedi gerekeni yaptılar. Şimdi hükümet iş başındadır, kurumlar görevinin başındadır. Bu ve buna benzer dedikoduları yapmaya devam edecekler. Amaçları milleti tedirgin etmek, milletin içine korku salmak ve böylece kendi gayri meşru emellerini gerçekleştirmek. Ama o iş bitmiştir, sonuna kadar gidilecek” dedi.
“ABD’de yeni yönetim bu yapının darbeyle ilgili olduğunu düşünüyor”
Başbakan Yıldırım, Almanya’nın FETÖ’cülere karşı güvenli liman olduğu iddiası ve terörist Gülen’in ABD’den iade edilmesi konusunda, şu açıklamalarda bulundu:
“FETÖ’cülerin Almanya’daki faaliyetleri çok yaygın. Darbeden sonra yurt dışına kaçan, yurt dışında olanlar Almanya’ya sığınma başvurusu yaptı. Almanya onlara bir güvenli liman gibi gözüküyor. Amerika konusunda gerekli hukuki belgeleri, her şeyi verdik ve sonuç bekliyoruz. Yeni yönetimden bu konuda daha duyarlı hareket etmesini bekliyoruz. Bunu her düzeyde ifade ettik, kendilerine anlattık. Kanaatime göre; yeni yönetim bu yapının darbeyle ilgili olduğunu düşünüyor. Yeni yönetim bizim durumumuzu daha iyi anlıyor. Trump kampanya konuşmalarında 15 Temmuz’u değerlendirdi zaten. ‘Bu bir darbedir, Recep Tayyip Erdoğan bu darbeyi bastırmıştır’ dedi. Dolayısıyla darbe olduğu konusunda tereddüt olmadığı gibi, bu darbenin de Pensilvanya’yla ilintili olduğu konusunda uzak değil. Ama henüz istediğimiz hızda ilerlemiyor. Hem hukuki yönden, hem de hükümetler arası ilişkilerde bu konu bizim öncelikli konularımız arasında yer alıyor.”
“Terör örgütünü Türkiye’nin gündeminden düşürmek istiyoruz”
Bölücü terör örgütüyle mücadele konusunda açıklamalarda bulunan Yıldırım, “Bu terör örgütünü Türkiye’nin gündeminden düşürmek istiyoruz. Bunun için kışın ara vermedik. Yaz kış, gece gündüz demeden peşlerindeyiz. Mücadelede hiçbir rehavetimiz yok. Zorluğumuz, Suriye’de, Irak’ta yaşanan savaş ve iç karışıklık. İç karışıklık yüzünden sığınmacılarla birlikte, aralarına karışarak gelenler oluyor. Onlarla ilgili biraz zorluk yaşıyoruz ama Allah’a şükür büyük oranda olay kontrolümüz altında. Ama bitti diyemiyoruz, çalışacağız. Bu yapı tek başına hareket eden bir yapı değil. Bunların destek aldıkları dış çevreler var” şeklinde konuştu.
Kerkük’te Kürt bayrağının indirildiği haberlerinin henüz teyit edilmediğini söyleyen Yıldırım, “Bu konudaki görüşümüz çok net. Bunun yanlış bir şey olduğunu, bu yanlıştan dönülmesi gerekildiğini çok açık şekilde söyledik” dedi. Yıldırım, ayrıca 16 Nisan’dan sonra Avrupa Birliği ile Türkiye ilişkilerinin mutlaka gözden geçirileceğini vurguladı.
“Evet çıkması demek istikrar demek, ekonominin büyümesi demek”
16 Nisan’dan sonra ekonominin büyüyüp büyümeyeceği yönündeki soruya da cevap veren Yıldırım, “Evet çıkması demek istikrar demek, ekonominin büyümesi demek, daha çok dış yatırımcının gelmesi demek, daha çok iş, aş demek. Zaten istihdam seferberliğiyle hedeflerimizin üzerine çıktık. İhracatımız artıyor, 2016 büyümeleri iyi geldi. 15 Temmuz’dan sonra alelacele not düşüren değerlendirme kuruluşları yeniden döndüler. Türkiye’nin yarını bugününden daha güzel olacak. Ekonomisi gelişecek, istikrar sürecek, Türkiye büyümeye devam edecek” diye konuştu.
“Kendimi denetimli serbestliği olan bir hükümlü olarak görüyorum”
Başbakan Yıldırım, yoğun kampanya sürecinde vitamin takviyeleri alıp almadığına ilişkin soruya karşılık da, vatandaşla bir araya gelmenin kendisini ayakta tuttuğunu, eşinin desteğinin de önemli bir katkı olduğu ifade etti. Ortalama 4-5 saat uykunun kendisine yettiğini dile getiren Yıldırım, “Vatandaş neyle besleniyorsa, nasıl hayatını devam ettiriyorsa, biz de aynısını yapıyoruz. Bizim vatandaştan farkımız yok. Tek farkı var; kendimi denetimli serbestliği olan bir hükümlü olarak görüyorum. Çok fazla etrafta ekip var, koruma var, rahat hareket edemiyoruz. Şöyle sokağa çıkıp tek başıma kokoreç yemeye gidemiyorum” şeklinde konuştu.
"EN BÜYÜK VİTAMİN VATANDAŞ"
Batuhan Yaşar: Hangi vitaminleri kullanıyorsunuz?
Başbakan Yıldırım: En büyük vitamin vatandaş, vatandaş ile bir araya geldiğiniz zaman enerjiyi alıyorsunuz. Bu vitaminden daha kuvvetli son 1 ayda ortalama 3-4 saat arası uyku yetiyor. Eşim Semiha hanım programlarımıza çoğunlukla katılmaya gayret ediyor, ara sıra katılamıyor ama yanımızda olması bize destek oluyor.
Yarın Kütahya, Bilecik mitinglerimiz var hayat devam ediyor' diyerek TGRT Haber'de sözlerini sonlandırdı.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.