Başkan Tiryaki Ankara Marka Festivali’nde

Altındağ Belediye Başkanı Veysel Tiryaki, Altındağ’da gerçekleştirdiği kentsel dönüşüm ve gelişmeyi “Bakmazsan dağ bakarsan Altındağ olur” sözleriyle özetledi.

Başkan Tiryaki Ankara Marka Festivali’nde
Yayınlanma:
Güncelleme:

Ankara Ticaret Odası (ATO) tarafından düzenlenen 3. Ankara Marka Festivali’nin (AMF) üçüncü gününde Altındağ Belediye Başkanı Veysel Tiryaki, “Destinasyon Pazarlama ve Kent Ruhuna Sahip Çıkmak” başlıklı bir konuşma yaptı. Ahmet Hamdi Tanpınar’ın “Bir başkent daima başkenttir. Ne kadar susturulursa susturulsun yine konuşur” sözleriyle konuşmasına başlayan Tiryaki, bu sözleri 1996 yılında bir ilçede kaymakamlık yaparken duyduğunu, 2004 yılında Ankara’ya geldiğinde unutulmuş bir Altındağ’la karşılaştığını ve bu sözü söylediğini anlattı. “Türkiye’nin başkenti Altındağ’dır” diyerek Altındağ’ın tarihi önemine dikkat çeken Tiryaki, belediye başkanlığı görevine başladığında Altındağ’ın tekrar konuşacağı günlerin yakın olduğunu söylediğini hatırlattı. Tiryaki, “Altındağ konuşuyor artık” dedi.

Kentlerin de insan gibi olduğunu, ruhu bulunduğunu kaydeden Tiryaki, İbn-i Haldun’un “Şehirlerin de bir ruhu vardır. Bir şehirde yaşayan insanlar zamanla yaşadığı şehrin ruhuyla karakteristik açıdan özdeşleşirler” sözünü hatırlattı. Günümüz dünyasında ulus devletlerin önemini yitirmeye başladığını ve şehirlerin ön plana çıktığını dile getiren Tiryaki, şehri oluşturan insanların evler, yollar, meydanlar, camiler, kiliseler inşa ederek bir kimlik oluşturduklarını ve bu kimliğin o şehirde yaşayan insanları etkilediğini kaydetti. Tiryaki, “Maalesef bugün içinde yaşadığımız kentlerde insanlar o kenti benimseyemiyorsa o kentleri kurarken istenilen dikkati, hassasiyeti göstermediğimiz içindir” dedi.

Anadolu’da yaşamış Yunanlı bir şairin “Yeni bir ülke bulamazsın, başka bir deniz bulamazsın. Bu şehir arkandan gelecektir. Sen gene aynı sokaklarda dolaşacaksın, aynı mahallede kocayacaksın; aynı evlerde kır düşecek saçlarına. Dönüp dolanıp bu şehre geleceksin sonunda” dizelerini okuyan Tiryaki, Cumhuriyet dönemi mimarlarından Turgut Cansever’in şehir tanımını şöyle aktardı:

“Şehir ahlakın, sanatın, felsefe ve dini düşüncelerin geliştiği, ortam olarak insanın bu dünyadaki vazifesini en üst düzeyde varlığının anlamını tamamladığı ortamdır” Tiryaki, bugün içinde yaşanan kentlerde ahlak, sanat, felsefe ve dini düşünce alanlarında gelişme gerçekleşmiyorsa kentin kentliğinin tartışılması gerektiğini söyledi.

“Değişim yönetimi modeli”

Cumhuriyet’in kurulduğu Altındağ’da göreve başladığında ilçenin yüzde 85’inin gecekondu olduğunu anlatan Tiryaki, “Değişim Yönetimi Modeli” adında yeni bir iş modeli ile çalışmalarını yürüttüğünü kaydetti. Bu modelle yeni bir belediye oluşturmaya başladıklarını, 118 olan mahalle sayısının 26’ya, 32 müdürlüğü 12 müdürlüğe indirdiklerine, personel sayısını azalttıklarına dikkat çeken Tiryaki, “Bugün geldiği noktada taşeron kullanmıyor, bütün işleri kendi eliyle yapıyor. Belediye kiralık araba kullanmıyor. Çöpü dahi kendi arabalarıyla topluyor. Bu model bir yıl sonra sonuç vermeye başladı ve Altındağ Belediyesi kendi kaynaklarıyla ayakta duran, dönüşüm projeleri ortaya koyan hale geldi. Bugün itibariyle hiçbir kuruş borcu olmayan, tamamen kendi öz kaynaklarıyla ayakta duran, kendi ihtiyaçlarının dışında kamuya çok ciddi katkı sağlayan, okullar karakollar sağlık tesisleri, camiler, kültür binası yaparak kamuya devreden bir belediye” dedi.

Dünyanın bütün şehirlerinde kentin en kıymetli yerinin en eski yeri olduğuna dikkat çeken Tiryaki, Altındağ’da bu bölgelerin virane halde olduğunu ve yeniden ayağa kaldırmak için yola çıktıklarını söyledi. Hamamönü, Ulucanlar Cezaevi ve Altınköy Projesi bölgesinden eski fotoğraflar paylaşan ve daha sonra bu bölgelerde uyguladıkları projelerden sonra gelinen hale dair fotoğrafları gösteren Tiryaki, “Bakmazsan dağ olur bakarsan Altındağ olur” dedi. Marcel Proust’un “Gerçek keşif yeni diyarlar bulmak değil, yeni bir gözle bakmaktır” sözünü hatırlatan Tiryaki, yeni bir gözle Altındağ’a baktıklarını ifade etti.

“Huzurlu bir kentte yaşamak istiyorsak yeni nesilleri, çocuklarınızı doğumundan 20’li yaşlarına kadar kültür ve sanat ortamında yetiştirmek zorundayız” diyen Tiryaki, kültür ve sanatın olmadığı şehirlerde cinayet işlemeye engel olunamayacağını ifade etti. Tiryaki, konuşmasını mezuniyet yıllığında sayfasında yazan İsmet Özel’in “Esenlik Bildiri” başlıklı şiirinden bir dörtlüğü okuyarak tamamladı.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.